II. MİLLÎ KURTULUŞ SAVAŞI, GAYRI MİLLÎ MÜFREDAT
Türkiye ve bölgemiz ABD emperyalizmiyle savaşıyor. Türkiye’nin vatan savunması yalnız Türkiye sınırları içinde değil, tüm bölgede veriliyor. Emperyalizmin millî devletleri yıkma planına karşı millî devletler birleşiyor, direniyor.
Emperyalizme karşı vatan savunması millî birliğin sağlanmasıyla başarıya ulaşır. Emperyalizmle mücadele milletin geniş kesimlerinin birleştirilmesini gerekir. Vatan savunması sürecinde birliği pekiştiren uygulamalar doğru ve yararlı; birliği bozan uygulama, söylem ve politikalar yanlış ve yararsızdır.
Siyasî iktidar, öğretim programlarını “güncelleme ve sadeleştirme” adı altında yeniledi. Programların gerisinde yatan felsefeye bakıldığında millî devlet, milliyetçilik ve bilim karşıtlığının egemen olduğu görülüyor. Türkiye vatan savunması veriyor, Türk millî devleti varlık mücadelesi veriyor, fakat millî devletin okullarında millî devlet karşıtlığı işleniyor. II. Kurtuluş Savaşı’ndan söz ediliyor, fakat I. Kurtuluş Savaşı’nın yeri programda azaltılıyor. Savaşlar simgelerle verilir. Programlarda İstiklâl Savaşı’nın lideri ve simgesi Atatürk düşerken II. Abdülhamit yükseliyor. Çağdaş değerler ve bilim düşerken Orta Çağ yükseliyor. Türkiye vatan savaşı veriyor, ama okullarda okutulan yeni öğretim programları vatan savaşının karşısında!
Yeni öğretim programları vatan savaşının ihtiyaçlarıyla uyuşmuyor. İşte bu nedenle Teori dergisi Ekim sayısında “Millî Eğitim ve Müfredat” konusunu ele aldı. Milleti birleştirmeyen, tersine bölen ve vatan savaşının karşısında konumlanan öğretim programlarına karşı mücadele vatan savaşının gereğidir. Referandumda sistem değişikliğine onay veren, fakat vatan savaşının tarafında ve çağdaşlık yanlısı olan kesimler doğru mücadelelerle kazanılacaktır. O kesimlere programların ve neye hizmet ettiğinin doğru anlatılması gerekmektedir. Teori dergisi Ekim sayısında bu görevi üstlenmiştir. Yeni öğretim programlarıyla ilgili nasıl bir mücadele yürütülmesi gerektiği ortaya çıkıyor. Aynı zamanda eğitimin genel sorunlarına yönelik çözüm önerileriyle yarına ışık tutuyor.
Teori dergisi Ekim sayısında programların felsefî ve ideolojik arka planını inceledik. Yeni öğretim programları neoliberal ekonomiye ve postmodern felsefeye hizmet ediyor. Neoliberal sistem millî devleti tasfiye etmek, millî bilinci ortadan kaldırmak istiyor. Bireylerde dün ve yarın düşüncesini yok ederek tarihten koparıyor, emperyalist sistemin tüketicisi hâline getiriyor. Dün düşüncesi olmayan bir birey ve toplumda yarın da olmaz, tarihten kopar, millî kimlik unutulur. Böylesi bir toplum için bilim beyhude bir uğraşıdır. Uygulanan öğretim programlarının felsefesi tam da budur. Bilimden, üretimden ve tarih bilincinden kopmuş emperyalist tekellerin müşterisi olacak nesiller yetiştirme amacına hizmet etmektedir.
Eğitimci-yazar Mustafa Solak programları Teori dergisi için inceledi. Programların millî devlete karşı konumlandığını tespit etti. “19. yüzyılla birlikte tüm dünyada yaygınlaştırılan ulus devlet anlayışının tektipleştirme ve homojenleştirme girişimleriyle birlikte yeryüzünde etnisiteye, dile, inanca ve hatta aynı inancın alt kolları olarak görebileceğimiz mezheplere dayalı bir ötekileştirme ve dışlama süreci yaşanmıştır. Bu ifadeler yeni programa göre ders kitaplarından. Mustafa SOLAK, Millî mücadelenin lideri Atatürk’ün ve millî mücadelenin programlarda dışlandığını ortaya koydu. Bizim istiklâl savaşımız emperyalizme karşıydı. Emperyalizme karşı birleşerek ve emperyalizmle savaşarak millet olduk. Oysa tarih programında alternatif bir tarih yazma çabasının olduğuna dikkat çekiyor Mustafa Solak. Buna göre, emperyalizme karşı bağımsızlık mücadelesi verme tarihi programlarda darbelere ve vesayete karşı mücadele tarihine dönüşüyor. II. Abdülhamit’ten günümüze demokrasi-darbe çelişmesinin olduğu anlatılıyor.Türkiye’de demokrasi-emperyalizm çelişkisi esastır. Darbeler de emperyalizmin desteğiyle olur. Mustafa Solak’ın incelemesi programların vatan savunmasına ve birliğe hizmet etmediğini somut örneklerle ortaya koyuyor.
Teori dergisi Ekim sayısı müfredat sorununun yanında eğitimin diğer sorunlarını da ele alıyor. Prof. Dr. Tülin Oygür meslek lisesi sorununu ve çözüm önerilerini ortaya koydu. Meslek lisesi sorununun ekonominin üretim damarlarının açılması ve meslek liselerinin reforme edilmesiyle aşılacağını vurguladı. Prof. Dr. Kürşat Yıldız ve Prof. Dr. Z. Hamit Kars yazılarında yükseköğretimin sorunlarına değindiler. Üniversitelerin öğrenci turizmine hizmet ettiği, işsizliği öteleme gayesini taşıdığını, üniversitelerin sayısal olarak arttığını, fakat nitelik olarak düştüğünü, ciddi bir yozlaşma yaşadığını hocalarımızın yazılarından öğrendik. Sadece sorunlar sıralanmadı, çözümler de ortaya kondu. Prof. Dr. Gülcan Elmas, imam hatip okullarını ele aldı. Öncelikle dağa taşa imam hatip okulu açmanın bir ihtiyaçtan kaynaklanmadığı, tamamen ideolojik gerekçeli olduğunu ortaya koydu. Yıllardır imam hatip konusunda takınılan samimiyetten uzak tavrı teşhir etti. İmam Hatipler meslek lisesi mi, din okulu mu?
İmam Hatip savunucuları işlerine geldiğinde din okulu, işlerine geldiğinde meslek lisesi diyorlar. Mevzuattaki boşluktan (?) istifade ediyorlar. Teori dergisi Ekim sayısında imam hatip liselerine nasıl yaklaşmamız gerektiğini bulacaksınız.
Duygu Yeniay Üsküplü 21. yüzyıl değerlerini inceledi. “21. yüzyılda insana nasıl bakacağız/bakmalıyız?” sorusuna cevap aradı. Emperyalist-kapitalist sistem insan sermayesinden bahsediyor. 21. yüzyılda insan sermayesi bakışı mı, insan gücü bakışı mı eğitim sistemimize egemen olacak?
Teori dergisi “Millî Eğitim ve Müfredat” konulu Ekim sayısıyla millî eğitimin sorunlarını ve müfredatla ile ilgili gerçekleri gözler önüne seriyor. Mücadele gerçekler üzerinden yürütülür. Türkiye ve bölge ülkeleri vatan savunması sürecindeyken okullarda millî devlet ve millî kimlik karşıtlığının işlenmesi vatan savunmasına hizmet etmez, tersine zarar verir. Bunun için müfredata karşı mücadele vatan savunmasının gereğidir. Teori dergisi Ekim sayısıyla bu ihtiyaca cevap veriyor.