SORDUM ÖĞRENDİM
KESİCİ UYARDI; “BU RAKAMLAR, BU KIŞ TÜRKİYE'yi YAKAR, ONA GÖRE”
Tabii bu nasıl plansa 5 yıl önceki hedeflere bile ulaşmıyor.
Gerçi AKP için fark etmiyor, çünkü kendi kitlesi nasıl olsa “bir önceki neymiş” diye merak etmediği gibi, biri gerçeği söylese bile zaten aldırmıyor.
Oysa kabul edilen kalkınma planı hem kendisi facia olduğu gibi, bir de ortaya konan hedefler AKP iktidarının başarısızlığının tescili ve itirafı niteliğinde.
Dün yazılarımı hazırlarken İlhan Kesici'nin art arda attığı tweetler dikkatimi çekti.
Kesici, geçen perşembe günü Meclis'te planla ilgili partisinin görüşlerini anlatırken, yaptığı konuşmayı herkesin anlayabileceği biçimde cümlelere dökerek Twitter'da paylaşmış.
Bunun üzerine İlhan Kesici'yi aradım.
Kesici, perşembe günü konuşmasını tamamlarken “İşte” demiş ve “Bu plana yansıyan rakamlar böyle. Ey milletvekilleri, duyduk duymadık demeyin, durum budur ve çok ciddi bir durumdur” diye devam etmiş.
CHP milletvekili “Bunun için ‘Geldi geçti' diye bakmayın sakın. Bunlar yakın gelecekte Türkiye'yi yakar, bize korkunç bir kış yaşatır” dedikten sonra önerisini şöyle dile getirmiş;
“Bunun üstesinden AKP Grubu gelemez. Bunun üstesinden gelebilmek için hem yurt içinde, hem de dışında ekonomik aktörlere çok büyük bir güven vermek gerek. Bunun için büyük bir siyasi kucaklaşmaya ihtiyaç var.”
Kesici'nin 30 dakikalık konuşmasından oluşturduğu tweet cümlelerini aynen size de aktarmak istiyorum;
– 10. Kalkınma Planı, 2018 yılı için:
Milli Gelir
Hedef: 1285 milyar dolar
Gerçekleşme: 784 milyar dolar
Kişi başı milli gelir:
Hedef: 15.996 dolar
Gerçekleşme: 9.632 dolar
İhracat:
Hedef: 277 milyar dolar
Gerçekleşme: 168 milyar dolar
Genç işsizlik:
Hedef: Yüzde 13.5
Gerçekleşme: Yüzde 24.5
Enflasyon: Yüzde 4.8 e karşı yüzde 20.3
– 10. Kalkınma Planı'nın planın son yılı olan 2018 için verdiği dolar kuru hedefi : 1.97
Gerçekleşme: 4.72
Biraz daha espri:
Beş sene sonrası için 1.97'lik bir dolar kuru hedeflenirken TBMM'de Plan'ın kabul edildiği saatlerde (1 Temmuz 2013) dolar kaç TL imiş:
El cevap: 1.92
– Ekonomi yönetimlerinde şu iki şey çok önemlidir. Bilinmelidir ki:
1. Ekonomi yönetiminde sihir yoktur, sihirbaz yoktur.
2. En önemli tehlike, ekonomide artık kötü günlerin geride kaldığını düşünmek ve tedbirlerde rahatlamaya başlamaktır.
– 2013 yılında dünyanın en kırılgan beş ülkesi:
1. Brezilya
2. Hindistan,
3. Endonezya
4. G. Afrika
5. TÜRKİYE
2017 yılında:
1. TÜRKİYE
2. Arjantin
3. Pakistan
4. Mısır
5. Katar
Bunun en önemli sebebi ne: 16 yılda verdiğimiz tam 1 trilyon dolarlık dış ticaret açığımız.
– 2013 yılında ilan edilen “Capital-Freeze Index” “Yükselen piyasa ekonomilerine giden uluslararası sermaye hareketlerinde ciddi bir yavaşlama görülürse bundan en çok etkilenecek ülkeler” içerisinde Türkiye en kötü Venezuela'nın hemen altında yer alıyordu. Durum hâlâ çok ciddidir.
– Bize benzeyen devletler için en büyük tehlike ‘dış borç-faiz' sarmalına düşmektir.
Osmanlı İmparatorluğu'nun çökmesinin en önemli sebebi de budur. 1881 yılında kurulan “Düyun-u Umumiye İdaresi” de bu sebepledir. Devlet yöneticilerinin en başta bilmeleri gereken husus da budur.
– Türkiye ekonomisinin “faiz” diye çok önemli bir derdi vardır. 2003-2018, 16 yılda faize ödediğimiz rakam tam 546 milyar dolar eşdeğeridir. Sadece dış borca ödediğimiz faiz 156 milyar dolardır. Bu artık sürdürülebilir olmaktan da çıkmak üzeredir. Aman ha aman, dikkat.
– AK Parti dönemi ekonomideki en temel yanlışlık döviz kuru politikasındaki yanlışlıktır.
– 2003-2008 dönemi yıllık ortalama dolar kuru artışı 0'dır.
Bu oran 2009-2013 dönemi için
Yüzde 8.0;
2014-2018 için
Yüzde 20.0'dir.
Bir trilyon dolar dış ticaret açığına en önemli sebep budur.
– 2003-2008, yıllık ortalama dolar kuru artışı 0. Lüks ithalat cenneti. Her türlü akıllı hurmaları bu dönemde yedik. Afiyet oldu. Ama bu ekonomik bir Halil İbrahim bereketi değildi. O hurmalar bir sindirim sürecinden sonra son yıllarda çıkmaya başladı. Şimdi de çok tırmalıyor.
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
Davutoğlu sanki kendi istifa etmiş gibi konuşuyor
Son günlerin en flaş haberlerinden biri Yavuz Oğhan, İsmail Saymaz ve Akif Beki'nin eski başbakanlardan Ahmet Davutoğlu ile yaptıkları TV röportajıydı.
Açık söyleyeyim Ahmet Davutoğlu belki siyasi hayatının en açık sözlü röportajlarından birini verdi.
Pek sakınmadan ama partisine de zarar vermeden bütün eleştirilerini dile getirdi.
Ancak bir bölümde söyledikleri bana biraz garip geldi.
Davutoğlu, o röportajda başbakanlık yaptığı dönemde Erdoğan ve parti yönetiminin kendisinden, “Sen başbakan gibi görün ama başkan olma, başbakanmış gibi yap ama yetki kullanma” talebinde bulunduğunu ileri sürdü.
Davutoğlu, “Ben kendimi bilirim, benden her şey olur da düşük profilli olmaz” dedi bu röportajda.
Aslında sözler güzel.
Buna karşı geçeği tam yansıtmıyor.
Çünkü Davutoğlu kendisine böyle davranılmasının karşılığını hiç vermedi ki.
Hani hiç bilmesek, Davutoğlu'nun kendisine yapılanlar nedeniyle isyan ettiğini ve görevi bıraktığını sanacağız.
Oysa Davutoğlu, Erdoğan tarafından azledildi.
Hatta öyle ki, çok yüksek oranla seçilmiş ve başbakanlık yapmakta olan birinin onurunu hiçe sayarak yaptı bunu.
Şimdi Davutoğlu'nun bir tür kahramanlık yapmaya kalkması bana tuhaf geliyor.
ÖNERİ
Muhalefet darbe araştırmasını tekrar istesin
15 Temmuz gecesinden sonra AKP'liler çok hararetliydiler.
Büyük bir zafer kazanmış edasıyla olağanüstü hal ilan etmişler, on binlerce kişiyi sorumlu tutmuşlardı.
Bu heyecanla üstüne bir de Meclis araştırması yapmaya başladılar.
Ancak kısa sürede bu araştırmanın aslında AKP aleyhine bir durum yaratacağı görüldü.
Çünkü hangi FETÖ olayını kaldırsanız AKP'nin bir ileri geleni çıkıyordu ortaya.
Alelacele bu araştırma sonlandırıldı.
AKP'nin görevlileri ipe sapa gelmez bir rapor yazdılar.
Öyle ki bu rapor neredeyse CHP'nin ve diğer muhalefetin cemaatçi olduğunu, AKP'nin ise müthiş bir demokrasi ve hukuk savaşı verdiğini anlatıyordu.
Şimdi o raporun bile olmadığı söyleniyor, Meclis Başkanlığı'nda arayanlar bu raporu bulamıyorlar çünkü.
Yasa gereği bir araştırma bittikten iki yıl geçmeden, aynı konuda başka bir araştırma komisyonu kurulamıyor.
Artık iki yıl geçti.
Geçen sürede AKP'nin cemaatle olan tüm bağlantıları ortaya çıktı.
Eksik olan bunlara yönelik hukuki yaptırım.
Muhalefet konuyu tekrar gündeme getirmeli.
Meclis açılır açılmaz o komisyon tekrar kurulmalı.
Üstelik daha önceki komisyonu ciddiye almayan, lütfedip bilgi vermeye bile gelmeyen dönemin Genelkurmay Başkanı, şimdinin Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan da dinlenmeli ve çapraz sorgulanmalı.
Çünkü o gece ile ilgili bilgimiz yüzde 15 bile değil, kalan sırların da yüzde 15'ini öğrensek bile kârdır.
HOŞUMA GİDEN ŞEYLER
O videoyu 5 milyondan fazla kişi izlemiş
Darbe olarak nitelenen 15 Temmuz'dan ne kadar sonraydı tam hatırlamıyorum ama yanılmıyorsam bir iki ay geçmişti.
O zaman Ulusal Kanal henüz bugünkü durumuna gelmemişti.
Bizler de yayınlarına konuk edilebiliyorduk.
İşte o programlardan birinde 15 Temmuz üzerine bir tartışma yapmıştık.
Programın bir bölümünde söylediklerim daha sonra sosyal medya üzerinden paylaşılmıştı.
Bu bölümü ilk kim hazırladı ve nereden servis etti elbette bilmiyorum ama çok izlendiğini biliyordum.
Bana sorulduğunda “Yüz binlerce kişi izledi galiba” diyordum…
Ancak geçen hafta sevgili yazar dostum Nalan Türkeli (işportacı yazar) bir Facebook sayfasındaki bu videoyu tekrar paylaşmış.
Ben de o zaman gördüm ve gerçekten çok şaşırdım.
Çünkü videonun altında 5 milyon 69 bin 590 kere izlendiği yazıyordu.
Artık bilemiyorum bu toplam izleme mi yoksa sadece o gruplardaki izlenme sayısı mı?
Tabii neresinden basarsanız bakın insanın çok hoşuna gidiyor.
Bir konuşmamın 5 milyon defa izlenmesi beni hem çok mutlu etti, hem gururlandırdı, hem de müthiş bir moral kaynağı oldu.
Boşa konuşmadığını anlıyor insan.
https://twitter.com/can_atakli_