İŞÇİ, MEMUR ZAMLARI da ÇÖKÜŞE ÇARE OLMAYACAK!

ANALİZ

İşçi, memur zamları da çöküşe çare olmayacak!

Sevdiğim bir AKP’li dostumla sohbet ediyorduk hafta sonunda.

AKP’ye yakın olması dinciliğinden falan kaynaklanmıyor.

Muhalefeti çok yetersiz görüyor, iktidarın tüm olumsuz görüntüye rağmen ekonomiyi canlandırdığını, Türkiye’de çarkların döndüğünü savunuyor.

Sohbetimizde laf ekonomik sıkıntılara ve halkın mutsuzluğuna gelince “Yanıldığınız bir nokta var, ekonomi o kadar da kötü değil, halkta da çok büyük mutsuzluk yok” dedi.

Gülmeme aldırmadan ekledi; “Hep İstanbul’dan ya da büyük kentlerden bakıyorsunuz. Ekonomik sorunlar büyük kentlerde etkili oluyor ve hissediliyor. Oysa Anadolu’da durum farklı. Çoğu evde en az iki kişi çalışıyor. Asgari ücret 5 bin 500 lira oldu. Bu durumda eve en az 11 bin lira giriyor. 1500’ü kira, 1500’ü de elektrik su gaz faturalarına gidiyor. Geri kalan da insanları mutlu etmeye yetiyor.”

Buna karşılık ben de “Görünürde haklısın, elbette beş büyük kente yaşayanlarla diğer kentlerde yaşayanların sorunu aynı değil. Ama siz de şunu görmüyorsunuz, ülkede genel bir memnuniyetsizlik havası var. Konu sadece ekonomi değil, insanlar sıkıldı artık, Erdoğan’ın her gün bağırıp çağırması, kendinden olmayan herkese düşman muamelesi yapması, en önemlisi artık AKP’lilerin bile yargıya güvenmemesi, adaletin gerçekleşmediğine inanması kitleleri yıldırdı. Bu nedenle göreceksiniz sarayda yapılan bu tür hesaplamalar gerçekleşmeyecek” dedim.

AKP’li dostum en can alıcı soruyu sordu; “Tamam da bu mutsuz kitleler kime oy verecek? Böyle biri yok şu anda ve seçim atmosferine girince kitleler bunu daha da düşünecekler, o zaman ne olacak?”

Tabii bunu aylardır ben de görüyor ve söylüyorum.

Bütün mutsuzluğa ve memnuniyetsizliğe rağmen AKP’den uzaklaşan milyonlarca insan gönül rahatlığı ile bir partinin arkasından yürümüyor; bu muhalefet cephesi için çok büyük bir handikap.

Bu sohbetimizden 24 saat bile geçmeden önüme BUPAR’ın yaptığı son siyasi araştırma geldi.

Görünen o ki son zamlar oylardaki düşmeyi pek etkilememiş.

Ankette yer alan “Verilen zamlar vatandaşta yıl sonuna kadar bir rahatlama sağlar mı?” sorusuna katılımcıların yüzde 76.2’si “Hayır”, yüzde 17.8’i “Evet” demiş.

“Asgari ücrete yapılan bu zam Cumhur İttifakı partilerine oy artışı sağlar mı” sorusuna sadece yüzde 19.5’i “Evet” yanıtı vermiş.

Ankette “Bugün milletvekilliği seçimi yapılsa hangi ittifak daha fazla oy alır? Daha fazla milletvekili çıkarır” sorusuna yüzde 56.7’si “Millet İttifakı”, yüzde 38.8 “Cumhur İttifakı”, yüzde 4.5 de “Bilmiyorum, fikrim yok” yanıtını vermiş.

Bir de can alıcı şu soru var; “Bugün Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak olsa Recep Tayyip Erdoğan ile beğendiğiniz, hakkında olumsuz kanaatiniz olmayan birisi yarışsa kime oy verirsiniz?”

Katılımcıların yüzde 56.7’si “Diğer aday” yanıtını vermiş.

“Her koşulda Recep Tayyip Erdoğan’a oy veririm” diyenlerin oranı yüzde 23.5 çıkmış.

Sonuç şu; Anadolu’da seçmen sayısının az olduğu bölgelerde AKP hâlâ ayakta gibi görünebilir ama genel huzursuzluk ve mutsuzluk her tarafı öyle bir sarmış durumda ki, Erdoğan’ın seçilmesi neredeyse olanaksız görünüyor.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Hani ekonomistti, kitabını bile yazmıştı?

Meclise gönderilen ek bütçe konusu çok tartışılıyor.

Ancak bu konuda dikkatlerden kaçan bir nokta var.

Erdoğan ek bütçeyi de söylediği bakanlar kurulu toplantısından sonra yaptığı açıklamada şöyle demişti;

“Giderlerin 880 milyar lira, gelirlerin ise 1 trilyon 80 milyar lira artırılması öngörülmektedir. Yaptığımız düzenlemelerle vazgeçtiğimiz 241 milyarlık vergi gelirine rağmen ek bütçede gelirler kaleminde 200 milyar liralık bir artış olmaktadır. Böylece, yılbaşında öngörülen bütçe açığı 278 milyardan 78 milyara düşüyor. Bir başka ifadeyle kamunun borçlanma ihtiyacı azalıyor.”

Bütçenin ne olduğunu, nasıl yapıldığını teknik olarak bilmeyenler “Evet ne var bunda?” diye sorabilir.

Olan şu;  Oysa bütçe gelir ve gider kalemleri eşit olarak, denk bütçe şekilde yapılır.

CHP’lilerin bunu hatırlatması üzeri bakın Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı AKP’li Cevdet Yılmaz ne cevap vermiş;

“Gelirler ve giderler birbirine eşit. Orada, sayın cumhurbaşkanımızın konuşma metninde yazarların yaptığı bir hata olarak görüyorum ben. Bir hata yapılmış, onu düzeltmemiz gerekiyor ama bu başka yerlere çekilmemesi gereken bir şey, normalde metinde bir hata olduğunu söyleyebiliriz, maddi bir hata olduğunu söyleyebiliriz.”

Demek ki neymiş; Erdoğan bu konuşmada önündeki metni okumuş.

Yapılan hatayı görmemesi bir anlık dalgınlıktan mı yoksa konuyu bilmemekten mi kaynaklanıyor acaba?

Kapı gibi ekonomi diploması olmasına ve üstüne bir de ekonominin kitabını yazmasına rağmen bu hatayı görmemiş olmasının nasıl izah edileceğini ben çözemedim.

ÖNERİ

Kemal Sunal’ın Zübük” filmi artık gösterilsin

Önceki gün büyük sinema sanatçısı Kemal Sunal’ın ölüm yıl dönümüydü.

Henüz 56 yaşındayken aramızdan ayrılan Kemal Sunal, sanat hayatı boyunca tam 82 filmde oynadı.

Oynadığı her film televizyonlarda defalarca gösterildiği halde, her seferinde yine yüksek reyting alıyor.

Bu 82 filmin hemen hepsi televizyonlarda gösterildi, biri hariç.

Aziz Nesin’in aynı adlı eserinden sinemaya uyarlanan Zübük filmi televizyonlarda gösterilmiyor hiç.

Bu film birinin elinde ve telif hakkı nedeniyle mi tutuyor yoksa AKP iktidarı varken hiçbir kanal göstermeye mi cesaret edemiyor bilmiyorum.

Ancak Zübük filmi arşivden çıkarılmalı artık.

ÇOK GÜLDÜM

Nerdeeeeen nereye haydi aday olma bakalım!

Gençken her şey kolay gelir insana.

Yaş henüz 30’lardayken 60’ları 70’leri düşünmez insan.

Doğaldır da, niye düşünsün ki.

İşte o zaman bol kepçe atar atar da çoğu insan.

Sonra bir bakmışsın zaman su gibi akıp gitmiş.

O yüksek perdeden söylenen sözlerin insanın suratına tokat gibi patlayacağı anlara gelinmiş.

Bu kupürdeki haber muhtemelen 2000’li yılların başında yazılmış.

Erdoğan o tarihte 45 yaşın biraz üstünde.

65 yaşa daha en az 20 yıl var.

Sanıyorum o kadar uzun süre bırakın iktidarda kalacağını siyaset yapacağını bile düşünmüyordu o sırada.

Ama geldi çattı o gün işte.

Yaş artık 65’in üstünde.

25 yıl önce koyduğu kendi ilkesine uyacak mı acaba?

KOMİK

Erdoğan önceden almadan soruları cevaplamış

Haberi tabii ki saray medyasında gördüm.

Müthiş bir başarı gibi ballandırarak anlatmışlar.

Neyi mi?

Erdoğan NATO toplantısı bittikten sonra düzenlediği basın toplantısında önceden belirlemeden, soruları önceden vermeden, rastgele gazetecilerin sorularına cevap vermiş.

Oysa Biden de, Johnson da basın toplantılarında önceden belirlenmiş gazetecilerin önceden verilmiş sorularını cevaplamışlar.

Yalandan kim ölmüş?

Erdoğan soru sormak için parmak kaldıran gazeteciler arasında rastgele seçim yapmış.

Bir Amerikalı gazeteci varmış, bunu hayretler içinde izlemiş.

“Nasıl olur bu, sizin lideriniz ne kadar kendinden emin, beni çok etkiledi bu” demiş. Bunu yazan saray medyası da “dünya da çok etkilendi” diye bir ayrıntı koymuş habere.

Ama en komiği ise şu cümle olmuş bana göre; “Erdoğan, tüm sorulara uzun yıllara dayanan diplomatik birikimiyle yanıt verdi. Toplantı, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un stratejik hamlesiyle yapıldı.”

Madem bu kadar kendine güveni yüksek AKP genel başkanının Türkiye’de de önceden verilmemiş sorularla basın toplantısı yapsın da görelim bakalım.

Erdoğan’ın aday olmak istemediğini anlattığım dünkü sohbetim sizlerden büyük ilgi gördü. Bugün de yine gündemdeki en önemli konulardan biriyle karşınızda olacağım. Saat 09.30’da canlı.

https://www.youtube.com/channel/UCT2Bh5Xd5NLMnO69_QW2UKg

https://twitter.com/can_atakli_