Sağlık

HAVA KİRLİLİĞİNE MARUZ KALMAYIN

HAVA KİRLİLİĞİNE MARUZ KALMAYIN

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın hava kalitesini gösterdiği haritada özellikle İstanbul’daki değişim dikkat çekiyor. İstanbul’daki birçok ilçede de hava kirliliği tehlikeli boyutlara ulaşmış durumda. Peki bu durum sağlığımızı nasıl etkiliyor? Bu soruya yanıt veren Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) Astım ve Alerji Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Kurtuluş Aksu, zararlı maddelerin havadaki varlığını gösteren hava kirliliğinin; kardiyovasküler hastalıklar, kronik obstrüktif akciğer hastalığı, astım, alt solunum yolu enfeksiyonları ve akciğer kanseri nedeniyle erken ölüm riskini artırdığını belirtiyor. Hava kirliliğinin tüm astım alevlenmelerinin yüzde 15’inden sorumlu olduğunu belirten Aksu, solunum sağlığı açısından trafik yoğunluğunun ve endüstrinin neden olduğu dış hava kirliliğine uzun süre maruz kalmamak gerektiğini vurguluyor.

SOLUNUM MUKOZASI ETKİLENİYOR

Hava kirliliğini, insanlar için zararlı maddelerin havadaki varlığı olarak tanımlayan ve kardiyovasküler hastalıklar, kronik obstrüktif akciğer hastalığı, astım, alt solunum yolu enfeksiyonları ve akciğer kanseri nedeniyle artmış erken ölüm riski ile ilişkili olduğunu hatırlatan

Aksu, şu bilgileri aktardı: “Çevresel maruziyet bileşenleri arasında yer alan kirleticiler, mikroplar ve alerjenlerin sağlık üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğunu belirten Aksu, şu bilgiyi verdi:“Hava yolları vücudun ana savunma sınırlarından birini temsil ettiğinden, çevresel maruziyetler solunum mukozasının dengesini büyük ölçüde etkiliyor. Daha da önemlisi, iklim ve kentleşme çevresel maruziyet kompozisyonunu önemli ölçüde belirliyor. Alerjik rinit ve astım, birçok ortak patofizyolojik bağlantıyı paylaşır ve dünya çapında Batılılaşmış yaşam tarzındaki artışla birlikte artan prevalansları ile halihazırda en yaygın solunum hastalıkları arasındadır.”

ASTIM ALEVLENMELERİNİ ARTIRIYOR

Dünya genelinde yaklaşık 500 milyon insanın alerjik nezleden, 300 milyon kişinin de astımdan yakındığını, ülkemizde de erişkinlerde yüzde 10’a ulaşan bir astım sıklığı ve yüzde 20’lere ulaşan alerjik rinitsıklığı bulunduğunu belirten Aksu, çeşitli epidemiyolojik çalışmaların, trafik yoğunluğunun ve endüstrinin neden olduğu dış hava kirliliğine uzun süre maruz kalmanın solunum sağlığını olumsuz etkilediğini gösterdiğini vurguladı. Yapılan araştırmaların dış ortam kirliliği ile astım alevlenmeleri arasındaki ilişkiyi doğruladığını aktaran Aksu, 10 Avrupa kentinden verilerin analiz edildiği bir çalışmanın; hava kirliliğinin tüm astım alevlenmelerinin yüzde 15’inden sorumlu olduğunu gösterdiği bilgisini paylaştı.

Bazı politika önlemlerinin, örneğin, halka açık yerlerde tütün içilmesine ilişkin kısıtlamalar gibi, hava kirliliğine bağlı hastalıkların yükünü azaltmadaki etkisini hatırlatan aksu, “Çeşitli politika değişiklikleri, maruziyetin zararlı bileşenlerini azaltmaya ve bunların solunum sağlığı üzerindeki etkilerini en aza indirmeye yardımcı olabilir” dedi.

DÜNYANIN YÜZDE 90’I ETKİLENİYOR

Yanardağlar veya orman yangınları gibi birçok doğal hava kirliliği kaynağı olmasına rağmen, hava kirliliğini gerçek bir küresel sorun haline getirenin sanayi devrimi olduğunu hatırlatan Aksu, şu bilgileri verdi: “Şu anda 3,5 milyarın üzerinde olan dünya çapındaki kentsel nüfusun 2050 yılına kadar 6,5 milyara çıkacağı tahmin ediliyor. Kentsel alanlarda partikül madde (PM) hava kirliliği için önemli bir halk sağlığı sorunu. Sanayi devriminin başlangıcından bu yana, Batı ülkeleri,

çevresel riskleri önemli ölçüde etkileyen yoğun bir kentleşme süreci yaşadı. Batı ülkelerindeki bu eğilimi takiben, günümüzde düşük ve orta gelirli birçok ülke benzer süreçlerden geçiyor. Sonuç olarak, dünya nüfusunun yüzde 90’ından fazlası hava kalitesinin Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) tavsiyelerini karşılamadığı yerlerde yaşıyor.”

10 KİŞİDEN 9’U KİRLİ HAVA SOLUYOR

Avrupa Çevre Ajansı’nın “Avrupalı şehir sakinlerinin çoğunun, DSÖ tavsiyelerinin (sırasıyla yüzde 74 ve yüzde 42) üzerinde ince partikül madde (PM2.5) ve çapı ≤10 mm (PM10) olan partikül madde konsantrasyonlarına maruz kaldığı” yönündeki saptamasına dikkat çeken Aksu, şu değerlendirmeyi yaptı: “DSÖ’nün verileri, her 10 kişiden 9’unun yüksek düzeyde kirletici içeren hava soluduğunu gösteriyor. Hava kirliliğinin izlendiği kentsel alanlarda yaşayan insanların yüzde 80’inden fazlası, DSÖ kılavuz limitlerini aşan hava kirletici seviyelerine maruz kalıyor. Ayrıca, yaklaşık 3 milyar insan, yemek pişirmek ve evlerini ısıtmak için biyomass, gazyağı ve kömür kullanılması nedeniyle yüksek düzeyde ev içi hava kirliliğine maruz kalıyor ve yüksek oranda solunum bozukluklarına neden oluyor."