KILIÇDAROĞLU NE YAPMAYA ÇALIŞIYOR?
İşte tam da Atatürk'e, laikliğe, cumhuriyete en fazla sahip çıkılması gereken bu dönemde, Gazi'nin mirasına yönelik saldırıların iyice yoğunlaşması da rastlantı değil...
Onlarca stadyumdan Atatürk adının silinmesine sessiz kaldı kimi siyasiler!..
Ortaokullara kadar inen tesettür furyası, eğitimi imam hatipleştirme çabaları, Tevhid-i Tedrisat'ı yerle bir eden yönetmelikler, tarikat ve cemaatlerin devletin bütün kritik kurumlarında cirit atmasında da aynı gaflet sessizliği vardı!..
Velhasıl sadece AKP'nin travmaları değil; ulusal bayramların kaldırılmasına, Atatürk anıtlarına çelenk konulmamasına sessiz kalan kimi siyasilerin gaflet içerisinde olması da "yara"lıyor Türkiye'yi...
Çünkü milletin güvendiği dağlara karlar yağıyor!!! AKP neyse de, hilafetin kaldırılması ve Harf Devrimi'nin yıldönümlerinde bile Twitter'dan tek satır yazmayan kimi siyasi liderlerin sadece kendi duruşlarında değil, yönettikleri partiye de dayattıkları bir ideolojik savrulma var ki, "nereye sürükleniyor Atatürk'ün mirası" soruları giderek artıyor...
Büyük Önder'e sadece AKP destekçileri, tarikat ve cemaat müritleri saldırmıyor...
Atatürk'ün kurduğu partide Gazi'ye "kefere" diyen dinciler ve "Dersim" üzerinden katil imasında bulunan Truvalara halen ses çıkarılmaması da toplumun yüreğinde "derin yaralar" açıyor...
FETÖ'cü, AKP'li, HDP'li danışmanlar, Taraf adlı tetikçi gazetede cumhuriyetçilere saldırmakla tanınan genel başkan yardımcıları, "CHP kapatılsın, dernek olsun" diyen 10 Aralık kuşatması, "ulusalcıların üzerine çimento" dökülmesini öneren AKP taşeronu anketçi danışmanların sinsiliği de, Atatürk'ü ve "CHP'yi hedef alan" gerici-bölücü güruhun yaptıklarından az değil!..
TÜM PARTİLER ATATÜRK DERKEN...
Erdoğan'ı 20 yıldır deviremeyen siyasal beceriksizliğin, "AKP gitsin de, nasıl giderse gitsin, kiminle giderse gitsin, bu uğurda kiminle iş birliği yapılacaksa yapılsın" şeklindeki teslimiyet ve acizlik anlayışı da virüs gibi yayılıyor...
Yani, "Düşmanımın düşmanı dostumdur" hastalığının siyasetin her alanına nüfuz ettiği bir dönemde, "her kesime taviz" vermeye hazırlıklı kimi siyaset, kendi tabanında Atatürkçü-cumhuriyetçi kadroların ne kadar ağırlıklı, ne kadar yol gösterici ve karar verici olduğunun farkında bile değil...
Oysa internette; ulusal bayramlara, Atatürk'e, cumhuriyete, laikliğe bağlılığı gösteren milyonlarca paylaşım yapılması, milyonlarca insanın her bayramda evlerini, iş yerlerini Gazi'nin posterleri ve bayraklarla donatması, Anıtkabir'e her bayramda milyonların akın etmesi kimi muhalefetin ilgisini çekmese de, siyasetin yeni aktörleri gerçeğin çok iyi farkında...
Türkiye'nin Aydınlanma Devrimi'nden kopamayacağını, Atatürk'e bağlılığın daha da zirve yapacağını gören partiler Gazi'ye laf kondurmamak için her şeyi yapıyor...
4 yıllık olmasına rağmen CHP ve AKP'den de seçmen çekerek "yüzde 17 oy oranı"na ulaşan İYİ Parti'nin Atatürk duyarlılığı artıyor... Meral Akşener'in 10 Kasım nedeniyle yaptığı son konuşma dikkat çekici...
Memleket Partisi'nin lideri Muharrem İnce pusulalarının Atatürk olduğunu en başta açıklamıştı....
Daha yeni kurulan Zafer Partisi ise "Atatürk milliyetçiliği"ne ısrarla vurgu yapıyor, Ümit Özdağ, Gazi'nin hedeflerinden vazgeçilmeyeceğini ısrarla duyuruyor...
20 yıllık AKP iktidarında cumhuriyetle kavga edenler zıvanadan çıkmış olsa da, Atatürk'ün adı statlardan silinse de, "AKP'liler bile" giderek artan Atatürk sevgisi ve cumhuriyete bağlılığın nasıl yönlendirici olduğunun farkında... Erdoğan bile daha geçen hafta "Atatürk'ün mirasına asıl biz sahip çıkıyoruz" demek zorunda kaldı...
Tezkere tartışmaları ve Atatürk'e yaklaşım konusunda CHP yönetimine eleştirilerini sertleştiren MHP lideri de, Gazi konusunda yeni bir açılım peşinde... Tabanına "Anadolu'yu dolaşın, Kılıçdaroğlu'nun yaptıklarını anlatın" diye talimat verdi Bahçeli...
MHP'nin Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir ise partinin Atatürk açılımını şöyle duyurdu;
"Bugünkü CHP yönetiminin Atatürk'le hiçbir bağının kalmadığını, Anadolu'yu karış karış gezerek belgeleriyle paylaşacağız."
Peki; siyasetin çok ağırlıklı bölümü Atatürk sevgisi ve gerçeğinin toplum açısından ne kadar önemli olduğunu iyice görmüşken, Gazi'nin kurduğu partiyi yönetenler ne yapmaya çalışıyor?..
CHP NEREYE SAVRULUYOR?..
Yerel seçimlerde aldığı destek nedeniyle HDP ile bağını daha da güçlendiren CHP, bu parti ile birlikte tezkereye hayır deyince toplumun büyük bir bölümünün tepkisini çekti...
Ancak bu tepki Kılıçdaroğlu'nun umurunda olmamalı ki, CHP karşıtlarına, Atatürk'le, cumhuriyetle, laiklikle kavgalı kesimlere de el uzatacağını ima ederek, akıllara durgunluk veren bir açıklama yaptı. Dedi ki Kılıçdaroğlu;
"Benim liderliğini yaptığım partinin de geçmişte yarattığı 'derin yaralar' vardır. Uzun süredir bu yaraları yaratan sistemi değiştirmekle uğraştım, şimdi ise dışarıya dönme zamanı. Ben bu yaraların kapanması için helallik isteme yolculuğuna çıkıyorum. Geçmişte kırdığımız, korkuttuğumuz topluluklarla, bireylerle, farklı hayat tarzlarının temsilcileriyle buluşacağım."
Daha geçen haftalarda "kuvvacı" olduğunu iddia ederek kalpakla poz veren Kılıçdaroğlu'nun bu açıklaması Atatürk, laiklik cumhuriyet ve "CHP düşmanları", tarikat-cemaat liderleri, Şeyh Sait ve Said Nursi hayranlarına göbek attırırken, partinin asli tabanında infial yaşandı...
Sosyal medya kaynıyor; "Atatürk'le, cumhuriyet ve laiklikle mi hesaplaşacak Kılıçdaroğlu" sorusunu soranlar da var, "Medreseler, devrimler, Dersim, 28 Şubat, Menderes olayları nedeniyle özür mü dileyecek" diyen bir güruh da...
Atatürkçülerin, cumhuriyetçilerin tasfiye edilmekten yakındığı bir dönemde ve partiye yakın televizyonlarda bile gerçek CHP'lilere "ambargo" uygulanan iki yüzlü bir süreçte ne yapmaya çalışıyor Kılıçdaroğlu?..
CHP; cumhuriyeti kurmak, Aydınlanma Devrimi'ni uygulamak, Türkiye'yi çağdaş dünyaya entegre etmek, bağnazlığa, emperyalizme direnmek dışında ne yaptı da, Kılıçdaroğlu bunları "partinin yaraları" olarak yorumladı?..
Yanlış yolda Kılıçdaroğlu... Emperyalizmin, bunların yerli iş birlikçilerinin, tarikat-cemaat-medrese uşaklarının, Şeyh Sait ve benzerlerinin ve Menemen yobazlarının cumhuriyette açtığı yaraları kapatmaktan başka bir şey yapmadı CHP...
CHP'nin bu ülkede açtığı bir "yara" yok vesselam... Son on yılda Altı Ok'a, Atatürk ve laikliğe bakışta açılan, kendi tabanı ve örgütlerinde umutları yıkan "yaralar" iyice derinleşirken; cumhuriyeti kuran partiye bu kadar ağır eleştiri yönetilmesi kahredici...
Atatürk'ün mirası olan CHP'ye her koşulda sahip çıkan taban sonuna kadar direnir ve hesabını sorar bu yaklaşımın...
1931'deki CHP 3. olağan kurultayında ne demişti Atatürk;
"Partide bir yanlışı, bir eksikliği gördüğünüz zaman kayıtsız, şartsız eleştireceksiniz... Yapılan herhangi bir yanlışa müsamaha göstermek, son derece yanlıştır; mahsuru faydasından büyük olur."
https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac