İNÖNÜ'nün TARİHÇİLERİN BİLE HABERDAR OLMADIĞI "DARBE" KONUŞMASI!

İNÖNÜ'nün TARİHÇİLERİN BİLE HABERDAR OLMADIĞI "DARBE" KONUŞMASI!

Önceki gün, 27 Mayıs ihtilalinin 61’inci yıldönümüydü…

AKP’li Cumhurbaşkanı, partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısında yaptığı konuşmada, “CHP’nin ‘Milli Şef’ diyerek yere göğe sığdıramadığı İsmet İnönü’nün 27 Mayıs darbesinin hemen öncesinde TBMM’de yaptığı bir konuşmayı paylaşmak istiyorum” diyerek İnönü’nün şu “konuşmasını” paylaştı:

Buraya gelirken dışarıda Meclis binasını kuşatmış bir tabur asker gördüm. Başlarında genç bir binbaşı vardı. Sizler, benden korkuyorsunuz ama dışarıya getirdiğiniz askerleri kumanda eden binbaşıdan da korkuyorsunuz. Korktuğunuzu, ona güvenmediğinizi ispat etmek için size şöyle bir teklifim var. Çağırın binbaşıyı, beni alıp götürmesini söyleyin. Bakalım emrinize itaat edecek mi? Size bunun aksi bir teklifim de var. Binbaşıyı ben çağırayım ve Meclis’i feshettireyim. Bunu ister misiniz? İhtilal olacak ve siz bundan kurtulamayacaksınız…

Açıkça söylemem gerekirse haberi ve konuşmayı okuduğumda afalladım! Öncelikle, bu konuşma Meclis’te yapıldıysa mutlaka tutanaklarda yer almalıydı; ancak 27 Mayıs üzerine araştırma yapan, kitaplar yazan binlerce bilim insanı, tarihçi bilim insanı bu tutanakları hallaç pamuğu gibi atmıştı. Böylesine bir “darbe güzellemesini” atlamaları olanaksızdı!

Mesela ben, 27 Mayıs ile ilgili bir yığın kitap, inceleme, İnönü’ye ait yine bir çok kitap, araştırma yazısı okumuş bir gazeteci olarak, böyle bir konuşmayı ne görmüş ne de duymuştum!

Ayrıca üslup, biçim olarak İnönü’ye hiç uymayan bir konuşmaydı!..

Cumhurbaşkanı’na soruyorum: Hangi kaynaktan buldunuz?..

Hadi ben yanılıyorum diyelim…

Tarihçilerin de böyle bir konuşmadan hiç haberi yok! Gazeteci arkadaşım Atilla Güner’in RS FM’deki “Akşam Postası” programına katılan Sinan Meydan da ne görmüş, ne duymuş; bakın ne diyor:

Yıllardır bu konu hakkında çalışmalar yaptım. Bilinen kaynaklarda böyle bir konuşma yok. Ayrıca bu bir Meclis konuşmasıysa halka açık olan tutanaklarda mutlaka olması gerekir. Binlerce tarihçi bu tutanakları çalıştı o dönemi anlatmak için!..

Meydan, yine de o dönemi yaşamış, Demokrat Parti dönemini anlatan kitap yazmış olan Altan Öymen’e de başvurmuş, o da çok şaşırdığını, böyle bir konuşma hiç mi hiç  hatırlamadığını anlatmış!

Tarihçi Cemil Koçak ise şöyle konuşuyor:

Yok diyemem var diyemem ama bu kadar sene çalıştım görmedim. Belki bir kitapta kaynağını belirtmeden birileri yazmış olabilir. Duymadım, duyan olabilir. Bizi ikna edecek şekilde ortaya koyarsa biz de çalışmalarımızda değerlendiririz!..

27 Mayıs’ın kısa süre öncesinde, elinde idam yetkisi bile olan, DP’li milletvekillerinden oluşan Tahkikat Komisyonu devredeydi; İnönü’nün böyle bir konuşma yapması halinde DP’yi destekleyen basın bu konuşmayı manşete çeker, komisyon da anında devreye girer, gereğini yapmaya soyunurdu!

Koskoca Cumhurbaşkanı yalan bilgi verecek değil herhalde; ya kimsenin bilmediği, binlerce tarihçinin atladığı bir kaynak buldu ya da danışmanlarından biri bu bilgiyi verdi…

Cumhurbaşkanı’ndan hasseten rica ediyorum, lütfedip hangi kaynak olduğunu açıklarsa bizler de böylelikle aydınlanmış, karanlıkta kalmış bu müthiş “darbe konuşmasını” öğrenmiş oluruz.

Ben, köşemde kullanacağıma peşinen söz veriyorum!..

İmamoğlu’na iddianame!..

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu saf dışı bırakma atakları sürüyor…

Önce “Ordu Valisi’ne hakaret” suçlamasıyla yakasına yapıştılar, tutmadı! Belediyenin başına geldiğinden bu yana müfettişler Saraçhane’deki binaya karargah kurdular, oda tutmadı, tutmuyor! Büyükşehir Belediye Meclisi’nde çoğunluğu elinden bulunduran AKP-MHP ortaklığı, çalışmaları baltalamak için inanılmaz engellemelerde bulunuyor, o da tutmuyor!

Son olarak, “Fatih Sultan Mehmet’in türbesinde eli arkada dolaşıp saygısızlık etti” diye suç duyurusunda bulundular, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu herhalde “komik duruma düşmemek” için “soruşturma izni vermedi, yani o da tutmadı!

Bu kez, Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı tarafından yapılan suç duyurusu üzerine bir iddianame hazırlandığı ortaya çıktı. Gerekçe ise şöyle:

Kurul halinde çalışan kamu görevlilerine karşı görevlerinden dolayı alenen zincirleme hakaret suçu işlemek!..

İstenen ceza ise 1 yıl 3 ay 15 günden 4 yıl 1 aya kadar hapis! Şayet iddianame kabul edilirse İmamoğlu hakim karşısına çıkacak! Benim de bir sorum olacak bu durumda:

Nedir bu İmamoğlu korkusu arkadaşlar? Böylesine yüklendikçe onu daha da parlattığınızı gerçekten göremiyor musunuz?!..

https://twitter.com/umit_zileli