İKTİDARIN EVLER ŞENLİK DENGE POLİTİKASI!
Belki de “AKP’li Cumhurbaşkanı’nın yerlerde sürünen mavi boncuk politikası” başlığı da yakışırdı!
Önceki gün, Cumhurbaşkanı, Rusya Devlet Başkanı Putin ile Soçi’de bir araya geldi. Görüşme baş başa yaklaşık 3 saat sürdü; baş başa diyorum çünkü görüşmede heyet yoktu, iki tercüman dışında hiç kimse yoktu aslına bakarsanız!
Ne konuştular? Hangi konularda anlaştılar? Suriye konusunda nasıl tutum aldılar? Türkiye’nin Kırım ve Ukrayna sorununda tamamen ABD’nin yanında yer alması masaya nasıl yansıdı? Sorular artırılabilir… Peki sonuç ne? Bilmiyoruz! Gerçekten bilmiyoruz! İki taraf baştan anlaşmış olmalı ki görüşme sonrasında “ilaç olsun” niyetine bile ufacık da olsa herhangi bir açıklama yapılmadı!
Ancaaak, biz bilmediğimiz görüşme hakkında “şöyle mi oldu, böyle mi oldu?” türünden fal açarken, dünya medyası görüşmenin hemen ardından yaşandığını iddia ettiği çok önemli bir gelişmeyi faş ediverdi! Mesela Bulgar medyasında şu haber yayımlandı:
–Görüşmenin ardından bazı Türk tank birlikleri İdlib’den ayrıldı!
Bizim Savunma Bakanlığından bu yazının yazıldığı süreçte “tık” çıkmadı! Eğer gerçekse, biz burnumuzun dibinde olanı görmezken, haberleri yine dış dünyadan öğreneceğiz demektir! Artık, değerli medyamızın alıştığı bir gerçeklik bu; eski Türkiye’de buna başka bir sıfat takılırdı aslında:
–Bakar kör medya!
Saray’ın jeopolitik zavallılığının sonuçları!
Tanrıya şükür, stratejiden anlayan, irdeleme kabiliyetine sahip, geçmişte olanlara bakarak ileriye dair öngörülerde bulunabilecek diplomat ve askerlerimiz var…
Mesela emekli Emekli Tuğgeneral Nejat Eslen, Soçi görüşmesini yorumlarken, şu değerlendirmeyi yaptı:
–Erdoğan’ın Suriye’den çıkış stratejisi yok. Artık Yeni Osmanlıcıların çekilme zamanı!
İddialı ve ağır bir değerlendirme… Eslen’in “Erdoğan’ın Jeopolitiği” başlığı altında yaptığı değerlendirmeler ise gerçekten çarpıcı. Bakın ne diyor Eslen:
–Erdoğan jeopolitiği, küresel güç ABD ile, Avrasya’nın kıtasal gücü Rusya arasındaki dengeleri esas alıyor…
Aldı da ne oldu peki? Yeri geldiğinde ABD’nin karşısına Rusya kozunu, yeri geldiğinde de Rusya’nın karşısına ABD kozunu koymak anlamına gelen bu epey eskimiş politikanın sonuna gelindiğini söyledi emekli Tuğgeneral! Kırılma noktalarını da şöyle özetledi:
–ABD için kırılma noktası Türkiye’nin Rusya’dan S 400’leri alması, Rusya için kırılma noktası ise Erdoğan’ın Joe Biden’in sempatisini kazanmak için Rusya karşısında Ukrayna’ya kayıtsız şartsız destek vermesi ve Rusya karşıtı Kırım politikasını desteklemesiydi!
Peki bu “tavşana kaç, tazıya tut” politikasının sonucu ne oldu dersiniz?
–Hem Biden’in hem de Putin’in güvenini kaybetti!
Bir NATO üyesi olarak, bu ittifakın içinde mi yoksa dışında mı olduğu belirsiz, en büyük tehditleri NATO’nun başta ABD olmak üzere önemli üyelerinden gören, İdlib’de Rusya ile terör örgütleri arasında sıkışıp kalmış olan bu “ikili oynama politikası” Türkiye’nin bölgede iyice yalnızlaşmasını da beraberinde getirdi, ne yazık ki!
Atatürk’ün dış politikası
Son birkaç gündür Doç. Dr. Hüner Tuncer’in 2007’de kaleme aldığı, yeni baskısı SİA Kitap’tan çıkan “Atatürk Döneminde Türk Dış Politikası” kitabını bir kez daha dikkatle okuyorum…
Okudukça da bugünkü iktidarın, özellikle de Saray danışmanlarının bu müthiş politik duruştan bir nebze bile olsa feyz almadıklarını görüyorum maalesef!
Kitap, Kurtuluş Savaşı’nın ilk evrelerinden itibaren savaşın ve diplomasinin nasıl yan yana götürüldüğünü, Mustafa Kemal’in savaştığı ülkelerle dahi nasıl ilişkiler kurabildiğini, yine savaş içinde yapılan anlaşmaları, Sovyetlerle ilişkileri anlatarak başlıyor…
Sonrasında Lozan Antlaşması’nı, Avrupa, Balkanlar ve Ortadoğu ülkeleriyle ikili anlaşmaları, Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne davet yolu ile katılan ilk ve tek ülke olduğunu, Montrö Anlaşması’ndaki Atatürk dehasını ve Cumhuriyet diplomasisinin incelikliklerini anlatarak sürdürüyor…
Atatürk’ün inanılmaz ve öngörüsü çok yüksek dış politika anlayışını okuyup kavradıkça, bugün bu ülkeyi idare ettiğini zannedenlerin yürüttüğü politikalar, gözümde küçüldükçe küçülüyor, görünmez hale geliyor…
–Diğer bir deyişle yok hükmüne kadar geriliyor!
https://twitter.com/umit_zileli