'KÜÇÜK KANDİL' DÜŞTÜ mü?..

'KÜÇÜK KANDİL' DÜŞTÜ mü?..

Çok değil, son iki yılda Türkiye şiddet ve terör tarihinin en kanlı ve en kara günlerini yaşadı.

2015-2016’da PKK kaynaklı onlarca saldırıda yüzlerce şehit verildi... Yani, “açılım” ihanetinin büyüttüğü güvenlik sorunları ve AKP- FETÖ mücadelesi sırasında iyice ayyuka çıkan “istihbarat zafiyeti”nin vahim sonuçları bu ülkeyi çok derinden yaraladı...

Devlet 20 ay önce nihayet uyandı... Hem de Urfa’nın Ceylanpınar ilçesinde, iki polisin evlerinde uykudayken sabaha karşı şehit edilmesiyle uyandı devlet!..

Çünkü terör yalnızca devleti değil, içinde yetiştiği coğrafyanın insanlarını da vurmaya başlamıştı.

İşte bu yüzden “hendek”, kuşatma ve başkaldırı projesiyle Hakkari’den Diyarbakır’ın merkezindeki Sur ilçesine kadar adeta “kurtarılmış bölge”ler oluşturan PKK, 2016 başlarında eylem tarihinin en büyük kuşatmasıyla karşı karşıya kaldı.

Devletin resmi kayıtlarına göre hem Kandil Dağı hem de Güneydoğu’da son 20 ayda sürdürülen operasyonlarda 9 binden fazla PKK’lı etkisiz hale getirildi... Bu sırada PKK’nın legal siyasi kanadı ile kentlerdeki “milis” örgütlenmesi de büyük darbe aldı...

Güvenlik güçlerinin “Küçük Kandil” dediği ve yıllardır nedense gözden kaçan, terör ve uyuşturucunun adeta “kurtarılmış bölge”si diye tanımlanan Diyarbakır’ın “Lice” kırsalındaki operasyonlarda ise Türkiye’yi sarsacak eylemler de önlendi.

Yani 2015- 2016’da, orada büyük operasyonlar yapılmasaydı, son 20 ayda 800’e ulaşan şehit sayısı belki de 5’e katlanacaktı.

PATLAYICI TARLALARI!

7 Ocak 2016’da, PKK’nın bölge sorumlusu M.A.’nın Lice’de yakalanmasının ardından başlatılan “Küçük Kandil” operasyonundan elde edilen sonuçlar da en az terörün vahşeti kadar ürkütücü ve sarsıcı.

8 Mart 2016... Hani ilçesi Hükümet Konağı yakınlarında, Çanakkale Zaferi’nin yıldönümü programında patlatılması planlanan, içinde 150 kilo bomba bulunan araç ele geçirildi ve çok büyük bir katliam önlendi.

2 Nisan... Diyarbakır-Bağlar’da7 polisin şehit olduğu, 15 polis ve 12 sivilin yaralandığı bombalı aracın da Lice’den gönderildiği saptandı.

25-26 Haziran... Lice kırsalında el yapımı 300 kilo bomba ile 120 adet el yapımı patlayıcı bulundu.

3 Temmuz 2016... Şenyayla bölgesinde bombalı saldırıda kullanılacağı değerlendirilen 21 araç bulundu, 20 ton amonyum nitrat, 64 el yapımı patlayıcı, 22 Temmuz’da da yola tuzaklanan 2 tonluk bomba olası bir faciaya neden olmadan imha edildi.

BOMBA YÜKLÜ ARAÇLAR...

Yalnızca Lice değil, “Küçük Kandil”in uzandığı Bingöl- Diyarbakır kırsalında ele geçirilen patlayıcılar da Türkiye’nin çok büyük facialardan kurtarıldığını gözler önüne serdi... Ajansların Diyarbakır Valiliği ve Genelkurmay’dan derlediği bilanço gerçekten çok vahimdi;

1-6 Ağustos 2016... 4 adet el yapımı patlayıcı ve 1 adet yabancı plakalı bomba yüklü araç imha edildi.

20 Ağustos... Kocaköy’de 450 kilo, 25 Ağustos’ta bir menfezin altına gizlenmiş 700 kilo uzaktan kumandalı el yapımı bomba tespit edildi.

3 Eylül... Hani ve Lice ilçeleri kırsalındaki 130 kilo, 21 Eylül’de Bingöl karayoluna tuzaklanmış 100 kilo, 22 Eylül’de Hani’de yola tuzaklanmış 2 adet bidon içerisinde çivi ile güçlendirilmiş 100 kilo el yapımı patlayıcı ele geçirildi.

26 Eylül 2016... Diyarbakır-Bingöl karayolu Çaytepe mevkiinde karayolunun kenarına gömülü 120 kilo patlayıcı bulundu.

İki ay önce bu köşeden aktardığımız “Küçük Kandil” operasyonunun sonuçları, yukarıda sıralanan dehşet verici tablodan ibaret değil.

Son 1.5 yılda Lice ve çevresinde, kamuoyuna yansımayan öylesine etkili operasyonlar yapıldı ki, en az 100 aracın şehirlerde infilak ettirilmesi de engellenmiş oldu!..

Örneğin; 13 Ekim 2016’da, Lice ilçesi kırsalında bomba yüklü olduğu değerlendirilen 3 araç helikopterlerle vurularak etkisiz hale getirilirken, 19 Ekim’de bombalı saldırıda kullanılacak 5 araç ele geçirildi.

28 Ekim 2016’da ise Hazro’da 157 ton amonyum nitrat ele geçirildi. Ele geçirilen mühimmatla “100 binek araç”la yapılması muhtemel bombalı saldırı da önlenmiş oldu.

DEVLET NEREDEYDİ?

Yukarıda sıralanan tüm bu operasyonlar sırasında, çeşitli suçlardan aranan onlarca şahıs yakalanırken, aralarında üst yöneticilerin de bulunduğu 100 terörist etkisiz hale getirildi. Bu militanların arasında, örgütün iki bombacısı ile bir keskin nişancı kadın terörist de vardı.

Bölgede 30 kez sokağa çıkma yasağının da uygulandığı tarihin en büyük operasyonlarında PKK’nın finans kaynağı uyuşturucu bataklığı büyük ölçüde kurutulurken, en az “500 milyon TL” değerinde esrar da ele geçirildi...

Peki, bu yılın Ocak ayı başında bu köşeden yansıttığımız “Küçük Kandil operasyonu”nun yukarıdaki bilançosuna rağmen Güneydoğu’ya huzur geldi mi acaba?.. Yani “Küçük Kandil” düştü mü?

Kamuoyu; Suriye’de PYD ile olan gerginliğe, PKK’nın neredeyse yüzde 70 oranında tasfiye ettiği Kuzey Irak’taki Kandil Dağı’na ve referanduma odaklanmışken Güneydoğu günlerdir büyük operasyonlarla sarsılıyor.

Lice’de 5 Mart 2017’de, 17 helikopter, 4 tabur asker ve yüzlerce korucunun katılımıyla başlatılan tarihin ikinci büyük operasyonu Güneydoğu’daki ürkütücü tehlikenin varlığını koruduğunu da gösteriyor.

O halde bir kez daha soralım; Devlet, yıllardır Kandil Dağı’na milyonlarca lira değerindeki bombaları yağdırırken, Diyarbakır ile Bingöl’ün arasındaki bir coğrafya nasıl oldu da “Küçük Kandil” haline gelebildi?

Oralar nasıl olur da bomba ve esrar tarlalarına dönüştürüldü?.. Lice nasıl bir yerdir ki, devlet tarihin en büyük operasyonlarını yapmasına rağmen bölgeyi iki yıldır terörden arındıramadı?

PKK’nın kuşatılmaya başlandığı 2015’ten öncesinde devlet yok muydu Lice ve çevresinde? Velhasıl Lice elden çıkmışken neredeydi acaba “açılım”cı AKP iktidarı?



https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac