CANIMI SIKAN ŞEYLER
İşte bunlara devlet muamelesi yapılıyor
AKP iktidarı dünyanın en kanlı terör örgütlerinden biri olan Taliban’a Türkiye’ye davet etmekten, VIP salonlarından geçirmekten, üst düzey görüşmeler yapmaktan hiç sakınmadı.
Bahane de hazır; “Amerika da görüşüyor, biz niye görüşmeyelim?”
Amerika “dünya jandarması” sıfatıyla ve kendi yarattığı bir canavarla görüşüyor diye biz niye görüşüyoruz, anlamak mümkün değil.
Ekonomi bahanesi de öne sürülüyor.
Afganistan yeniden kurulacakmış, Türkiye’nin de burada yerini önceden alması uygun olurmuş.
Bu da palavra.
Dünyanın onca ülkesi dururken sanki bir tek Afganistan mı kaldı Türkiye’nin ticaretini artıracağı.
Madem öyle, işte Erdoğan Afrika ülkelerinde geziyor.
Afganistan bu ülkelerden daha mı çok para kazandıracak?
Havaalanı konusunu bilemem, onu neden istediklerini anlamak mümkün değil.
Bir de “terörist bunlar” deyince iktidar yanlıları pek kızıyor.
“Taliban Afganistan’ın özgürlüğü için Amerikan emperyalizmine karşı çıktı ve zafer kazandı, şimdi ülkelerinin kuruluşunu sağlıyorlar” diyenler var.
Hatta Doğu Perinçek daha da ileri gitmişti “Taliban Atatürk’tür, onlar da aynı bizim gibi milli Kurtuluş Savaşı verdi” bile demişti.
Şimdi gelin, dün dünya medyasına bomba gibi düşen şu haberi okuyalım;
“Son ABD askerinin de bölgeden çekilmesi ile ülkede yönetimi yıllar sonra yeniden ele geçiren Taliban’dan çok konuşulacak bir hamle geldi.
Fox News’ın haberine göre, intihar bombacılarını ‘İslam’ın kahramanları’ olarak nitelendiren Taliban bu kişilerin ailelerine yapılacak yardımı açıkladı.
Taliban kanadından Twitter’dan İngilizce yapılan duyuruda intihar bombacıların erkek aile üyesine kıyafet ve yaklaşık 112 dolar verileceği ilan edildi.
Sözcü Saeed Khosty Hakkani tarafından yapılan açıklamada aile üyesine geçimlerini sağlamaları için toprak verileceğinin de altını çizdi.”
Görüyorsunuz değil mi?
Dünyanın en vahşi terör eylemlerinden biri olarak bilinen “canlı bomba” olayı Taliban tarafından kutsanıyor.
Caniler “canlı bomba” olanlar için zafer çığlıkları atıyor, geride kalanlarını ödüllendiriyor.
Peki böyle bir sürü devlet adamı muamelesi görebilir mi?
Böyle vahşiler Türkiye gibi gerçek anlamda Kurtuluş Savaşı vermiş, emperyalizmi dize getirmiş, aydınlanma yolunda ilerlemek için bir dizi devrim yapmış ülkede ciddiye alınabilir ve masaya oturulabilir mi?
Bunun olmaması gerekiyor.
Ama söz konusu AKP iktidarı olunca her şey olabiliyor ne yazık ki.
Bu ülkede yaşayanlar bir gün bunun da hesabını sormak zorundadır.
HOŞUMA GİDEN ŞEYLER
İngiliz Suna Yıldızoğlu’dan güya Türk olan densiz adama müthiş cevap
Suna Yıldızoğlu’nu muhtemelen bugünün gençleri pek bilmezler.
Belki son zamanlarda moda olan Türk filmlerinde görmüşlerdir.
Suna Yıldızoğlu aslında bir İngiliz sinema oyuncusu ve asıl adı Sonja Eady.
1974 yılında bir film için geldiği Türkiye’de o dönemin ünlü karakter oyuncusu Kayhan Yıldızoğlu ile evlendi ve hem adını Suna yaptı hem de Türk vatandaşlığına geçti.
O yıldan sonra da hep Türkiye’de yaşadı, eşini kaybettikten sonra da ülkemizde kaldı.
Suna Yıldızoğlu hem Türk halkına hem de Atatürk’e aşık bir sanatçı.
Bu konudaki duyarlılığını sıklıkla kamuoyu ile de paylaşıyor.
Sosyal medyada da hayli aktif olan Suna Yıldızoğlu, Türkiye’nin sorunları ile ilgili eleştirileri de cesurca paylaşıyor.
Suna Yıldızoğlu birkaç gün önce yine bir eleştiri tweeti atınca, @mreis…. adlı hesaptan kendisine şöyle bir mesaj yazılmış; “Sunacığım İngiliz dedelerini özlediysen süper havaalanımız emrinizdedir. Artık onları buralardan sepetledik, bir daha gelemezler.”
Bakın Suna Yıldızoğlu bu mesaja cevap olarak ne demiş; “Sizinkiler sepetlemedi! Atatürk sepetledi!!! Sizinkilerin yok ettiği ve kendi çıkarı için kullandıkları Atatürk Havalimanı’na indim 46 yıl önce ve bir yere gideceğim yok. Bu ülkeyle gönül bağım var. Sizin gibi sivrisinekler ancak sokarsınız ama sivrisineğin ömrü 7 gün…”
Bu kadar mı güzel olur kendini “vatansever” zanneden bir zavallıya verilen cevap.
BUNU YAZMAK GEREK
Erdoğan göndermişti, şimdi temizlemeye çalışıyor
Afrika’da 4 günlük geziye çıkan Erdoğan; Angola, Nijerya ve Togo’yu ziyaret ediyor.
Dikkat ettim Erdoğan üç ülke lideriyle de “terörle mücadeleyi” konuştu.
Erdoğan bu liderlere “terörle mücadeleye destek verdikleri için” teşekkür etti.
Bir arkadaşım “Bu ülkelerin terörle ne alakası var, Erdoğan niye teşekkür ediyor ki?” diye sordu.
Cevabı basit aslında.
Erdoğan’ın “terörle mücadele” dediği eski cemaat yeni FETÖ’nün bu ülkelerden çıkarılması.
İşin aslına bakarsınız cemaati zaten Erdoğan göndermişti Afrika’ya.
Burada okullar açılmasını teşvik etmiş, bütün elçilere de “Cemaatten gelenlere hizmet edilecek, istekleri yerine getirilecek” talimatı verilmişti.
Afrika ülkelerinin yetkilileri de cemaat üyeleriyle Türk dışişleri mensupları tarafından tanıştırılmıştı.
Cemaat bu sayede Afrika’da birçok ülkede başta okullar olmak üzere milyonlarca dolarlık yatırımlar yapmıştı.
Şimdi cemaatle papaz oldular ve cemaatin adı FETÖ oldu ya, işte Erdoğan daha önce gönderdiği cemaatçileri bu ülkelerden kazımak istiyor.
Bu konuda kendisine destek veren okulları, kendi vakfına devreden ve şirketlere el koyan liderlere de “terörle mücadelede yardımcı oldukları için” teşekkür ediyor.
Mesele budur.
KOMİK
O film burada çekilse adı bu olur herhalde
Netflix’te yayınlanan ve dünyanın her ülkesinde izlenme rekorları kıran “La Casa De Papel” dizinin başrol oyuncusu Pedro Alonso Türkiye’ye gelmiş. Pedro Alonso, La Casa De Papel yeniden çekilse ‘Berlin’ değil ‘İstanbul’ karakterini canlandırmak istediğini söylerken, “Bence İstanbul tek bir diziye sığdırılacak bir şehir değil” demiş. O film çekilirse Türkçe adı da böyle olur herhalde. Tabii başrol oyuncuları da tekrar seçilir. Bu kadroda Pedro Alonso olur mu bilemem artık.
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
Arınç bile “kodese girme korkusu” yaşıyorsa yandık demektir
Deyim 10 yıl kadar önce çıkmış ve yayılmıştı.
Erdoğan’a önceleri “ölümüne” destek veren, saçlarını süpürge eden bir grup “yetmez ama evetçi” daha sonra durumun sandıkları gibi olmadığını anlayıp “demokratik” eleştirilere başlamışlardı.
İşte bu grup ciddiye alınmamaya başlandığında Erdoğan iktidarını “korku imparatorluğu” diye tanımlamaya başlamıştı.
Tabii bu tanımı kullananların hepsini perişan etti AKP genel başkanı.
Bir kısmı hapiste, bir kısmı yurt dışına kaçtı, bir kısmı kuyruğunu kısmış kedi gibi kendi dünyasına çekildi.
Tabii aslında o “korku imparatorluğu” kabusu ülkenin üzerinden kalkmadı.
Herkes korkuyor, konuşmaktan çekiniyor, üstüne şimşekleri çekmekten kaçınıyor.
Ama eğer bu işin ucu bu iktidarın kurucu ilk 4 isminden birine de dayanmışsa anlayın artık siz.
Bülent Arınç “korku imparatorluğunu” o kadar güzel anlattı ki artık kimsenin söyleyecek sözü olamaz.
Erdoğan’ın çok yüksek maaşla danışmanlığını yapan Bülent Arınç, Konya’daki Kanal 42’ye konuk oldu.
“Yaşayan hafıza” programının sunucusu Cihad Doğan “Çok önemli isimleri konuşacağız. Sizin Tayyip Bey ile olan çalışmalarınızı, diyaloglarınızı konuşacağız ve şimdiki Türkiye’yi de konuşacağız” deyince Bülent Arınç hemen müdahale etti ve “Bence bu büyüklerimizi konuşalım, bu program böyle gitsin, günümüze gelme” dedi.
Arınç daha sonra bir fıkra ile “kodese girme” korkusunu! dile getirdi.
Arınç şu fıkrayı anlattı; ”Adam Rize’de bir suç işlemiş de İstanbul’a getiriyorlar. Rize misalini vermeyeyim de yanlış anlayanlar çıkabilir. Samsun diyelim isterseniz buna. Rize ve Trabzon’un dışında bir il olsun ki birileri huylanmasın. Anlat bakalım şu olayı diyor, karşısındaki adam.
Çıktık diyor, bir fırtına, bir fırtına, bir fırtına… Sonra… E işte bir fırtına… Gel bakalım İstanbul’a doğru falan… O fırtınayı da atlattık, başka bir limana geldik, bir fırtına daha başladı, şu oldu, bu oldu. Artık İstanbul’a gelemeyince iki saat boyunca, yav sadede gel… Geleyim de beni kodese mi tıkacaksınız demiş adam…”
Tabii işin esprisi bir yana, Bülent Arınç “korkuyormuş” gibi yaparak aslında Erdoğan’ın ülkeyi nasıl korkutarak yönettiğini çok ironik biçimde anlatıyor.
İnşallah başına kötü bir şey gelmez.
https://twitter.com/can_atakli_