HATA, PAY, SORUMLULUK…

HATA, PAY, SORUMLULUK…

Başlık çağ ile yarışan, çağa yakışan bir başlık oldu değil mi? Yanıtınız evetse ki evettir! O halde başlığı ev ödevi olarak veriyorum! Kime mi? Tabii ki okurlarıma! Nasıl fikir ama? Önce ipuçları ve kopya…

Örneğin başlıktaki üç sözcüğü esas alarak kadına insanlık onuruna yakışır haklar veren Atatürk’ü görmezden gelenleri hata- pay sorumluluk bağlamında işleyebilirsiniz. Ya da ayakta kalma mücadelesi verirken, haklı haksız nedenlerini dinleyecek kimse bulamayan kadınları konu yapabilirsiniz!

Yine bakanlıkların harcamalarından örtülü ödeneğe, kapatılan dükkânlardan icra yoluyla satışa çıkarılanlara, ülkenin eski eserlerine vurulan darbelerden, yeşil alanlara sokulan kepçelere, ormanlık arazilere saplanan hançerlerden yolluk saltanatına, kamu kurumlarının ve bakanlıkların taşıt ve konut kiralarından temsil ağırlama giderlerine her yere koyabiliriz. Hata, pay, sorumluluk üçlüsünü…

Başka konu isterseniz konudan çok ne var? Şunlara bi göz atın derim! Bir yanda bütçeyi vuran mega projeler, bir yanda geçilmeyen köprülerin, gidilmeyen hastanelerin halkın sırtına bindirdiği 6.2 milyarlık ek yük! Bir yanda kuzey Irak’ta 3018 metrede görev yapan komutanın 8 günlük kızının kundağını koklayarak; “işte bu yaşama azmim” şeklindeki yürek dağlayan sözleri! Diğer yanda kullanılmayan ve kullanılamayacak olan köprülere herkesçe ödenen paralar! Bir yanda ateşi düşmeyen dolar ve benzin, artan işsizlik, yükselen enflasyon, geçinemeyen bir millet, artan iflas ve intiharlar! Diğer yandan bakan Zeybekçi’nin insanı güldüren; “Coşmuş bir ekonomimiz var!” sözleri! Seç seçebildiğin kadar…

Yok, yine olmadı derseniz! O zaman şu konulardan birini seçin! Bir yanda ülkemizde 16 milyon kişi açlık, 48 milyon kişi yoksulluk sınırının altında yaşarken ve nüfusun yüzde 60’ı geçim derdinde iken, (desinler diye) AFAD aracılığıyla 8.5 milyar liralık yardım yaptığımız yabancı ülkeler! Diğer yanda coşan değil, kıskanılan hiç değil, küresel rekabet alanında 138 ülke arasında 55.sırada yen bulan bir Türkiye! (Bakana duyurulur) Bir yanda ABD’de Beyaz Sarayda oturanların kendilerinin, ailelerinin ve konuklarının tüm masraflarını karşılama zorunda oluşları gerçeği! Diğer yanda külliye-sarayın ağız uçuklatan giderleri!

Bir yanda insanları ısıtacak, koruyacak bir nesne anlamına gelen enerjinin başındaki bakanın insanın enerjisini bitiren; “Sizi şaşırtmaya devam edeceğiz, vay be dedirtmeyi sürdüreceğiz!” şeklindeki gerçekten doğru sözleri! Bir yanda artık alıştığımız AKP ve başkanı usulü siyaset yapma biçiminin politik rotada estirdiği değişim rüzgârları! Örneğin bir süre önce; “Sen benim muhatabım değilsin, seviyemde değilsin, kalitemde değilsin” denilen İbadi’yi sarayda ağırlayarak; “Dostum, kardeşim!” diye hitap etmeler! Ben konuları sıraladım, kararı size bırakıyor aradan çekiliyorum. Unutmayın konu başlığımız olup bitenlere bakılınca; hata var mıdır, sorumluluk kime aittir, payı olanlar kimlerdir? İlk aklıma gelen ipuçları şimdilik bunlar. Başarı dileklerimle…

Anahtar tümce: Ne diyor P. Fara; “Mesele çözümü göremiyor olmaları değil, sorunu göremiyor olmaları”