DEVA Partisi Ankara Milletvekili İdris Şahin, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında Dördüncü Yargı Reformu Strateji Belgesi'ni değerlendirdi. ''Yargı reformu mevcut durumda ancak ve ancak mizah konusu olabilir'' diyen Şahin, ''Cumhurbaşkanı'nın Mart 2021'de devasa bir lansmanla açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planı da, 2019 yılında açıklanan Yargı Reformu Strateji Belgesi de hiçbir işe yaramamıştır. Bu belgeler düzenlendi ancak beş yıl boyunca bunların içerisinde yargının standardını yukarıya taşıyacak, yargıyı bağımsız ve tarafsız yapacak en ufak bir uygulama yapılmadı. Tam tersi yargı eliyle muhalifleri susturmak için çabalar sarf edildi'' dedi.
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili İdris Şahin, TBMM'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından geçtiğimiz hafta açıklanan Dördüncü Yargı Reformu Strateji Belgesi'ne ilişkin basın toplantısı düzenledi.
Şahin, şöyle konuştu:
''Cumhurbaşkanlığı tarafından Yargı Reformu Strateji Belgesi, 2025-2029 yılları arasında kapsamlı bir şekilde neler yapılacağı Külliyede paylaşıldı. Adalet arzusu içerisinde olan vatandaşlarımızı ve ülkenin genelini ilgilendiren hiçbir konu üzülerek ifade ediyorum ki Yargı Reformu Strateji Belgesi'nde vatandaşımıza umut olamadı. İşte o nedenle bir heyecan uyandırmadı hem de kamuoyunda gerçek ihtiyaç sahiplerinin yaralarına merhem olacak, deva olabilecek bir düzenleme olmaması nedeniyle bugün sizlerle parlamentonun açıldığı ilk günde sıcağa sıcağına Yargı Reformu Strateji Belgesi'ni değerlendirme ihtiyacı duydum.
Strateji belgesi, 'Türkiye Yüzyılı Adaletin Yüzyılı' sloganıyla kamuoyuna takdim edildi. Büyük umutlarla vatandaşımız bugünü bekledi. Sayın Erdoğan kendisinin önüne hazırlanıp sunulduğu ifade edilen strateji belgesinin kamuoyuna paylaştığında emin olun aylarca yapılan çalışmanın sonucunda bize sunulan belgenin içinde hiçbir umut bulunmayan, hak ve adalet bekleyen vatandaşlara çözüm olmayacak Yargı Reformu Strateji Belgesi ile karşılaştık.
Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin belki de en önemli kısmı ceza adaletiyle ilgili olan kısmıdır. Ancak görünen o ki yapılacağı iddia edilen düzenlemelerde ceza adaletinin sağlanması ihtimal dışıdır. Sorunlarla yüzleşmeyenler eblette çözüm de üretemez. Ceza adaletinde etkin soruşturma yapılamaması, adil bir yargılamanın yapılmaması, makul sürede yargılamaların bitirilmemesi, cezanın infazı sonunda gerçekleştirilen hukuka aykırı uygulamalara son verilmemesi ülkemizin kanayan bir yarasıdır. Yeni reform kapsamında bu hususlara soyut değinilmiş olsa da sorunları temelinden çözecek herhangi bir öneri getiremediler. Dolayısıyla bu durum karşısında strateji belgesi tıpkı önceki reformlar gibi gerçeklikten kopuk ve yetersizdir.
''Yargı reformu mevcut durumda ancak ve ancak mizah konusu olabilir''
Ülkemizde ceza mevuzatı da tıpkı Anayasa gibi yap boz tahtasına dönmüştür. İnfaz Yasası’nda her türlü değişiklik yapılmıştır. Adrese teslim infaz düzenlemeleri yaptılar. Bu da ceza adaletinde olduğu gibi hesaplamada da bu işin yap boz tahtasına döndüğünün en önemli göstergesidir. Yapılan mevzuat değişiklikleri ile mevzuat sistemi iflas etmiş, cezasızlık algısı iyice yerleşmiş, bir taraftan mağdur olduğunu ve haksız yere 'kader mahkumu' olduğunu söyleyerek içeride yatanlar vardır. Bir taraftan da bu uygulamalar nedeniyle yapanın yanına kar geldi denilip cezasızlık algısı önemli bir yer edinmiştir. Özellikle siyasi iktidarla bağlantılı kişilerin kayrılması ceza adaletine olan güveni yok etmiştir. Yargı reformu mevcut durumda ancak ve ancak mizah konusu olabilir.
Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarına uyulmadığı, HSK'nın yürütmenin altında bir araç olduğu, hakimlerin teminatı olmadığı için yargının soba olarak kullanılabildiği, istisnai bir tedbir olan tutuklamanın doğrudan cezalandırma olarak kullanıldığı ve her alanda hukuka ayaklar altına alan bir anlayışın hakim olduğu bir ülkede yargı reformu belgelerini hazırlayacağı ifade edilen yeni bir insan hakları eylem planı sadece mizah dergilerine kapak olabilir.
''Hukukla sınırlandırılmayan devlet mutlaka zorba bir devlet olur''
Cumhurbaşkanı'nın Mart 2021'de devasa bir lansmanla açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planı da, 2019 yılında açıklanan Yargı Reformu Strateji Belgesi de hiçbir işe yaramamıştır. Bu belgeler düzenlendi ancak beş yıl boyunca bunların içerisinde yargının standardını yukarıya taşıyacak, yargıyı bağımsız ve tarafsız yapacak en ufak bir uygulama yapılmadı. Tam tersi yargı eliyle muhalifleri susturmak için çabalar sarf edildi. Sıkıntılı süreçler yaşayabiliriz ama asla umudumuzu yitirmemeliyiz. Hukuk devletinde kuvvetler ayrılığının, yargı bağımsızlığının, insan hakları ve kurallı piyasa ekonomisi konusunda kuşatıcı bir reforma ihtiyaç olduğunu bir kez daha hatırlatmak isterim.
İktidar mensuplarına haykırıyoruz. Bu Yargı Reformu Strateji Belgesinde eksik hususlar var. Devletin varlık sebebinin insan onurunu korumak olduğunu asla unutmayacağız. İktidar bunu içselleştirmediği sürece, insan onurunu baş tacı etmediği müddetçe, insanı bir tebaa gibi gören zihniyetten arınmadığı sürece ne yapsa boş. 'Millet bana yüzde 52 verdi artık tüm yetki bendedir' anlayışı olmaz. Yüzde 52'yi size veren Anayasa'ya göre aziz Türk milletidir. Bu yetkiyi verdiği gibi almasını da bilir. Hukukla sınırlandırılmayan devlet mutlaka zorba bir devlet olur. Hukukla sınırlandırılmayan devlet anlayışı hakim kılmaya çalışırsanız işte mafyalara verirsiniz, çetelere verirsiniz.''