HALKA KARŞI OLMAYAN OHAL!..

HALKA KARŞI OLMAYAN OHAL!..

Yarın Lozan Antlaşmasının 93. Yılı...


Lozan “olağanüstü” bir durumdu... Tarihte ilk kez bir millet, Düvel-i Muazzama’ya yani dünyanın efendisi güçlere kafa tutmuş, kanla, ateşle savunduğu, yeniden kazandığı topraklarında  bağımsız, özgür başı dik bir yaşam hakkı için dişe diş mücadele vermiş ve bu hakkı söke söke almıştı... Lozan Barış Antlaşması, tarihte ilk kez yaşanan, büyük bir şaşkınlık ve hayranlık uyandıran “olağanüstü” bir zafer olarak geçti tarih babanın defterine!..


-Lozan, Cumhuriyetin kuruluş senediydi ve işte bu yüzden “olağanüstü” idi!..


93 yıl sonra bugün bu ülke yine bir “olağanüstü halin” tam göbeğinde, hatta girdabında... Çünkü bu kez durum çok ama çok farklı:


Yıllarca “aynı yollarda birlikte yürüyen” , rejimi bir “din devletine” ne  dönüştürmek için devletin, iktidarın tüm olanaklarını kullanan İslamcıların cemaat kısmı, giriştiği güç mücadelesinde kaybettiğini görünce son çare olarak“darbe kılıcına” sarıldı ve deyim yerindeyse “yerle yeksan” oldu!..


Devleti elinde tutan diğer ortak ise bu darbe girişiminden büyük ölçüde “nemalanarak” çıktı!.. Milletin ve Türk ordusunun ezici çoğunluğunun darbeye karşı durması ile  büyük kazanç sağladı ve “zaferi” sahiplendi!..


Daha sade bir Türkçeye çevirecek olursak; siyasal İslamcıların iktidar savaşından yine siyasal İslamcıların büyük fayda sağladığı bir olağanüstü yönetime yani OHAL’e evirildi zaten darbe üstüne darbe almış olan Türkiye Cumhuriyeti!..


Üstelik, özgürlükleri askıya alan  OHAL ilanı, darbenin başlangıcı olarak kabul edilen Boğaziçi Köprüsü’nde büyük bir sevinçle, coşkuyla kutlandı...


-Bir büyük “olağanüstü hal” ile kurulan Cumhuriyetin 93 yıl sonra ulaştığı “olağanüstü hal” işte buydu!..


İşin traji-komik yanı ise  İlan edilen OHAL’in, AKP’nin seçimlerde kullandığı bir afişi hatıra getirmesiydi.. Geçen yıl, 7 haziran seçimleri için partinin hazırladığı afişlerden birinde aynen şu sözler yer alıyordu:


-OHAL kalktı, baskılar bitti, köyümde özgürce yaşıyorum. Onlar konuşur AK Parti yapar!..


Gerçekten de 1987 yılından beri Doğu ve Güneydoğu’da uygulanan OHAL, AKP

iktidara gelir gelmez kaldırılmıştı. Bugünün Cumhurbaşkanı yıllar içinde sayısını bilemeyeceğim kez, OHAL’in insan hakkına, yaşamına ne denli aykırı olduğunu söyleyerek, kaldırmakla övünmüştü...

 


OHAL’in  kapsama alanına düşmek!..

    


İşte aynı lider, aynı parti, 14 yıl önce kaldırmakla övündüğü OHAL’i bu kez tüm ülkede uygulanması kaydıyla geri getirdi. Bu Türkiye’de bir ilk!.. Afişteki slogana uyarlarsak şöyle oluyor:


-El alem konuşur, AKP yapar!..


Saray ve iktidarın önde gelenleri, her zamanki “pragmatist” yaklaşımlarıyla ilan edilen OHAL’i şöyle tarif ettiler:


-Bu karar kesinlikle halka karşı değil, hukuk, özgürlükleri koruma ve güçlendirme amacına yönelik olarak alındı!..


Böylece dünya literatürüne yeni bir OHAL tarifi de eklenmiş oldu!.. Peki dün resmen başlayan olağanüstü hal nasıl koruyacak halkın özgürlüğünü, hukukun üstünlüğünü diye soracak olursanız, Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş’un açıkladığı ilk OHAL tasarrufuna bakalım derim:


-Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi askıya alındı!..


Peki bu insan hakları kimin için vardı, sorusunu bi zahmet sormayacaksınız, zaten OHAL sürecinde sormanı da bi işe yaramıyor, yaramayacak!.. Bunun dışında neler olacak sorusuna da bir kaç örnek verelim:


-TBMM tümüyle devre dışı kalacak. Hükümet her türlü “tasarrufu” Kanun Hükmünde Kararname(KHK) çıkararak kestirmeden halledecek!..


-Sokağa çıkmak sınırlanabilecek ya da yasaklanabilecek...


-Gazete, dergi, kitap basılması, çoğaltılması, yayımlanması ve dağıtılması yasaklanabilecek, dağıtılanlar toplanabilecek...


-Söz, yazı, film, görüntü bantları, her türlü yayım denetlenecek, gerektiğinde yasaklanacak...


-Her türde sahne oyunları ve gösterilen filmler denetlenebilecek, durdurma ve yasaklama kararı verilebilecek


-Toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasaklanabilecek, ertelenebilecek, gerekiyorsa dağıtılabilecek...


Daha çok madde var da bu kadarı sanırım yeterli. Haa bir de yapılanlara karşı öyle mahkemeymiş, şikayetmiş gibi asap bozucu işlere de girişmeyin, o da yasak...


-Amaaan bize ne, nasıl olsa bu OHAL halka karşı değil, sıkmayın canınızı...


Ve sakın, “darbe önlendi. Sorumlular içeri tıkıldı. Eldeki yetkiyle geride kalan varsa onların da canına ot tıkanır. Peki bu OHAL neyin nesi şimdi? Yoksa koşar adım bir başka dikta rejimine mi gidiyoruz” türü düşüncelere kapılmayın...


-O zaman OHAL’in kapsama sınırları içine düşebilirsiniz!

 


Darbe girişiminin yararlı yanları!..

 


Bu darbe girişiminin “çok hayırlı” yanları da oldu tabii!..


“Yok artık, darbenin hayırlı yanı mı olurmuş” demeyin; günlerdir sözünü ettiğim, bu yazının ilk kısmında da dikkat çekmeye çalıştığım kaygı ve endişeleri hiç unutmadan, en azından iki hayırlı yan bulunduğunu söyleyebilirim:


1- Bu sayede orduya ve bir takım devlet kurumlarına sızmış gizli FETÖ  müritlerinin maskesi düştü!.. Bu az buz bir şey değil, ya en tepe noktalara gelinceye dek bekleyip darbeye kalkışsalardı neler olurdu düşünmek dahi istemiyorum...


2- Ergenekon, Balyoz, Casusluk Davası kumpaslarıyla yaşamları söndürülen, yıllarca zindanlarda yatan ve sonrasında pasif görevlerde çürütülen bu milletin şerefli ve kahraman subayları tekrar vatan savunmasında hak ettikleri görevlere atanmaya başladı...