HEYECAN, STRES ve KAFEİN…

HEYECAN, STRES ve KAFEİN…

Konuyla ilgisi olmayanların eğitim sistemiyle oyuncak gibi oynadıkları, geceden gündüze, dünden bugüne değiştirdikleri, nitelikli niteliksiz diye ayırdıkları, çocukları ve ailelerini strese soktukları herkesçe- hepimizce malum da; 

Adının önünde MEB yazan bakanlık, çocukların psikolojisini bozduğunun farkında mıdır acep?

Adının önünde MEB yazan bakan, sık sık büyük ve onarılması güç yanlışlara yol açtığının bilincinde midir acep?

Bu sistemi gören emlakçılar artık ilanlarında okul yakınlığını öne çıkarmaya, ona göre fiyat belirlemeye başladı! Bu sistemi gören veliler kavimler göçü gibi toptan göç etmeye, ev aramaya başladı. Duyan var mı acep?

Yakınlarımızdan ötürü ailecek özel ilgi alanımıza giren bu konu tarafımızdan sık sık masaya yatırılsa da yetmiyor, bitmiyor bi türlü! Hem yeğenim, hem anne ve babası hareket halindeler, kalp çarpıntıları içinde macera ve heyecan boyutu yüksek olan bu durumla baş edebilmek için önce galon galon kafeine vurdular kendilerini yetmedi, uyku ilaçlarına sarıldılar kesmedi, psikolojik destek almaya başladılar!

Eğitimde durum böyle iken diğer konular çok mu iç açıcı derseniz yazıyı sonuna kadar sabırla okuyun deriz! Ekonomideki kötü gidiş, içerde ve dışarda herkesle kavgalı olma halinin yarattığı gerilim, daha geçen hafta madencilerin insanın gönül tellerini sızım sızım sızlatan “maden ocağından çıkmama eylemi” ve üstüne tüy diken açıklamalar!

AKM’nin kendi deyimiyle lansmanında CB’nın; “Ağızlarını her açtıklarında batılılıktan, çağdaşlıktan söz edenlere soralım. Dünya çapında hangi eserleri ortaya koyabilmişler? Dünya çapında bir opera sanatçısı, aktör, gitarist yetiştirebilmişler mi?” sorusu!

Ve bizim sarayın danışmanlarına hatırlatma zorunluluğumuz! Leyla Gencer, Suna Kan, İdil Biret, Fazıl Say adları size bir şey ifade ediyor mu? Dünyaya ve bize çok şey ediyor da…

Yine Çağan Irmak, Zeki Demirkubuz, Nuri Bilgi Ceylan ve Yavuz Turgul adları size bir şey hatırlatıyor mu? Türk ve dünya sinemasına çok şey hatırlatıyor da…

Söz eğitimden açılmışken sığınma evlerinde 7 bini aşkın kadının, 5 bini aşkın çocuğun barındığı biliniyor mu? Cezaevlerinde bulunan 2 bin 767 çocuğun eğitim alamadığı, yarısının yetişkinlerle birlikte kaldığı unutuluyor mu?

CB, Karadeniz’de; “Türkiye’yi ihya ve inşa ediyoruz. Bizim derdimiz memlekettir. 2019 seçimleri de kırılma noktasıdır” dedi. Aynı saatlerde OECD ülkeleri arasında en yoksul çocukların “ihya ve inşa edilen” Türkiye’de yaşadığı açıklandı.

Bu açıklamayı duyunca bir an için eğitimi unutup;  coşan ve büyüyen ekonomiye rağmen(!) işini kaybeden 735 bin esnaf geldi aklıma. Sonra da fabrikasının kapısına kilit vuran 164 bin işvereni düşündüm. En sonunda da yazsan ne olacak ki,  soruna çözüm mü bulunacak, ya da kim bulacak ki deyip noktayı koymak istedim.

Benim aklıma ilk gelen örnekler ve ipuçları şimdilik bunlar, siz listeyi ve bağlantılı soruları “ihya ve inşa edilen ülkeyi” fonda tutarak uzatabilirsiniz.