KONUŞMASINI ENGELLEMEK İÇİN ÖLDÜRDÜLER
Basında, “Esrarengiz Ölüm!” biçiminde verilen bu ölüm hiç esrarengiz değil.
Güya pencereden düşüp ölmüş…
Belli ki konuşmasın diye atıldı pencereden…
Kim mi?
Hani şu “Suriye’de Beşşar Esat çocukları katlediyor! Esat kimyasal gaz kullanıyor!” diye yalan propaganda filmleri çeken adam… İngiliz gizli haberalma ve operasyon yapma biriminden ajan James Gustaf Edward Le Mesurier.
Bu adam, İngiliz-Amerikan-Fransız ajanlarıyla birlikte “Beyaz Baretliler” olarak bilinen Suriye Acil Yardım Derneği’nin kurucusu ve başkanı idi. 2013 yılında İstanbul’da kurulan örgüte ABD ve İngiliz hükümetlerinin 300 biner dolar verdiği ve örgüt için 3 bin kişinin Türkiye’de eğitildiği iddia ediliyordu. Eğitilenler, büyük ölçüde Suriye’de rejime karşı çarpışan Avrupa’dan getirilen dinci teröristlerdi. 2013’te kurulan bu gizli savaş örgütüne ABD, 27 Nisan 2016’da 23 milyon dolar yardım yaptığını açıklamıştı. Le Mesurier’ye, 11 Haziran 2016’da Beyaz Baretliler projesi nedeniyle Britanya İmparatorluk Nişanı (OBE) takılmıştı.
Çünkü, örgüt, Beşşar Esat’ı devirme üstünden Ortadoğu’yu düzensizleştirmek ve böylece de sömürmek peşindeki Batı emperyalizminin istediklerini bir bir yapıyordu.
Ve işin acı tarafı, bunu yaparken de Türkiye’yi kullanıyordu.
Öyle ki bu ajanlar örgütüne, Türkiye’den AKUT’un destek verdiği bile iddialar arasına girmiş bulunuyor.
Suriye’deki kanlı IŞİD militanlarıyla birlikte, “Esad’ın bombaladığı yerlerden yaralı kurtarma” videoları çekerek dünyayı kandıran örgütün lideri İstanbul’da öldürüldü.
Canı Cehennem’e…
Ama bu adam ve arkadaşlarının kararttığı binlerce ocak perişan halde Suriye’de duruyor. Savaş suçu işleyen Beyaz Baretliler (Beyaz Miğferliler) örgütünün başındaki gitti ama onun suç ortakları ne zaman hesap verecek?
“BANA DOKUNMAYIN” DEMEK İÇİN mi?
AKP Lideri Erdoğan, çok istediği ABD gezisine gitti.
ABD Başkanı Trump ile ne görüşecek?
*Amerikan tarafı, yapılan anlaşmaya karşın, PKK/YPG’ye desteğini eskisi gibi sürdürüyor.
*PKK/YPG belli ki 30 kilometre güneye çekilmemiş. Üstelik durmadan bizim askerlere ateş açıyorlar. Anlaşılıyor ki Barış Pınarı operasyonu bir işe yaramamış…
*Ermeni soykırımı yalanını ve yaptırım tehditlerini geri çekmiş değiller.
*Doğu Akdeniz’deki Rum çıkarlarını korumayı sürdürüyorlar.
*FETÖ elebaşısına laf söyletmiyorlar bile.
*Halk Bank davasını yeniden masaya sürdüler.
Peki Sayın Erdoğan neden gitti oraya?
ABD Temsilciler Meclisi’nin gündeme getirdiği, “Erdoğan ailesinin mal varlığını araştırmak!” girişimi olmasın bu gezinin sebebi?
Görüşme sonrasında, ABD’nin Suriye ve Irak’ta istediği ne varsa bizim tarafın kabul ettiğini duyabiliriz.
Duyarsak da hiç şaşırmam.
Dava, memleketi kurtarmak adı altında bu muhteşem (!) saltanatı kurtarmaktır.
OSMANLI KENDİ SINIRLARINI BİLE BİLMİYORDU
Beyefendi, tuttu 10 Kasım’da yine cumhuriyetçilere vurdu. Neymiş efendim Osmanlı şöyle yüce, böyle büyükmüş de cumhuriyetçiler bunu bilmiyormuş da…
Osmanlı tarihini Sayın Erdoğan’dan da bütün danışmanlarından da çok iyi bilen bir insan olarak söylüyorum: Sizin söylediklerinizin tümü duygusal ve propaganda sözleri…
Soruyorum: 600 yıllık Osmanlı yönetimi, 600 senede insanlığa yarayan 1 (bir) buluşa imza attı mı?
Sizin bu Osmanlı, 600 yılda 6 bilim adamı yetiştirdi mi?
-Hayır, hayır!
Doğrudur, Fatih Sultan Mehmet zamanında İstanbul’da top dökülüyordu. Sonrasında tüfek bile yapıldı. Ama 1538 yılında üniversitelerden akılcı bilimler dine zarar veriyor diye atılınca teknoloji çöktü. Bugünkü AKP zihniyetini de üreten Eşari Sünnilik devleti yönetir hale gelince akla ve bilime düşman bir devlet ortaya çıktı. Bu devletin başına da Türk düşmanı devşirme yabancı çocukları getirilmişti.
Bunlar Anadolu’yu yağmalayarak Türk halkını katlederek asalaklar olarak başta kaldılar.
Sayın Erdoğan söyle: Anadolu’da bu Osmanlı 600 senede kaç tane köprü, han, şifahane, medrese yaptı?
Neden kısa dönemli Selçuklu devletinden kalma eserler çok da Osmanlı’dan kalma halkın işine yarayan eserler yok?
Çünkü, sizin Osmanlı için Anadolu bir sömürge alanı idi. Sesini çıkartanları sizin Kuyucu Murat Paşalar kuyulara doldurtarak vahşice katlettiler.
Üstüne üstlük Topkapı Sarayı’nda iç oğlanları üstünden ahlaksız bir sistem bile yarattılar. Oğlancılık, saraydan sokaklara taştı. Belgelerini de OSMANLIDA OĞLANCILIK adlı çalışmamda yayımladım. Biz, belgeleri konuştururuz, kimseye hakaret etmeyiz.
Gericilik ve baskı ile devlet olan Osmanlı 1880’lerde sınırlarının nereden geçtiğini bile bilmiyordu. İnanmanlar varsa Osmanlı’nın son Balıkhane Nazırı Ali Rıza Bey’in yazdıklarını okusunlar. Haritaları resim sayarak ayakyolu kuyularına attıran cumhuriyetin değil 2. Abdülhamit’in eğitim bakanıdır.
KONUŞMANI OSMANLICA YAZ da GÖRELİM
Osmanlı zamanında Arap harflerini öğrenmek zor olduğundan okur yazarlık ancak yüzde 5 idi, 5. Onun da çoğu azınlıklardan oluşmaktaydı. Millet bir mektup yazdırmak için kapı kapı dolaşır; Bab-ı Âli civarındaki katiplere giderlerdi. Kâtipler bile yazamaz, yazdıkları da okunamazdı.
Şimdi tutmuşlar, “Osmanlı alfabesi kaldırıldı, millet cahil bırakıldı!” diye yalan söylüyorlar.
Osmanlı alfabesi, milleti cahil bırakmak ve böylece kandırıp sömürmek için çabalayan kötü niyetlilerin alfabesidir.
Eğer çok seviyorsa, imam hatip mezunu Sayın Erdoğan konuşmalarını o alfabe ile yazsın da görelim… Yazamaz, yazamaz, yazamaz! Çünkü, zordur, öğrenilemez…
Unutmasın ki! Eğer bugün Osmanlı yönetimi yaşasa idi, Sayın Erdoğan bırakın devletin başında olmayı İstanbul’da bile olamazdı. Çünkü buraya halktan insanları bile sokmuyorlardı o devirlerde…
Atasözümüz, “Tavuk bile suyu içer Allah’a bakar!” der. Cumhuriyetin nimetlerini tepe tepe yiyenler hiç değilse bu kadar nankör olmasınlar!
https://twitter.com/r_zelyut