HDP İŞTE BU SAYIN SEYİRCİLER!..
“Ben demiştim” demeyi sevmem ama, Salı günkü yazımın daha mürekkebi bile kurumadı!..
Önce “Baby Face” Selahattin Bey’in partisi HDP’den başlayalım; ne demiştim ben:
-Selahattin Demirtaş’ın, 7 Haziran seçimlerinden önce “seni Başkan seçtirmeyeceğiz” sözlerini anımsayanlara bir çift lafım var; sahiden, ciddi ciddi inanmış mıydınız? Vah, vah, vah!..
HDP’nin sözcüsü Ayhan Birgen, önceki günyani benim yazımdan yalnızca saatler sonra basının karşısına geçip ne dedi?..
-Tek adamlığa hayır, ancak Başkanlığı tartışırız!..
Yaa! Şu kayganlığa bakar mısınız, balık gibi maşallah; tek adamlığa karşılarmış, ama başkanlığı tartışırlarmış!.. Şimdi gözünüzü kapatıp düşünün lütfen; yeni anayasa ile birlikte başkanlık kabul ediliyor, cumhurbaşkanlığı tarihe karışıyor, ama Saray’daki şahıs “tek adam” olmayı şööle, elinin tersiyle itiveriyor!..
HDP’nin taa en başından beri, “Türkiye’nin partisi” olacağız diye koskoslandıkları zamanlarda “olamazsınız, göbeğinizden Kandil’e, beyninizle İmralı’ya bağlısınız” diye yazdığımızda, söylediğimizde, “yaa, bi dakka dur, bi dinle” diyen yurttaşlar, “ayy ne de güzel saz çalıyor, nasıl da bebek yüzlü” diyen arkadaşlar acaba şimdi ne düşünüyor, merak ediyorum doğrusu!..
Sevgili arkadaşlar, HDP’nin gelecek seçim, o seçimdeki baraj, kendini bir kez daha ispat etmek gibi bir derdi yok artık!.. Bir misyonu vardı, bu seçimlerden “anahtar parti” olarak çıkıp, o misyonun gereklerini yerine getirdi... Şimdi, yeni anayasa ve başkanlık karşılığında kendi, pardon İmralı ve Kandil’in isteklerini ortaya koyacağı pazarlık masasını bekleyecek, o kadar!..
-Artık masada saz mı çalar, göbek mi atar bilemem!..
Eski tas, eski hamam!..
Gelelim AKP’ye...
Daha seçim gecesi başladıkları başkanlık ve yeni anayasa söylemini, bir gün sonra iki koldan atağa geçerek gündemin baş köşesine oturtuverdiler...
AKP sözcüsü Ömer Çelik, sivil bir anayasa için muhalefete çağrıda bulundu. İlk karşılık CHP’den geldi, “özgürlükçü bir anayasaya varız. Ama başkanlık olmaz!..” Bunu nasıl becerecekleri bir yana, adeta HDP’den kopya çekmişler gibi durmuyor mu Allah aşkına!..
Asıl bombayı ise Başbakan Yardımcısı, Saray’ın has adamı Yalçın Akdoğan patlattı:
-Anayasa değişikliği yaparken geri adım atmayacağımız madde Başkanlık Sistemidir. Bu temel görüşümüzdür...
Akdoğan yalnızca bunu söylemedi tabii. Çözüm sürecinin de buzdolabından çıkabileceğini işaret edip, HDP’yi haşlıyormuş gibi yapıp, Abdullah Öcalan’a mesaj göndermeyi de ihmal etmedi... Bakın ne dedi Akdoğan:
-Çözüm süreci bağlamında bir noktaya gelebilmemiz için, bazı şartların olgunlaşması gerekir. Bu süreçte çok kötülük yaptılar ve Öcalan’ı diri diri oraya gömdüler...
Bayağı üzülmüş belli ki!.. Olgunlaşacak şartlar nedir acaba diye düşünebilirsiniz. Bence düşünmeyin; o şartlar pazarlık masasında ve gözlerden uzak olgunlaşacak... Siz yalnızca iyice parlatılmış, yedirmek için bi güzel tatlandırılmış sonucu öğreneceksiniz...
-Elma şekeri gibi düşünün!..
Fabrika ayarlarına dönmek!..
Başbakan Davutoğlu, seçim gecesi balkon konuşmasında ne demişti:
-Herkesin hukuku güvence altında olacak...
Ne güzel değil mi?. Hemen hemen aynı zaman diliminde seçim öncesi “ muhalif basından hesap soracağız ama 1 Kasım’dan sonra” diyen İstanbul milletvekili Aydın Ünal, yeni bir açıklama yaptı:
-Savcılar çekinmesin, muhalif medyadan hesap sorsun!..
Star gazetesinin “en tepelerden” haber aldığını her fırsatta gayet açıkça anlatan yazarı Cem Küçük de köşesinde ilk müjdeyi verdi
-Samanyolu Televizyonu ve Zaman gazetesi yakında kayyuma devredilecek!..
Şahane değil mi?!. Kayyum dedim de aklıma geldi; İpek Medya’ya atanan kayyum, Bugün ve Millet gazetelerinde çalışan 71 gazeteciyle birlikte bir de çaycıyı işten attı!..
Böyle olunca ne oldu dersiniz?. Türk medyasının anlı şanlı kalem sahiplerini aldı mı bir panik!.. Emekli Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, birinci sırayı kapabilmek için can havliyle ilk açıklamayı patlattı:
-Fabrika ayarlarıma geri dönüyorum. Artık AKP’nin yaptığı iyi şeyleri de yazacağım.
Aslında ayarları hep iyiydi ama özellikle 7 Haziran seçimlerinden sonra epey bi sarsıntıya uğramıştı, abuk subuk “özgürlük” yazıları filan yazıyor, hiç çekinmeden Saray’a ve iktidar partisine parmak sallıyordu. Ohh, neyse kendine gelmiş, 1 Kasım gecesi istihareye yatıp, sabah ayarlanmış bir şekilde kalkıvermiş... Haddim olmayaraktan bir öneri getireyim:
-Eski yazılarından, hani şööle iyice parlattığı yazılarından seçmece yapabilir...
Bakarsın affederler!.. Hürriyet gazetesi de yazarının bu jesti karşısında çok duygulanıp, birinci sayfadan pamuk gibi bir mektup döşenip, uzlaşma çağrısı yapmış ve bakın ne demiş:
-Devlet içindeki illegal yapılarla mücadelenizde yanınızda olacağız...
Bakarsınız, toptan affederler!!!
https://twitter.com/umit_zileli