"KRALLARIN KRALI" METİN  OKTAY

"KRALLARIN KRALI"
METİN  OKTAY

Damlacıklı Metin!
İzmirli Metin!
İzmirsporlu Metin!
Galatasaraylı Metin!
Milli Takım'dır o!...
Herkesin sevgilisi 
"10 Numara"dır...

***
Kentin mütevazı bir mahallesinde
topla buluştuğunda onu keşfeden Adnan Süvari, 
bir gün "kral olacağını" düşünmüştür.
Öngörüye bakınız!..

***
Mustafa Kemâl Atatürk sevdalısı bir Kral'dır!..
“Galatasaray'da kaptanlık yaptığım zamanlarda "yazı-tura" yapılacağı vakit hep ‘tura’ derdim.
Varsın Atam'ın silüeti yere değmesin!”
Bugün Cumhuriyet’e, onun "En Büyük Değeri"ne saldırılar yapıldıkça Metin Oktay’ın bu sözleri gelir hep usuma...

*** 
Her biri "Sanat yapıtı" goller atmış, tribünlerde “özel seyircisi’’ oluşmuştur.
Şiirler yazılmıştır onun için:
"Meşin topun kralı, goller sıralı
Ağlar bile delindi Metin topa vuralı Metin sağ, Metin sol, Metin goool Metin gol Metin kafa, Metin şut Metin goool Metin gol…"
Marşlara, kitaplara, Yeşilçam’a konu olmuş tek yıldızdır Metin Oktay!
Cemâl Süreya’nın oya işlemesindeki gibi:
"Ensesiyle bile top alır. Baldırıyla, oyluğuyla, hatta bademciğiyle(…) Metin Oktay jimnastikçi, Lefter sanatçı.
Metin’de destan, Lefter’de roman."

*** 
Bu satırların yazarının da; futbolculuğunun son demine yetiştiği, gazete yorumculuğu sırasında da Alsancak Stadı basın tribününde, Kardıçalı Han’daki kendisine ait "Gol Pup"ta da Okan Yüksel Ustası ve Nevit Tokdemir Kardeşi ile 
sık sık biraraya geldiği “Metin Abisi’’dir o…

***
"Golcü", "Tek başına maç almak"
ne demek; 
maçına gelenler kitap okur gibi öğrenirdi!
Oynadığı 324 lig maçında 294 gol atmış, büyük bir rekora imza koymuştu.
Türk Futbolu’nun ünlü 3-1’lik "1956 Macar Zaferi"nde son golünü filelere bıraktığında yaşı 20’ydi !
Futbolunu; 
Şampiyon Galatasaray’ın "Gol Kralı" apoletli topçusu olarak noktalamıştı.
Futbol sevdalılarının idolüydü!
Seyircisi için "Sevgilim" derdi, ardından eklerdi;
"Ben de Onların Sevgilisiyim!"

***
Hassas ve duygulu ruhu, adeta futboluyla yarışırdı. 
Bir örnek;
10 Haziran 1959.. 
Stat; şimdi tarih olan, o zamanki adıyla "Mithatpaşa" yani İnönü (İstedikleri Vodafone Arena desinler.. İnönü'dür orası!)
Oktay kendisine tekme atan oyunculardan birini yumruklar!
Yugoslav hakem Markoviç oyundan atar.
Metin Oktay kendisine küfürler yağdırılan Fenerbahçe tribününe gidip belinden aşağıya doğru eğilerek selam verir.
Bu kez tribünler çılgınca onu alkışlar. 
Oyun 7 dakika durur ve yardımcı hakem Metin Oktay’ı sahaya geri çağırmak zorunda kalır!..
Bugün böyle bir şey olası mı?
Tevazusunu
şu sözleri çok iyi anlatır:
"Ben büyük yetenektim, doğru!
Ama ne kadar da şanslıydım.
Ben Turgay’larla, Kadri’lerle, Suat’larla oynamasam ve başımızda bir Baba Gündüz(Kılıç) olmasa bu kadar büyür müydüm?"
Onu, “futbolumuzun tavanındaki en güzel avize” diye tanımlar Hakan Dilek de!...

***

Futbol tarihimizin çok önemli bir anekdotunu Elif Çongur'un kaleminden okuyalım;
"23 Ağustos 1969’dur. Hep aktarıldığı biçimiyle Metin Oktay jübilesini Fenerbahçe’yle oynayacakları bir maçla yapmak ister. Fenerbahçeliler de onu dünya gözüyle, bir kez olsun, bari jübilesinde çubukluyla görmek istediklerini söylerler. 
Eşref Aydın’ın 'Fenerbahçe kulübü ve taraftarı her zaman sana hayrandı. 
On dakikalığına da olsa Fenerbahçe formasını giyer misin?' diye sorduğu, 
Metin Oktay’ın da 'Şeref duyarım' dediği anlatılır.
Hakikaten öyle olur. Metin Oktay çubuklu, Can Bartu parçalı formayla çıkarlar maça. Sonra herkes ait olduğu yere döner; arkalarında tarif edilemez, tekrarlanamaz, unutulamaz bir on dakika bırakarak. 
Şimdi üstüne ne yazsak az, ne söylesek boş, bırakalım zamanda asılı kalsın..."

***
“En Büyük Fenerli Spor Yazarı’’ İslam Çupi’ye göre, 1950’lerde İnönü Stadı’nın Kapalı Tribünü’ndeki iki direk arasına sığacak kadar az olan Galatasaray taraftarı sayısının statlara sığmaz hale gelmesinde en büyük paya sahip olan adamdır Metin Oktay!
Vefatında da şöyle yazmıştır Çupi:
“İnsan sevgisi, insan dostluğu.
Sempatikliği, sevecenliği, zarafeti, bir şeyler verme konusundaki tek taraflı yırtınışı ile bir adam sembolü, bir beşeriyet ilahı idi.
Ben bu bendeki ölüme razı olurdum, keşke Metin’i yaşatabilse idi, bu ölüm.
(...)
Bu bir insanın ölümü değil, bir çağın ölümüdür.”
***
Metin Oktay oyunu; Türkiye İşçi Partisi’ne (TİP) verdiğini açıklayan ilk futbolcuydu! 
Bir tren seyahatinde, Çetin Altan’a 
“Bizi sosyalist yaptın, ama sen aramızdan çektin gittin” diyen de oydu!
“Futbolumuzun Spartaküs’’ü Metin Kurt;
Kral’ın bilinmeyen bir yönünü de şöyle anlatmıştır:
“Dara düşen sporcuların ve dostlarının hızır gibi imdadına -maddi veya manevi- yetişmiştir. Deniz Gezmişler’in idamına karşı yürütülen kampanyaya bizzat katılmış, İstiklâl Caddesi’nde imza toplamıştır!’’  

***
Kral Metin'le yanyana çalışmış Datçalı Usta Gazeteci Sedat Kaya'da söz;
"80li yılların ortaları..
İzmir'de Güneş Gazetesi'ndeki kadromuzda.
Bir hafta sonu onunla  Denizli'de maça gidiyoruz..
Uçağın olmadığı yıllar..
4 saat gidiş, 4 saat dönüş..
O arkada, ben önde şoförün yanında..
Yol boyu futbol, gırgır, şamata..
Birara bağırdı..
'Sağa çek abi'
Çektik..
Bir çiçekçi dükkanı..
Dışarıda yüzlerce saksıda çeşit çeşit çicek..
İndi..
Çiçeklerin hepsine tek tek baktı..
Ama  birini uzun uzun inceledi.
Kokladı...
Toprağını yokladı.
Sonra dükkan sahibini çağırdı!
'Bu çiçek sulanmamış abi' dedi.
'Bu çiçeği sula, dönüşte bakacağım!'
Dükkan sahibinin şaşkın bakışları arasında tekrar yola koyulduk.
Denizli'de maçı izledik.
Gazeteye yorumlarımızı yazdırdık.
Dönüşte yine uğradık çiçekçiye.
Yine baktı o çiçeğe..
Yine dükkan sahibini çağırdı.
'Sulamışsın abi' dedi..
Sonra sordu..
-Evli misin?
-Evet..
-Al bu parayı, bu akşam karına çiçek götür..
-Estağfurullah!.. 
Olur mu öyle şey abi..
-Olur abi..
Ben ne diyorsam sen onu yap!
Zorla bir miktar parayı çicekçinin cebine koydu..
Tekrar  yola koyulduk..
Arkaya oturdu..
"Sevdim bu çiçekçiyi abi' dedi..
Bir saat falan yol aldık, karnımız acıktı.
'Aç ayı oynamaz abi' dedi.
Yol üstü bir salaş meyhanede durduk.
Köfte, piyaz ve rakı...
Demlenirken içeriye bir milli piyangocu girdi..
Baktı piyangocuya..
'Bana onluk bir seri ver abi' dedi, 
'Ama param yok, sonra veririm'
Piyangocu 'Canın sağolsun Kaptan..
Senden para isteyen mi oldu?' diye cevap verdi.
Yüzünde bir tebessüm belirdi.
'Seni denedim ben abi' dedi..
Biletleri aldı, parasını ödedi.
Sonra piyangocuyu masaya oturttu.
Hal hatır sordu..
Bir duble rakı ve köfte ikram etti.
Adamı uzun uzun dinledi.
Sonra birden..
'Meyhanede herkese benden birer piyango bileti ver abi' dedi..
Piyangocu biletleri, o da paraları verdi.
Yedik, içtik, güldük...
Karnımız doydu,  tekrar  yola koyulduk..
Arkaya oturdu..
'Piyangocuyu sevdim abi' dedi..."

***
Gelmiş geçmiş "centilmenlik ve gol" denince akla gelen ama adı hala hiçbir stada verilmeyen Metin Oktay ile Türk Futbol tarihinde "2 Şubat 1936",  bir kralın
-doğum tarihi- olarak kütüğe geçmişti!
13 Eylül 1991 de ölüm defterinin elimize verildiği ve derin acılara boğulduğumuz gündür!

***
Kuşandığı 10 numaralı parçalı Sarı-kırmızılı formayı efsane haline getiren,
kuşaktan kuşağa anlatılan Kral’dır Metin Oktay!
O bir efsanedir.
Biz ölürüz, efsaneler ölmez ki…

 

#13Eylül1991  
#MetinOktay

https://twitter.com/Atikopruluoglu