HOCALAR ve AKIL HOCALARI!

HOCALAR ve AKIL HOCALARI!

Son 15 yıldan beri ülkemizde yapılan tüm seçimler ki bunlara referandumlar da dâhildir.  Kampanyalar da iş; cepheleşme, ötekileştirme, korkutma, lanetleme, terörist diye adlandırmaya kadar vardırıldı desek abartmış olmayız.
 

Referandumda evet çıkarsa terör bitecek dendi. Terör can almayı sürdürüyor. Referandum biter bitmez ülke şaha kalkacak dendi. Henüz şah ortada yok! 23 Nisan resepsiyonunda alışılagelen canlı klasik müziğin yerini ilahiler aldı.Töreni izlemeye gelen konuk diplomatlara görevliler;  “Lütfen bacaklarınızı indirin, bacak bacak üstüne atmayın” dedi! Doğru bir çıkış ya da uyarı mı? Hayır! Neden mi? Çünkü!
 

Küresellik, bize evrensel değerlerin ne olduğunu kavratmasa da,  uygar dünyanın kapılarını açmasa da, insani davranışları öğretmese de, çağdaş ve ileri bir görüşü benimsetmese de, çok miktarda yabancı damat ve gelin sağladı! Yani evrensellik ve küresellikle aramızdaki mesafeyi damat ve gelin kontenjanıyla kapatmaya çalışıyoruz.
Bize gelenler mutlu mu? Bizden gidenler şanslı mı? Bu ayrı bir yazı ve araştırmanın konusu olacak kadar derin bir mevzudur. Merak edenler açar kitaplarımızdan öğrenirler! (buna da satır aralarına ürün yerleştirmek deniyor övünmek gibi olsun!) 

 

Bu kısa reklam arasından sonra konumuza dönersek, artık İzmir’de Fransız damatlarımız, Iğdır’da Kübalı damadımız, Adana’da Atinalı damadımız, Frankfurt’ta Koreli damadımız var. Yabancı gelinlere (hemcinslerin övülmesi bünyeye iyi gelmediğinden)şımarmasınlar diye girmiyorum!
 

Daha önce yazmıştım, zorunlu nedenlerle yinelemek isterim. Erdoğan’ın hocam diye hitap ettiği mısır püskülü fesli zat(!) Durup durup Cumhuriyete ve Atatürk’e hakaret etmeyi alışkanlık haline getirdi ya! Ona yanıtı Kübalı damadımızın ağzından vermek istedim bugün.
 

Iğdırlı hemşerimle evlenen Kübalı damadımıza soruyorum. “İlk öğrendiğin Türkçe sözcük ne oldu?” diye. Duraksamadan yanıtlıyor sorumu; “Seviyorum!” Duymazdan gelip “Kime söylüyorsun bunu?” diye soruyorum bu kez! Hemen cevap veriyor; “Önce eşime, sonra da Atatürk’e” diyor. Donup kalıyorum, gözyaşlarımı saklamadan sımsıkı sarılıyorum Kübalı damada…
 

Şimdi gel de bu damada üzerinde ATÜRK resmi olan bir Cumhuriyet altını takma!
 

Şimdi gel de bu yazıyı okuyup beni aradıklarında (!) hem onurlarına yemek, hem de takı sözünü tutma!
 

Bu takı merasiminden(!) sonra sözün özüne gelirsek;Bize öğrencilik yıllarımızda hocalarımız evrensel değerleri ezberletirdi.Biz hocalık yıllarımızda ve halen o değerleri belletiyoruz.
 

Tam da burada durup geriye baktığımda; Önceleri hocam, daha sonraları da akıl hocam olanve yetişmemi sağlayan tüm eğitim emekçilerine ve bilge dostlarıma verdikleri emek ve kattıkları katma değer adına ağız ve gönül dolusu teşekkür etmekten başka aklıma bir şey gelmediğini görüyorum…
 

Hele de küresellik ve evrenselliği yeri gelince inilen, sırası geldiğinde binilen bir tramvay olarak görenlerin dünyasında ve yarattıkları travmanın çokluğu karşısında…