KARŞIYAKA'DAN AÇILIŞ
Ligimizin taze şampiyonu Pınar Karşıyaka yine taze katılımcısı olduğu Euroleague'e heyecan dolu ve şık bir başlangıç yaptı. Avrupa'nın her daim ve neredeyse her dalda katıldığı turnuvalarının favorisi Barcelona karşısına çok güzel bir atmosferde çıktı. Karşıyaka'nın basketbolcularını izleyip göreceğiz, ancak seyircisi Euroleague'e hazır.
İlk yarıda kendinden emin, bazen küçük acemilikler yapan ama genelde kendinden emin, rakibinden korkmayan bir Pınar Karşıyaka izledik. Bu da doğal olarak skora yansıdı ve ilk yarı 29-27 bizim bizim liderliğimizle geçti. Bu yarıda pota altında bir dönem Beşiktaş'ta da izlediğimiz Iverson Karşıyaka adına çok başarılı oldu. İlk yarı bitimine saniyeler kala yaptırdığı basketfaul ile de devreyi önde kapamamızı sağladı. Karşıyaka'da geçen yıl Bobby Dixon'un üstlendiği lokomotif görevini Justin Carter üstlenmiş görünüyor.
İkinci yarıya Karşıyaka 8-0 lık bir seriyle başladı. Barcelona'nın aldığı molalar çok etkili olmayınca Karşıyaka giderek farkı artırdı ve üçüncü periyodu 16 sayı farkla önde kapadı. Maç ortalaması 80'in üstünde olan Barcelona'nın ilk üç periyodda sadece 38 sayı atabildiğini belirtmeden geçmeyelim.
Son periyodda yorgunluk ve telaş Barcelona'nın lehine bir durum yaratsa da elinden sakatlanıp oyundan çıkan Justin Carter'ın geri dönüşüyle kriz dönemi atlatıldı ve Karşıyaka Euroleague'e şahane bir başlangıç yapmış oldu.
Bu başarının yarattığı özgüven dileriz Karşıyaka'yı yukarılara taşır. Çünkü muhteşem savunma ile beraber Ufuk Sarıca'nın üstün taktik anlayışı bunu hakediyor.
Evet Karşıyaka'dan açılış , hem de ne açılış...
DAÇKA SASSARİ'ye KARŞI
Kadrolarını neredeyse tamamına yakın yenilemiş iki takım oyuna çok hızlı başladılar. Oyuncularını yenilemesine rağmen geçen yılki süratli hücum alışkanlığı devam eden SASSARİ ilk 5 dakikayı 13-6 öne geçti. Daçka'nın hatası bu oyuna ayak uydurmaya çalışmasıydı. Boyalı alanda önemli oyuncuları olan DAÇKA kendi oyun tarzını kullanmayıp onlara ayak uydurdukça rakip oyunu istediği gibi kontrol etti. İlk periyodun başında Oğuz Savaş ile sonunda ise Harangody ile sayı bulduk. Ama periyodu 19-15 geride kapadık. Bu çeyrekte 5 top kaybettiğimizi de ekleyelim.
İkinci periyodda kötü şut atmaya devam ettik. İyi savunmaya rağmen sürekli hücumlardan boş dönünce fark artmaya başladı.
Ancak şut sıkıntımızı Ender'in iki üçlüğü ile aştık ve Emir'in turnikesiyle skoru 27-27 yaptık. Üstüste sayılabilecek iki SASSARİ molası biraz hızımızı kesse de ilk yarı sonunu 1 sayı önde kapattık. Son üç dakikada alan savunmasına dönen rakibe karşı sadece Bielica ile bir üçlük bulabildik. (32-31)
İkinci yarıya Redding'in üçlüğüyle başladık. Ancak kısır oyun tarzımız ve düşük şut yüzdemizle bir türlü rahatlayacak bir fark oluşturmadık. Ribauntlardaki açık ara üstünlüğümüz top kayıplarımız ve şut yüzdemizle birlikte eridi gitti. Bu dakikaya kadar %43'le faul attığımızı da söyleyelim. Çeyreği 50-46 geride kapadık.
Dördüncü çeyrekte alan savunmasına hiç hücum edemedik desek yeridir. Gordon'un birebirleri dışında tek bir organize pozisyonumuz olmadı. Çok etkili olduğumuz pota altını ise adeta unuttuk. İlk beşte oyuna başlayan Oğuz bir daha kendine yer bulamadı. Bir hücum seçeneğindeki olarak değerlendirilmedi. Emir ve Bjelica nedense top kullanmakta çok tereddüt etti. Oysa bitime 16 saniye kala Bjelica üçlüğüyle bulup takımı umutlandırdı. Neden daha önce bunları atmadı sormak lazım. Kısır maç son üçlük kaçınca uzatmaya gitti. Oysa üçlük yerine çembere gidilse sayı olmasa bile faul hakkı dolmuş olan rakibe bir faul sokarak maçı kazanabilirdik.
Uzatma periyoduna 4-0'la başladık. Devamında rüzgarı arkamıza aldık. Gordon dışında skorerler bulunca son dakikaya 8 sayı önde girdik. 38 saniye kala fark 10'a çıktı. Maç da bu fark korunarak 84-74 sona erdi. Kalitesiz bir takım karşısında oyunu bu kadar zora sokmasına rağmen Euroleague'de ilk maçını kazanmayı başaran Daçka'yı kutluyoruz. Dileriz bu derin ve deneyimli kadro ilerleyen maçlarda daha organize oynar ve biz de onlarla gururlanmaya devam ederiz.