İMAMOĞLU'na TAARRUZ ve KAYBEDENLER!..

İMAMOĞLU'na TAARRUZ ve KAYBEDENLER!..

"Aklıselim olmak"la "Mağrurlanma padişahım, senden büyük Allah var" deyimlerini yan yana getirdiğinizde, karşınıza ne çıkacak acaba?..

Bu sorunun yanıtını düşünürken, gözünüzün önüne bir başka manzarayı da getirin lütfen...

Bir cami, saf tutan insanlar ve bir cenaze... Yani dost ve düşmanın yan yana saf tuttuğu bir ortam... Ve ülkenin cumhurbaşkanı, cemaate doğru ilerlerken, milyonlarca insanın oyunu almış bir belediye başkanını "pas" geçerek yanındakilerin ellerini sıkmaya başlıyor...

Ekrem İmamoğlu'nun yüz ifadesinde ki acı, elinin sıkılmamasından kaynaklanmıyor aslında...

Kahredici bir ayrımcılığa ve ötekileştirmeye "yazıklar olsun" diyen milyonların zihninden pas geçen bir manzaranın ortak tepkisi var İmamoğlu'nun yüzünde...

Peki; cenaze namazı sırasında bir belediye başkanının elini sıkmadan yanından geçip giden cumhurbaşkanı daha birkaç gün önce ne demişti sosyal medya hesabından acaba?.. Okuyalım;

"Gücümüzü milletten alarak, daima ortak akla, ortak vicdana, milletimizi bir araya getiren ortak değerlere vurgu yapacak; kimseyi dışlamadan, ötekileştirmeden siyaset yelpazesindeki herkesle Türkiye ortak paydasında buluşmanın mücadelesini vereceğiz."

Neresini düzeltelim ki Erdoğan'ın bu sözlerinin?.. "Gücümüzü milletten alıyoruz" derken, milletin seçtiğini dışlamasını mı?..

"Ortak akıl, ortak vicdan" derken, bir siyasetçiye karşı vicdanlı davranmamasını mı?..

"Milletimizi bir araya getiren ortak değerler" derken, Millet İttifakı'nın seçtiği ve milletin her kesiminden insanların saf tuttuğu bir namazda, bir CHP'liyi görmezden gelmesini mi?..

"Kimseyi dışlamadan-ötekileştirmeden herkesle" kucaklaşmaktan söz ederken, bırakın kucaklaşmayı, İmamoğlu'nun elini bile sıkmamasını mı?..

Yoksa, "ortak paydanın mücadelesi"nden söz ederken, aynı paydada bulunmaktan kaçınmasını mı düzeltelim Erdoğan'ın sözlerinde?..

İBB'de EL YAKAN DOSYALAR!..

"Ortak paydada buluşmama"nın ve "ötekileştirme"nin tek manzarası bir cenaze namazında saf tutanları saf dışı bırakmaktan da ibaret değil aslında...

Erdoğan'ın tam anlamıyla Ekrem İmamoğlu ve Millet İttifakı ile didişeceğinin- savaşacağının işaretini yürüten o manzarayı destekleyen ve arkasında duran başka olaylar da yaşanıyor hükümet cenahında...

İşte İstanbul'da, Ekrem İmamoğlu'nun adım atması, nefes alması bile istenmiyor... Deniliyor ki adeta, "hiçbir şeye karışma, hiçbir şeyi deşme, hiçbir şeyi kurcalama, hiç kimseye karışma!!!"

Siyaset tarihinde görülmemiş bir kuşatmanın bu kadar erken başlatılması; İmamoğlu'nun, AKP'nin 17 yıllık icraatlarını hem de müfettiş gözetiminde -veritabanında kopyalamaya- çalışmasına tahammül edilmemesi, CHP'li başkanın rahat bırakılmayacağının etkili bir işareti...

Baksanıza; belediye başkanının bilgisayar veritabanındaki çabaları "yürütme"yi durdurma kararı ile engelleniyor ve İBB'deki kuşatmanın başladığı ilan ediliyor!..

Yeniden soralım o halde; yandaş medyanın da taarruzla destek verdiği kuşatma operasyonunda AKP'yi, destekçilerini, yandaşlarını ve tetikçilerini bu kadar korkutan nedir acaba?..

İBB'de neyin açığa çıkmasından, deşifre olmasından, ortaya saçılmasından korkuyor AKP'liler?..

Evet; milyarlarca lira nereye gitti, hangi vakıflara- derneklere dağıtıldı, belediye kuruluşlarından kimler nemalandı, ihaleler arka arkaya kimlere verildi, hangi ilişkilerle belediye yönetildi, bunların ortaya çıkmasını istemiyor AKP'liler...

Oysa güneş balçıkla sıvanmaz... Nihayetinde 1994'ten bu yana İstanbul Belediyesi'nde neler yaşandı, hangi kaynaklar- nasıl tüketildi, belediyeyi kimler geçim kapısı haline getirdi tek tek deşifre olacak... İmamoğlu bu konuda kesinlikle geri adım atmamalı...

İBB'yi KUŞATANLARIN SONU!..

Yukarıdaki manzaraya bakınca, 25 yıl sonra Ankara ve İstanbul'da iktidarı kaybeden AKP'nin rahat durmayacağı anlaşılıyor...

MHP ile birlikte İstanbul seçimlerinin iptali için YSK'ya ardı ardına itirazlarda bulunan iktidar, yandaş medyanın da desteğiyle sandık-seçmen üzerinden kaosu büyütmeye ve aynı zamanda muhalefeti diken üstünde tutarak zaman kazanmaya ve en önemlisi de yargıya baskı yapmaya çalışıyor...

AKP Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz'un valizler dolusu sözde belge ile YSK'ya yaptığı başvurunun ardından "ek dilekçe" vereceklerini açıklaması ve sık sık yandaş televizyonlara çıkarak İmamoğlu'nu hedef alması da YSK üzerinde baskı kurma çabalarına işaret ediyor...

Sözün özüne gelince... Erdoğan'ın bir cenaze namazında İmamoğlu'nu pas geçmesi, yandaş medyadaki tetikçilerin daha bir hafta olmadan -henüz koltuğuna ısınmadan- İmamoğlu'nun yemek tercihinden yayınladığı genelgelere kadar saldırı malzemesi yapması, "Cumhur İttifakı"nın itiraz dilekçeleri ile YSK'yı baskı altında tutması ve İBB'de 25 yılın röntgenini çekme çabalarının mahkeme kararıyla engellenmesinin sonrasında tek gerçek kalacak...

Tüm bunlar AKP'ye zarar verecek, Erdoğan'ı yıpratacak, hükümeti sarsacak, toplumun öfkesini çekecek, vicdanları yaralayacak, kaosu büyütecek ve nihayetinde Millet İttifakı ile İmamoğlu'nu güçlendirmekten öteye gitmeyecek...

Gelecekteki manzaranın ortaya çıkaracağı sonuç bundan başkası olamaz zaten...

https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac