İKİNCİ ADAM
Siyaset; bilginin, birikimin yanında bir üslup sanatıdır. Siyaset adamı, geçerli söz söyleyen, eskimeyen söz söyleyendir. İsmet İnönü, bu kısa tanımlamaya geniş ve derin anlamlar kazandıran bir devlet adamıdır. İnönü bilgili, deneyimli, ılımlı özelliğini, askerliğinde, cumhurbaşkanlığında, parti liderliğinde de sürdürmüştür. Günümüzde karşılaştığımız pek çok ulusal ve uluslararası sorunda İsmet İnönü’yü hatırımıza getiren sözleri, koyduğu tavırları vardır. İşte onlardan birkaç örnek…
Bir konuşmasında “Büyük devletlerle askeri ittifaka girmek, bir ayıyla aynı yorganın altında yatmaya benzer” demiştir.
Devlet yönetme sorumluluğu İnönü’nün hayatının, asker – sivil her döneminde son derece önem verdiği bir tutkusudur adeta. Örneğin; “Devlet adamı, devleti sırtında taşıyan adamdır” demiştir.
Ana muhalefet partisi lideri olarak iktidar partisinin tutarsızlıklarını, kanun dışı uygulamalarını sıralayıp anlattığı bir meclis oturumunda yaptığı konuşmada, iktidar milletvekillerinin gösterdiği hırçın, saygısız tepkilere karşı “Sizi tarih kürsüsünden seyrediyorum. Suçluların telaşı içindesiniz” demiştir.
Yine geçerliliği her zaman ve her toplumda tartışmasız kabul edilen bir başka sözü de şöyledir: “Bir memlekette namus erbabı, namussuzlar kadar cüretkar olmadıkça, o memlekette iş yapmaya imkân yoktur”. Gerçek aydının toplum içindeki görev ve sorumluluğunu tanımlayan, eskimeyen bir saptamadır bu…
Ulusal Kurtuluş Savaşı ve Mustafa Kemal Atatürk’e karşı yazdığı yazılardan ötürü zaferden sonra İstanbul’da yakalanıp Ankara’ya götürülürken İzmit’te linç edilen Ali Kemal’in oğlu Zeki Kuneralp, “Sadece Diplomat” adlı anı kitabında anlatır. Özetle; eğitimini tamamlamış, askerliğini yapmış, amacı Türkiye’de dışişleri bakanlığında bir görev almaktır. Ancak, babasından yana bakanlığın yetkilileri tedirgindir. Dosya aşağıdan yukarıya İsmet İnönü’ye kadar gelir. İnönü, dosyayı tetkik ettikten sonra Zeki Kuneralp ile de konuşur ve yanındaki görevliye “Ne var bunda. Derhal görevine başlasın” der. Liyakati ve ehliyeti öne çıkaran bir yüce yönetim anlayışıdır bu.
Hele hele Lozan’da düvel-i muazzamaya karşı verdiği mücadele ve kazandığı zafer, benzersiz bir diplomatik belgedir. O belge 1918 yılında Osmanlı Devleti’ni parçalayan, paylaşılmak isteyen emperyalist güçlere karşı, 1923 yılında kurulan güçlü ve güvenilir devletin tapu senedidir.
İkinci Dünya Savaşı yıllarında emperyalist devletlerin bütün dayatmalarına karşı Türkiye’nin tarafsızlığını korumuştur. Ne o yorganın altına girmiştir, ne de Anadolu çocuklarını cephelerde sahipsiz bırakmıştır.
1964 yılında ABD Başkanı Johnson’un yazdığı o saygısız ve küstah mektuba karşı, “Yeni bir dünya kurulur ve Türkiye orada yerini alır” diyerek Beyaz Saray’da deprem yaratmıştır adeta.
Cumhuriyet’in kurucularını ve kazanımlarını yıpratma, itibarsızlaştırma çabaları hiç kimseyi büyütmedi, yüceltmedi. Sürekli tersi oldu hep.
Yazımın başlığını İsmet İnönü’nün yaşam öyküsünü üç büyük ciltte anlatan Şevket Süreyya Aydemir’den aldım. 25 Aralık 2017 İsmet İnönü’nün 44. ölüm yıldönümü idi.
O büyük devlet ve siyaset adamını saygıyla anıyoruz.
Vatan sana da minnettardır paşam.