MERAK ETTİĞİM ŞEYLER
“Kaçamak cevap veriyorlar” diyerek geçiştiremezsiniz!
Bununla da yetinmedi, Lozan’a göre asla asker ve silah bulundurulamayacak adalara üs kurdu.
Bunların bazılarında hava üsleri de var. AKP iktidarı bugüne kadar ağzını bile açmadı, açamadı.
Şimdi aynı Yunanistan neredeyse bir Amerikan üssü haline geldi.
Ve nihayet Erdoğan bu konuda konuştu.
Yunanistan’ın Dedeağaç bölgesine aylardır Amerikan askeri ve silahlı geliyor. Öyle ki neredeyse Birinci Ordu gücünde bir askeri yığınak yaptı Amerikalılar buraya.
Aylardır merakla soruyoruz “Bu Dedeağaç olayı nedir, neden bu kadar çok Amerikan askeri ve silahı yığılıyor buraya?” diye.
Üstü kapalı söylenen Rusya’nın Karadeniz’deki hakimiyetine ve Ukrayna’ya yönelik bir askeri operasyonuna karşı önlem alındığı.
Öyle olsa bile hemen yanı başımızda bu kadar büyük bir askeri gücün konuşlanması ister istemez bizi de rahatsız eder.
Erdoğan bu konuda nihayet dedi ki; “Aslında sadece Dedeağaç bir üs değil, Yunanistan’ın kendisi şu anda Amerika’nın bir üssü durumuna gelmiştir. Şu anda Yunanistan’ın içerisindeki Amerikan üslerinin sayısını ben saya saya bitiremedim. O denli Yunanistan’ın içinde Amerika’nın üsleri var. Şöyle hepsini bir araya toparladığımız zaman ortaya öyle bir tablo çıkıyor ki Yunanistan’ın kendisi adeta Amerika’nın bir üssü gibi. Böyle bir tablo var. O da harita üzerine bir belge.”
Güzel de… Bu sözlerin bir anlamı var mı?
Erdoğan da bilemiyor anlaşılan.
Çünkü “Şu anda bütün bunlar niye yapılıyor, neden yapılıyor? Biz bunu tabii gerek ABD Başkanı Joe Biden’la gerek ilgililerle Savunma Bakanım, Dışişleri Bakanım yaptıkları görüşmelerde sorduklarında kaçamak kaçamak cevaplar veriyorlar, dürüst davranmıyorlar” diyor.
Bu nasıl bir şeydir böyle?
Biz NATO ülkesiyiz.
Yunanistan NATO ülkesi.
Amerika NATO ülkesi.
Erdoğan “Bize kaçamak kaçamak cevaplar veriyorlar” diyor.
O halde Erdoğan’a şunu söylemek istiyorum; “Soru ne, siz Amerika’ya ne soruyorsunuz da kaçamak kaçamak cevap veriyorlar?”
Öyle ya, hepimiz aynı pakt içindeysek, Amerikan askerinin yakınımızda çoğalmasından rahatsızlık duymamamız gerekir.
Buna karşı “Niye geldiniz?” türü bir soruya kaçamak cevap veriyorlarsa, bizden sakladıkları bir şey var demektir. Bir NATO ülkesi bir diğer NATO ülkesine doğru dürüst cevap veremiyorsa o dostlukta, o iş birliğinde ve o pakt içinde kalmakta bir mana yok demektir. Erdoğan sık sık Amerika’ya karşı yüksek tonda konuşuyor.
Ama bugüne kadar Amerika’yı rahatsız edici bir şey yaptığını gördük mü?
Hayır.
Şimdi de aynısı yaşanıyor.
Yunanistan Amerikan üssü haline gelecek, buradaki askeri varlık Türkiye’yi tehdit ve tedirgin edecek. Ama sadece iç kamuoyuna yönelik efelenme dışında yine bir şey göremeyeceğiz.
SORDUM ÖĞRENDİM
Çanakkale Köprüsü dünyanın en uzun köprüsü, ilk onda üç köprümüz daha var
Erdoğan övünmekte çok haksız değil.
Çanakkale Köprüsü, 2 bin 23 metre orta açıklık uzunluğu ile dünyanın en uzun asma köprüsü unvanını alacak. Şu anda dünyanın en uzun köprüsü Japonya’daki Akashi Kaikyö Köprüsü. 1.991 metre uzunluğundaki köprü, birinciliğini Çanakkale Köprüsü açılınca kaybedecek. 1.550 metre uzunluğundaki Körfez Köprüsü şu anda dünyanın en uzun 2’inci asma köprüsü.
Üçüncü Boğaz köprüsü 1.510 metre uzunluğu ile halen dünyanın 4’üncü uzun köprüsü durumunda.
İkinci Boğaz köprüsü 1.510 metre uzunluğu ile dünyanın 8’inci ve Boğaziçi Köprüsü 1.070 metre uzunluk ile dünyanın 9’uncu asma köprüsü unvanını taşıyor.
Sonuç olarak dünyanın en uzun asma köprüleri arasında Türkiye’den tam beş köprü var.
Erdoğan övünmekte haklı tabii de, kendisinden önce yapılanları hiç söylemeden “Bunlar birer hayaldi, kime yapılacağına ihtimal vermiyordu ama biz yaptık” demesi biraz ayıp oluyor.
CANIMI SIKAN ŞEYLER
Halkın sırtına yüklemenin diğer adı “Cebimizden bir kuruş çıkmıyor”
Zamanında devletin kendi olanakları ile yaptığı alt yapı yatırımlarını şimdi “Yap işlet devret” adı altında kendine yakın müteahhitlere yaptıran Erdoğan, her seferinde sanki devletin cebinden bir kuruş bile çıkmıyormuş gibi konuşuyor.
Çanakkale Köprüsü ile ilgili açıklamalar yaparken de bu üslubunu bozmadı hiç.
“Medeni olmak işte bu eserlerle olur” diyen Erdoğan lafı yine CeHaPe’ye getirerek “Şimdi biz bunu, ana muhalefetin başındaki zat diyor ki ‘Peki nereden, neyi buldunuz da nasıl yaptınız’. Zaten kabiliyet burada, biz kaynak ürettik, yap-işlet-devret bir kaynaktır. Eğer siz kasanızdaki parayla bunu yapmaya kalksanız belki de yapamayacaksınız. Ama biz yap-işlet-devret usulüyle bu kaynağı ortaya koyduk ve ‘Arkadaş sen yapmak mı istiyorsun, buyur yap, kaynağı da bul’. Kaynağı da buldular, geldiler ve şimdi burası yapıldı” diye devam etti.
Tamam, belki bu işler yapılırken devletin cebinden bir kuruş çıkmıyor ama daha sonra halkın bu borcu kısa sürede kapatmak için anası ağlıyor.
Devletin cebinden para çıktığında bunu kullananlar olarak elbette bedelini ödüyorduk, şimdi ise AKP’nin müteahhitleri kısa sürede çok kazansınlar diye cebimizden çok yüklü miktarda para çekiliyor, üstelik o yolları köprüleri kullansak da kullanmasak da ödemek zorundayız.
Tabii arada korkunç fiyat farkı da var.
Devletin yaptığı otoyoldan Ankara’ya giderken toplam 30 lira ödüyoruz.
Ama AKP müteahhitlerinin yaptığı otoyoldan İzmir’e gidiyorsak, cebimizden 300 lira çıkıyor.
OKURDAN MESAJ
BES’te gerçekten işler böyle mi yürüyor
Devlet memuru bir okurumdan aldığım mesajı sizlerle paylaşıyorum.
Durum gerçekten böyle ise, ortada bir yanlış var demektir.
Sayın Can Ataklı; ben ve eşim memuruz. Zorunlu BES çıktığında, mecburi olarak üye olduk. Daha sonra çıkmak serbest olduğunda da ilerde çocukların bir ihtiyacı görülür belki diyerek çıkmadık. Ancak benim memuriyetimden dolayı sürekli tayin olma durumumuz oluyor. Geçen hafta bir personelimin paraya ihtiyacı olmuş ve eşiyle beraber çıkmaya çalışmış. Bizi şıp diye üye yapan bu emeklilik firmaları şıp diye çıkarmamış birincisi. İkincisi ise şu şimdi ben ve eşim de çıkmaya çalıştığımız zaman gördük ki her tayin olduğumuz yerde yeni bir hesap açılmış ve öncekiyle birleştirilmemiş. Bu ne demek diye düşünecek olursak bir hesabın nemalanması ve devlet katkısı yıl arttıkça artıyor. Yani bir yıllık hesap ile beş yıllık hesap aynı oranda işlem görmüyor. Ben işim gereği bir yerde on yıl kalamayacağımdan dolayı ilk başta vadettikleri gibi on yıl kalana yüzde bilmem kaç devlet katkısını hiçbir zaman alamayacağım. Yani bu iş bildiğiniz kandırmaca boyutuna varmış. Hepsini geçtim şimdi ne olursa olsun bu hesapları kapatıp sistemden çıkmaya çalışıyorum ama tayin olursam ki olacağım yeni gideceğim yerde otomatik olarak tekrar açılıyor ve maaşımdan yine kesilmeye başlıyor. Açmak için benden belge vs istemeyen bu sigorta şirketleri kapatmak için mail ile bazı evraklar gönderiyor. Bunların çıktısını alıp doldurup fotoğrafını çekip yine mail atıyoruz bu şirketlere. Bu işte bir başıbozukluk ve denetimsizlik olduğunu düşünüyorum. Çalışmalarınızda başarılar dilerim saygılarımla Ziya T.
BUNU YAZMAK GEREK
Alt tarafı köprü, nesi hayaldi de siz yaptınız Allah aşkına?
İstanbul’a yapılan üçüncü köprü, İzmit Körfezi’ne yapılan köprü ve inşaatı devam eden Çanakkale Köprüsü fena mı?
Ne münasebet?
Tabii ki bunlar Türkiye’nin yüz akı eserleridir.
Ancak bunlarla övünürken geçmişi bir kalemde silmek, sanki ilk kez böyle büyük yatırımlar yapılıyormuş gibi davranmak iyi bir şey değildir.
AKP genel başkanı Erdoğan, Çanakkale’de gençlerle konuşurken sanki daha önce hiç köprü veya benzeri büyük bir eser yapılmamış gibi konuştu yine.
Erdoğan “Bir yerde eğer işin kaderini değiştirecekseniz işte büyük oynamak budur. Bize önce adeta dalga geçmek suretiyle ‘bu hayal, bu yapılamaz’ demişlerdi ama bunların hayal dediklerini elhamdülillah biz gerçeğe dönüştürdük” dedi.
Şimdi sormak isterim, kim bu proje ile alay etti, kim bu hayalin gerçekleşmeyeceğini söyledi?
Tam tersine aklı başında pek çok kişi İstanbul’a üçüncü köprüyü yapmadan önce Çanakkale Köprüsü’nün yapılması gerektiğini söyledi.
Erdoğan yine geçmişi kötüleyerek “Birileri bunu yapmamışsa, biz yapmışsak bu hakkımızı, marifet iltifata tabidir, koruyacağız. Her şeyden öte burası Çanakkale, iki kıtayı birbirine bununla bağlıyorsunuz, zaman geliyor seferlerin durduğu bu yerde Çanakkale destanının yazıldığı gibi şimdi biz de 6 dakikada bir yakadan bir diğer yakaya geçmek suretiyle adeta zamanı durdurduk. Bunun adı zamanı durdurmaktı” dedi örneğin.
İki kıta, Erdoğan’dan çok önce üstelik iki kere birbirine bağlanmıştı.
https://twitter.com/can_atakli_