İHRACAT ve İTHAL İKAMESİ

İHRACAT ve İTHAL İKAMESİ

Çevresi yangın yerine dönen ülkemizin kalkınma ve gelişmesinde üretim odaklı bir büyümeyi artık olmazsa olmaz hedef haline getirmesi şart. Ama bu üretim modeli, gelişme ve kalkınmada karşımıza ihracat (dış satım) ve ithalat (dış alım) politikası ne olmalı sorusunu sorduruyor. Bir ülke dış satım ve dış alım yaparak büyümesini ve kalkınmasını nasıl sağlar? Nasıl bir denge yaratılmalıdır?

İHRACAT ZORUNLUDUR

Malların dünya ekonomisi işbölümü içerisinde üretilmeleri, birbirilerine satışa konu edilmesi uluslararası ticaretin gereğidir. Böylece malların kalitesi yükselir ve fiyatları ucuzlar. Bu nedenle bir ülke uluslararası işbölümüne katılmak için ihracat yapmak zorundadır. İhracatın milli gelire oranı bu iş bölüme katılma ve yararlanma oranını gösterir. Bu nedenle gelişmeye ihtiyacı olan Türkiye’nin ihracata ağırlık vermesi gerekir.

NEDEN ZORUNLUDUR?

Bir ülke üretimini artırarak kalkınma ve sanayileşmesini sürekli kılması gerekir. Bunun için de üretim girdilerine ihtiyaç duyar. Makine, teçhizat ve hammadde gibi girdileri sağlamak zorundadır. Bu girdilerin bir kısmı yurt içinden (üretilen mallar) ve yurt dışından temin edilir. Eğer bir ülke bu malları dışarıdan satın alınacaksa -ki bu her ülke için zorunluktur- ihracat yapmak da ayrı bir gerekliliktir. Dışarıdan satın alınan sadece üretim girdileri değildir; birçok tüketim mallarını da (ülkede üretilmeyen) dışarıdan satın almak gereklidir. İşte bütün bu alımları gerçekleştirebilmek için ihracat yapmak ve onu artırmak zorunluğu vardır.

BÖLÜŞÜM ADİL DEĞİLDİR

Uluslararası ticarette bölüşümden yararlanma tüm ülkeler bakımından farklılıklar arz eder ve adil değildir. Genellikle gelişmiş ülkeler uluslararası ticaretten daha fazla yarar sağlarlar. Bu bölüşümü bize gösteren ise “ticaret hadleri”dir. Türkiye’nin sattığı pamuğun fiyatı ile Almanya’dan aldığımız makinanın fiyatı arasındaki oran ticaret haddini gösterir. Bu oran Türkiye lehine değişirse uluslararası bölüşümden payını arttırdığını söyleyebiliriz. Bu bölüşümde sanayileşmiş ülkeler hafif sanayi, tarım ve madencilikte ilerlemiş ülkelere göre uluslararası ticaretten daha fazla kar elde ederler.

İTHAL İKAMESİ

Bu bölüşümdeki adaletsizliğin giderilmesi için dışarıdan satın alınan bazı malların yurt içinde üretilmesine ithal ikamesi denir. Bunu yaratan sebep ithalat arttığı halde ona paralel ihracatın artmamasıdır. Bu durumda ihracatını artırmayan ülke dışarıdan satın aldığı ve kendi üretebileceği malların üretime geçmek ve bu malların ithalatını yapmamak zorundadır. Türkiye’de demir-çelik sanayi bu şekilde kurulmuştur. Ama ithalat ikamesi döviz tasarrufu için de yapılır. Bazı mallar ülkede üretilerek ithalatından vazgeçilir. Buradan sağlanan döviz tasarrufu ile ülke içinde üretilmeyen ve kalkınma için gerekli üretim girdilerinin dışarıdan satın alınmasında kullanılır. Türkiye şeker ve tekstilde yerli üretimi bu nedenle teşvik etmiş ve bunu başarmıştır.

SANAYİLEŞME İTHAL İKAMESİ YARATIR

Sanayileştikçe her yeni bir sanayi ithal ikamesi yaratır. Örneğin yeni kurulan bir tekstil yardımcı malzemeleri fabrikasında üretilen mallar hem ihraç edilir hem de yurt içinde tüketilir. Bunun sonucu bu malların ithalatı azalır.

İTHAL İKAMESİ İHRACATI ARTIRIR

Başta ithal ikamesi için kurulan fabrika bunu sağladıktan sonra ihracat da yapmaya başlar.Bu açıdan sanayileşme öncelikle ithalat yerine geçecek üretim yaparken ve bu işlevini yürütürken ihracata katkı da yaparak zorunlu üretim giderlerinin ithalatının finansmanına da katılmış olur.

TÜRKİYE SANAYİLEŞMELİ

Türkiye üretebileceği malları (pamuk, fındık, tekstil, süt gibi sayacağımız onlarca malı) sürekli ithal ederse sanayileşmez. Bizi baskı altında tutan büyük ülkeler uluslararası ticaret karının bölüşümünden ülkemizin az kâr etmesi için çaba harcadığından ve sistem de gelişmiş ekonomiler lehine işlediğinden üretim ekonomisine derhal geçmek, zorunlu üretim girdileri ile hovardaca para harcatan lüks tüketim malzemeleri dışındaki tüketim mallarını ithal etmek ve ürettiği mallarla ithal ikamesi yaratılması yanında ihracatını da artırmaktan başka bir çaresi yok. Deniz bitmek üzere...