KARARNAME ile FAŞİZM!..

KARARNAME ile FAŞİZM!..

Adı Schutzstaffel’di...

“Koruma timi” anlamına geliyordu... Hitler Almanya’sının en korkulan, en dehşet verici örgütlerinden biri olarak “faşizm tarihine” kazındı. Kısa adını tüm dünya ezberledi:

-SS!

Önceleri Hitler’in kişisel muhafızlığını yapmak üzere kurulan SS’ler, Yahudiler ve “zararlı muhalifler” için Toplama kampları kurulunca ikiye ayrıldı. NAZİ tarihinin en kan dökücü ve işkenceci kişiliği olan Heinrich Himler’in  Allgemeine SS adını verdiği örgüt sivil yapılı bir polis örgütü halini aldı. Almanya’da ve işgal edilen topraklarda soykırım, katliam, yağma, tecavüz ve işkencelerden işte bu örgüt sorumluydu!..

SS’lere insanların acı çekişi karşısında soğukkanlı kalmaları ve başka ırklardan nefret etmeleri öğretilirdi!.. En önemli ilkeleri “Onurun Sadakatindir” şiarından sapmaksızın Führer’e yani büyük şefe kesin boyun eğme ve bağlılıktı.

Gönüllülerden ve Avrupa’nın her yanından zorla görevlendirilenlerinden oluşan birlikleriyle 2. Dünya Savaşı sonlarına doğru sayıları  dokuz yüz bin civarına ulaşmıştı. Almanya’nın yenilgisiyle birlikte bu faşist örgütlenme dağıtıldı. Küçük bir bölümü yargılandı, diğerleri ise adeta buharlaştı!..

-Dünya üzerindeki diktatörlerin ilham aldıkları bir örgüt olarak tarihin kara sayfalarındaki yerini aldı!..

Parmakları kesilen virtüöz!..

1930’ların başından 1945 İkinci Dünya Savaşı sonuna kadar Almanya’da iktidarda kalan NAZİ İmparatorluğu 6 milyon Yahudi’nin soykırımı, 65 milyon insanın ölümünden sorumluydu..

Sonraki yıllarda dünyanın çeşitli ülkelerinde iktidara gelen diktatörler, NAZİ’lerin yöntemlerini büyük bir iştahla uyguladılar. Hitler’in Propaganda Bakanı Göbels’in 1000 sayfalık “halkın uyumlu hale getirilmesi” notları ve SS’lerin lideri Himler’in aşağılık uygulamaları bu yönetimlerin yol göstericisi oldu...

Örneğin, 1973’te ABD’nin desteğinde Cumhurbaşkanı Salvador Allende’yi devirip, uzun yıllar ülkeyi faşist bir yönetim altında inleten General Pinochet, on binlerce insanın ölümünden birinci derece sorumluydu. Darbeden sonra binlerce, on binlerce insan, hapishanelerde yer kalmadığı için stadyumlara doldurulmuştu.

Pinochet’ye bağlı sivil ölüm mangalarının acımasızlığı halk şarkılarına bile konu olacak denli mide bulandırıcıydı... Örneğin Şilili ünlü müzisyen, gitar sanatçısı Victor Jara, Santiago Stadyumu’nda binlerce Şilili devrimci ile birlikte ağır işkencelerden geçirilmiş, gitar çalamasın diye parmakları kesilmiş, sonunda vurularak öldürülmüş ve cesedi stadyumun önüne atılmıştı!..

Arjantin de Şili’den farklı değildi... 1976’daki askeri darbe sonrası bu ülkede akıl almaz katliamlar, işkenceler ve kayıplar yaşandı. İngiltere ile yaşanan Falkland Savaşı sonrası yıkılan askeri yönetimin yaptıkları ortaya çıktığında tüm dünya büyük bir şok yaşayacaktı...  darbenin lideri Videla’ya bağlı sivil ölüm mangaları ve ordunun yaptığı katliamlar bir bir ortaya çıktı. “Gökten yağan cesetler” in öyküsü ise tek sözcükle canavarcaydı...

1970’lerin sonunda başkent Buenos Aires’e 200 kilometre uzaklıktaki Parana Deltası’nın faklı adalarına atılan paketlerin içinde kaybolan insanların cesetlerinin bulunduğu ortaya çıkmıştı!.. Resmi rakamlar 20 bin insanın kaybolduğunu söylüyordu ama gerçek rakamlar bunun çok üzerindeydi!..

-Faşizm gönüllüleri için rakamların hiç ama hiç önemi yoktu!..

Son Kanun Hükmünde Kararname bize neyi anlatıyor?..

AKP iktidarı her zaman olduğu gibi yine bir hafta sonu iki yeni KHK çıkardı!..

696 sayılı kararnamede şöyle bir hüküm yer aldı:

-15 Temmuz darbe girişimi ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemler kapsamına sokulacak girişimlerin bastırılması kapsamında hareket edecek sivillerin cezai sorumluluğu yoktur...

Önce hiç yorumsuz kamuoyu önderlerinin açıklamalarına bakalım; Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu diyor ki:

-Bunca yıllık hukukçuyum, hukuk hocasıyım, ne yaşamımda gördüm böylesini ne de tarihimizde okudum. Kabile devletlerinde bile olmaz!..

Niçin böyle söylüyor yılların hukukçusu acaba? Gerekçelerine bakalım:

-15 Temmuz’un devamı niteliğindeki eylemler ne demek? Kim karar verecek buna?.. KHK ile getirilen bu düzenleme, genel affın da ötesinde. İleride gerçekleşebilecek adam öldürme, linç etme, ev basma eylemlerinin darbeyi bastırmak gerekçesiyle yapılmış olmaları halinde suç teşkil etmeyeceğini söylüyor. Öncelikle KHK ile genel af olmaz! İleriye yönelik suç işleme özgürlüğü ise kanunla bile getirilemez!..

Buna karşılık AKP Sözcüsü Mahir Ünal ve Adalet Bakanı Abdülhamit Gül diyor ki:

- Sivillere ceza muafiyeti konusu 15 Temmuz ve 16 Temmuz sabahıyla ilgilidir!..

Diyelim ki biz çok safız ve bu kararnamenin niçin taa 15 ay sonra çıkarıldığını sorgulayacak beyin ve öngörüye sahip değiliz!.. Peki niçin açık açık “16 Temmuz” diye yazmadınız da “bunların devamı niteliğindeki eylemler kapsamına sokulacak” yazdınız lütfedip yanıt veriniz lütfen!.. Daha da vahim olanı ise devamında geliyor:

-Bastırılması kapsamında hareket EDECEK sivillerin cezai sorumluluğu yoktur!..

Eğer geçmişe ait olsaydı “hareket eden” olması gerekmiyor muydu sayın sözcü ve adalet bakanı?!.

Benim yorumuma gelince: Osmanlı Ocakları, HÖH, SADAT gibi sivil ya da paramiliter örgütler ardı ardına açılırken, böyle bir kararnamenin çıkması, bana yalnızca bir tek işaret veriyor:

-Bunun adı “Kanun Hükmünde Kararname ile gelen FAŞİZM” dir!.. 

https://twitter.com/umit_zileli