KAYSERİ'deki ERDOĞAN'a SORUYORUM

KAYSERİ'deki ERDOĞAN'a SORUYORUM

AKP Lideri Erdoğan, 14 Ekim’de Kayseri’de konuşurken dedi ki: “FETÖ’yle mücadele konusunda vicdanları kanatan hususlar olduğunu duyuyorum. Bu ihanet çetesinin tam göbeğinde olduğu halde bir şekilde şu ana kadar adalete hesap vermemiş olanlar kurtulduklarını sanmasınlar.”

Bu çıkışı çok beğendim. Acaba Sayın Erdoğan, ihanet çetesinin tam göbeğinde olanlardan hesap sorulmasının nasıl engellendiğini bilmiyor mu? Bilmiyorsa biz söyleyelim: “Erdoğan’ın adamı!” gösterilerek kurtarılıyor onlar.

Sayın Erdoğan, iyi biliyorsunuz ki İstanbul polisinin içindeki en önde gelen FETÖ’cülerden birisi Ali Fuat Yılmazer’di.

Bakın sizin bir gazeteciniz 2012 yılının başında onu arayıp ne diyor:

“Dink cinayeti ve Nedim Şener meselesini gün ve saat belirleyip karşılıklı detaylı konuşursak isabet olur Sayın Müdür. Selamlar Rasim Ozan.”

Bugün, Ali Fuat Yılmazer, Dink cinayeti ile ilgili yargılanıyor. Ama onunla bu konuları özel olarak görüşmek isteyen o özel gazeteciye kimse, “Gel bakalım, FETÖ polis şefi ile ilgili bu ilişkinin hesabını ver!” diyemiyor.

Neden?

“Erdoğan’ın adamı!” gösteriliyor da ondan.

Bu şahıs, kendisini FETÖ’cü polis müdürünün bulunduğu o grubun bir parçası sayıyor. Yılmazer ile yaptığı 17 Ocak 2012 tarihli telefon konuşmasında şu cümlesi bunu kanıtlıyor: “Sayın Müdür, bugünkü Dink kararından sonra Ergenekon dezenformasyonuyla üstümüze gelebilirler.”

Bu şahsın FETÖ-CIA işbirliği ile kurulan Taraf Gazetesi üstünden piyasaya sürüldüğünü... FETÖ’nün bankasından milyonlarca lira kredi çekip villa aldığını bir kenara bıraktınız ama Ali Fuat Yılmazer ile bu işbirliği çabalarını nasıl hazmedebilirsiniz?

AKIN İPEK’in GAZETECİLERİ NİYE SORGULANMADI?

FETÖ’cü işadamı Akın İpek’e karşı başlatılan soruşturma haklıdır. Ama onun televizyonlarında FETÖ operasyonlarını yıllarca öven ve bol parayla beslenen spor yorumcuları ne olacak? Örneğin Erman Toroğlu, sanki ödüllendirir gibi Sabah-ATV grubunda bugün de besleniyorsa, ben bu FETÖ mücadelesine nasıl inanayım.

Sayın Erdoğan, bu işte “Bizden olanlar-olmayanlar” ayrımını bırakmalısınız. Bu uluslararası çeteye gönüllü ve bilinçli destek verenlerden ancak böyle hesap sorulabilir. Siz de böyle inandırıcı hale gelebilirsiniz.

O POLİS ÖDÜLÜ HAK ETTİ

Atatürk büstüne hakaret eden bir yaratık daha yakalandı, gözaltına alındı. İlgili polis bu şahsı alıp ilçe emniyet müdürlüğü bahçesinde bulunan Atatürk büstü önünde tek ayak üzerinde beklemesini istemiş; öteki bunu yapmayınca arkadan hafif bir tekme de atmış.

Bu polisimiz hakkında adli ve idari soruşturma başlatılmış.

Sayın İçişleri Bakanı Soylu! Bu tür duyarlı polislere böyle tavırları için ceza vermek yerine ödül verin. Böylece birilerine ders olsun.

Not: İçişleri Bakanı Soylu’nun görevinde başarılı olduğu ortada. Muhalefetle didişmeyi bırakıp işine yoğunlaşınca geldi bu başarı. Atatürk konusundaki duyarlılığı da ayrıca takdire değer...

HEM KATİL HEM de KÜSTAH

Arap yarımadasını elinde tutan şu Suudi takımı... Yobaz ve talancı... Osmanlı ordularını arkadan vuran Vehhabi sürüsü... Toz kadar değerleri yokken, petrol parasıyla kendilerini her şeyi yapacak sanıyorlar ve bölgeye yön vermeye kalkışıyorlar.

Bu insanlık dışı saltanatın veliahdı, sözde prens Muhammet bin Selman, 6 Mart 2018 tarihindeki Mısır gezisinde şöyle demişti: “Türkiye-İran-Katar şer üçgenidir. Bunlar terörü destekliyorlar!”

Terör finansörü bu adam, ABD ve İsrail’e şirin gözükmek için Türkiye’yi terörist göstermeye kalkışıyordu.

Ülkemizdeki gazeteci Kaşıkçı cinayetinin arkasında da bu kibirli ve küstah adamın bulunduğundan eminim.

Katar’da plan bozan Türkiye’ye, “Biz her yerde her şeyi yaparız!” diyebilmek adına...

Muhaliflere de “Saltanatımıza karşı çıkanları yaşatmayız!” demek için...

Türkiye bu katillerin karşısında susar ise çok yanlış yapar, çok!

BEN YAPMADIM ALEV COŞKUN YAPTI’

1. Cumhuriyet Gazetesi’ni hileli vakıf seçimiyle ele geçiren Fethullahçı-HDP’ci ekibe karşı, İlhan Selçuk döneminin ikinci yetkili ismi olan Alev Coşkun hukuk mücadelesi başlattı ve onları gazete yönetiminden çekilmek zorunda bıraktı.

2. Eski yönetimin attığı Mustafa Balbay, geri dönüp yazarlığa başlayınca “Sizler iyi arkadaşlardınız. Ben aleyhinizde söz söylemedim!” anlamında konuşmaya başladı.

3. Böylece, kendisini kovanları aklamaya, gazetenin namusunu kurtaran Alev Coşkun’u da FETÖ’cü-PKK’cı kesimin önüne atmaya başladı. Anladım ki yazarlıktan atılmayı da hak etmişmiş...

4. Dahası var: Geçen Cumartesi günü Enver Aysever, Halk TV’de, eski yönetimin elebaşı olan Akın Atalay’ı aklama programı yaptı ve kendisini ona beğendirmek için uğraştı durdu. Üstüne üstlük yeni yönetim ona gazetede yazma olanağı vermişken...

5. Vazgeçtim... Mustafa Balbay gibi yanardöner tiplerin başyazar haline getirildiği Cumhuriyet Gazetesi’ni okumaktan yine vazgeçtim.

6. İyi ki Aydınlık var...

https://twitter.com/r_zelyut