İKTİDARIN VAHİM “ALGI” OYUNU!..

İKTİDARIN VAHİM “ALGI” OYUNU!..

Önce bir anımsatma…

Geçtiğimiz 29 Ekim’de, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilan edildiği tarihte, ABD Temsilciler Meclisi’nde göstere göstere iki tasarı geçirildi; Üstelik çok büyük oy farklarıyla!.. Birisi, “Türkiye’ye Yaptırımlar Yasası”, diğeriyle “Ermeni Soykırımı Yasası.” Bu tarihten 2 hafta sonra AKP’li Cumhurbaşkanı Washington’a gitti; yandaş medyanın pek başarılı olarak lanse ettiği Trump görüşmesinde, hiçbir sorunu çözmeden geri döndü!..

Bir istisna ile; o zaman da yazmıştım, Ermeni soykırımı yasasını Senato’da oylanması girişimi, Senatör Lindsey Graham tarafından engellendi, ancak “Demokles’in kılıcı” olarak kafamızın üzerinde sallanmayı sürdürdü. Daha dün bir kez daha oylanmak istendi, yine engellendi!..

Aslına bakarsanız ABD’nin 49 eyaletinde Ermeni tasarısı kabul edilmiş durumda; yalnızca bir eyalette kabul görmedi, orası da Teksas Eyaleti! Şayet orada da onaylanırsa, Senato oylamasına, Başkan onayına filan gerek kalmadan “Federal Yasa” statüsüne kavuşuyor!..

Neyse, Cumhurbaşkanı ABD dönüşünde, konuyla ilgili olarak “Ermenistan ile ortak tarih komisyonu kurulması teklifimiz halen geçerli” açıklaması yaptı… Peki, bu komisyon niçin kurulamıyordu? İktidarın yıllardır söylediği şuydu:

-Ermenistan ortak tarih komisyonu teklifinden kaçıyor!

Acaba bu iddia ne kadar doğru? Dün Cumhuriyet gazetesinin “Olaylar ve Görüşler” sayfasında, İstanbul Barosu’ndan Avukat Gülseren Aytaş’ın, konuyu gayet güzel anlatan, gerçekleri bir bir gözlerimizin önüne seren yazısını okudum, şöyle diyordu:

-Gerçek şudur ki, Ermenistan tarih komisyonu teklifinden kaçmamış hatta kovalamıştır!..

Tarihi günah!..

Avukat Aytaş, iktidarın “yanlış algı”oluşturduğunu belgeleriyle anlatıyordu…

Bakın nasıl? Ermenistan Cumhurbaşkanı Koçaryan Türkiye’nin bu önerisini 25 Nisan 2015 tarihli yanıtıyla derhal kabul etmiş, üstelik önerinin koşullarını genişleterek “önkoşulsuz” diplomatik ilişki ve “hükümetlerarası komisyon” kurulmasını istemişti!..

Pekii, “önkoşulsuz” lafı öneriye niçin sokuşturulmuştu? Koçaryan ne demek istiyordu?

-Çünkü, “önkoşulsuz” demek 13 Ekim 1921’de Türkiye, Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan tarihinde imzalanan “Kars antlaşmasını” yok sayıyoruz, soykırım iddiasından vazgeçmiyoruz. Azerbaycan’ın işgal ettiğimiz toprağı Karabağ’ı terk etmiyoruz demekti de onun için!..

Karabağ Antlaşması 98 yıldır yürürlükte; imzalandığı tarihte Anadolu’da Kurtuluş Savaşı tüm hızıyla sürüyordu… Mustafa Kemal, Kars antlaşması imzalandığında şöyle demişti:

-Ermeni meselesi denilen ve Ermeni milletinin gerçek olmayan isteklerinden çok, dünya kapitalistlerinin iktisadi yararlarına göre çözülmek istenilen mesel bu antlaşmayla en doğru şekilde çözüme ulaştırılmış oldu!..

İşte neredeyse yüz yıl sonra Ermenistan bu antlaşmayı tarihin çöplüğüne atmayı hedefliyordu!.. Bu antlaşmayla çizilen sınırları ortadan kaldırmak, emperyalistlerin yardımıyla hem toprak, hem de yüklü tazminat koparmak istiyordu…

Türkiye’yi yöneten zihniyet, Ermenistan’ın bu taleplerini 2009 yılında imzaladığı“Zürih protokolleri” ile kabul etti!.. O toplantıda, bu protokolleri Türk ve Ermenistan dışişleri bakanları imzaladı; ancak omuzlarının hemen gerisindeki emperyalist temsilcilerin gözetimi altında!..

Ermenistan Anayasa Mahkemesi vakit geçirmeden onayladı bu protokolleri ve Ermenistan parlamentosuna gönderdi!..

-Neydi acaba bu acelenin nedeni?

İktidar ateşle oynamayı sürdürüyor!

Türkiye ne yaptı peki?..

Bugüne dek bu vahim ötesi antlaşmayı imzalamadı, oyalama yoluna gitti ama hiç vazgeçmedi, ne yazık ki!.. Öyle ki, Ermenistan’ın o günkü Cumhurbaşkanı Sarkisyan, Zürih protokollerini Meclis’ten çektiğini, yani feshettiğini açıkladığında Türk Dışişleri Bakanlığı derin bir nefes alıp “kurtulduk” diyeceğine, Ankara’nın protokollerinin asli hükümlerine bağlılığını muhafaza ettiğini belirterek, protokollerin onaylanmasının uygun bulunması için TBMM’ye gönderildiğini açıkladı, iyi mi!.. Avukat Aytaş bu durum için gerçekten müthiş bir yorumda bulunuyor:

-Ermenistan kaçıyor algısı ülkemizi Ermenistan ve arkasındaki devletlerin hedeflediği yola sürüklüyor!..

Aslında yapılması gereken, Türkiye’nin geleceği için en iyi tavır, öncelikle Zürih protokollerini derhal reddetmek ve bir daha asla “Kars Antlaşması” na aykırı olarak yorumlanabilecek bir antlaşmaya imza atılamayacağı yasa ile güvence altına almak olmalı…

Son bir şey daha; bu iktidar gerçekten ne yaptığını biliyor mu, nelerin altına imza attığının farkında mı, yoksa sürekli kandırılıyor mu bilemiyorum…

Ancak, Türkiye’nin tapu senedi Lozan konusunda da, Boğazların egemenliğini Türkiye’ye kazandıran Montrö antlaşmasında da aynı gaflete düştü, Kıbrıs konusunda “Win-Win, Kazan-Kazan” saçmalığıyla başlayan hata/günahlar ise saymakla bitmez…

-Geçmişini bilmeyen, geleceğini inşa edemez!..

https://twitter.com/umit_zileli