İRADE-i KÜLLİYE!

İRADE-i KÜLLİYE!

Külliyenin iradesi tam gaz devam ediyor. Belediye başkanları görevden alınıyor, alınmayanlara yol açılıyor, yerine yapışanlara dolaylı ya da alenen kapı gösteriliyor. Özetle son kartların oynandığı bugünlerde yol verilen verilene, istifa ettirilen ettirilene…

Bu arada CHP artan cinayetlere, internetten satılan silahların artışına, bizzat içişleri bakanının; “ son aylarda bu kadar silah ruhsatı verdik” açıklamasına ve 10 ayda 1575 kişinin ateşli silahlarla öldürülmesine dikkat çekmek için TBMM’ne “bireysel silahlanmanın boyutlarının araştırılması” için önerge veriyor. Ancak önerge AKP’li vekillerin oylarıyla reddediliyor. Bu arada alınan bilgiye göre; ülkemizde toplam 25 milyon silah varmış, ancak sadece 750 bin tanesi ruhsatlı imiş.

Bu kadar mı? Tabii ki değil! Ülkemizde 1.5 milyon gencin uyuşturucu kullandığı saptandığından, son aylarda bonzaiden ölümler arttığından tedbir alınması için meclis araştırması istenmiş. AKP oylarıyla bu araştırma önergesi de hemen ve acilen reddedilmiş. Silah ve uyuşturucuya bu tolerans neden diye de insan düşünmeden edemiyor doğrusu!

Koşullar, hal ve gidiş böyle iken konu bu olmasa da ABD’nin; “Türkiye’deki gelişmeleri alarm verici olarak görüyoruz” demesi haksız mı?

Konumuzla ilgisi olmasa da, İran dini lideri Ayetullah Hamaney’in; “Kıymetli vaktimi, ABD’nin yabani başkanının bağırıp çağırmalarını ve palavralarını yanıtlamak için harcayamam” şeklindeki açıklaması ilginç ve yürekli değil mi?

İktidarın sessizliği ve yargının cezasızlığının yarattığı cesaretle 2017 yılında 247 kadının şiddetin hedefi olduğuna hiç girmiyorum. Cezaevlerinde büyüyen 668 bebeğin çilesine, bugüne dek 66 kişinin mapus damlarında intihar etmesini bir kenara koyuyorum.

Uzmanlara göre ekonominin alarm verdiğine, Merkel’in; “Demokrasi anlayışımız açısından Türkiye’deki gelişmeler son derece olumsuz. Bu konuda kaygılıyız. Türkiye’ye giden AB yardımları azaltılmalı” önerisine hiç dalmıyorum! Cemaatlere ait okul ve yurtlara ücretsiz şebeke suyu verilmesinin bir gece ansızın meclis komisyonundan geçmesini es geçiyorum!

İstanbul’da yaşayan ve trafik çilesini çeken biri olarak, yaşadığımız kentin en kötü trafiğe sahip 10 şehir arasında yer aldığını, trafik canavarı puanlamasında 3.sıraya yerleştiğini, yaşanabilir kentler arasında 122.sırada konumlandığını üzülerek anımsatıyorum. Yine bu kentte yaşayan biri olarak kişi başına düşen yeşil alanda dünya ortalaması 15 metre kare iken, bizde 6.5 metre kare olduğunu (Esenler’de 1 metre kare. New York’ta 27 metre kare, Viyana’da 60 metre kare) içim acıyarak yazıyorum.

Meralarımıza cezaevi yaptığımız için, hayvancılığı devlet eliyle bitirdiğimiz için, 3.5 milyon çiftçi ve besici topraklarını bırakmak zorunda kaldığı için, eti Sırbistan’dan almak zorunda kalışımıza da giremiyorum! Ancak 80 milyonluk Türkiye’de günde 3200 ton et tüketildiğine dikkat çekerek, Sırbistan’dan ithal edilecek etin ülkemizin ancak 1.5 günlük ihtiyacını karşılayacak olmasına hayretle giriyorum!

Bilgi notu olarak da; dünyanın en az et tüketen ülkeleri arasında olduğumuz halde, dünyada en çok et ithal eden iki ülkeden biri olduğumuz gerçeğinin altını özel olarak çiziyorum…

Not 1: Bazı konuları es geçtiğim, bazılarına dalış yaptığım için suçumun büyük olduğunu kabulleniyor, Cumhuriyetimizin kuruluşunun 94. Yılı nedeniyle bugün Üsküdar Amerikan Lisesi’nde konuşma yapacağımı duyuruyorum…