KÜRESEL VİRÜSTEN KÜRESEL YAS GÜNLERİNE…

KÜRESEL VİRÜSTEN KÜRESEL YAS GÜNLERİNE…

Durumdan vazife çıkararak, size olduğu gibi kendime de sık sık ödevler veriyorum! Söz misal yıllar önce okuduğum; Dominique Lapierre ve Larry Collins’in; “Yasımı Tutacaksın” adlı ölümsüz yapıtını yeniden okumaya başladım. O yıllarda bizi alıp ünlü İspanyol matador El Cordobes’in dünyasına götüren, bir boğa güreşçisinin gerçek ve sarsıcı öyküsüyle buluşturan;  “Ağlama Angelita! Bu akşam ya sana bir ev alacağım ya da yasımı tutacaksın” cümlesiyle beynimize kazınan bu kitabın; “8 yaşında gülmeyi unuttum. Yüzüm Endülüs toprağı kadar sertti” bölümü bana çok güncel geldi…

Virüs hazretlerinden korunmak için evlere hapsolduğumuz bu ıssız günlerde; dünya genelinde ve ülkemiz özelinde verilen kayıpların yasını tutarken! Korku, endişe, kaygı, stres, panik arasında gidip gelirken! Gerçekler acı yüzünü gösterirken ve hal böyle iken! Korona sonrası kendimize bir dur diyecek, hastalığın acı yüzüyle tanıştığımız için daha kontrollü olacak ve daha dikkatli davranacağız sanırım! En azından ihtiyaç ve öncelikleri değişen bir toplum olarak şapkamızı önümüze koyacağız gibi!

Gelelim bugünkü notlara!

Kutlama notu: Halka IBAN vererek yardım istiyoruz. 34 ülkeye tıbbi yardım gönderirken, İtalya ve İspanya’ya TC değil de CB forsuyla yardım kolileri yolluyoruz. Bunun adının insanlık mı, gösteriş mi, kamu diplomasisi mi olduğunu bilemiyoruz ama şu particilik hastalığımız bi türlü hız kesmediğini iyi biliyoruz. Bravo desek mi?

Övünme notu: Yurtdışında itibardan ödün vermemek için adını haritada bulamayacağımız 175 ülkeye; medikal destekten su arıtmaya, camii yapımından hastane yapımına, okuldan öğrenci yurduna yardımlara devam ederken! Cömert milletiz vesselam diye bir kaz daha övünsek mi?

Utanma notu: 7 yılda 90 bin sağlık çalışanı şiddete uğrarken, son 1.5 yılda 20 bin sağlık personeli akla hayale gelmedik değişik şiddet türleriyle karşılaşırken! Geldiğimiz noktadaki özverileri adına biraz mahcup olsak mı?

Bu açıklama, gözlem ve alıntılardan sonra sorularım şu…

1: Evet, olağanüstü bir dönemden geçiyoruz doğru! Hayatın akışı ve alışkanlıklarımız değişti çok doğru. Kamusal sağlık, bilimsel düşünce, sosyal devlet formülü netleşti çok çok doğru da; sayıları 5 milyonu aşan işsizler ordusuna katılan 5 milyon yeni işsizle sosyal bir yıkım bizi beklediğine göre ciddi önlemler alınması gerekmez mi?

2: Yine otomotiv sektörü karamsar, inşaat sektörü ev alım satımları yüzde 70 düştü diye yakınırken! İhracatçı virüs darbesi yemiş, esnaf kepenk indirmiş, tüccar işyerini kapatıp, sanayici dara düşüp, turizmci ümidini yitirmişken! Simitçi tezgâhını toplayıp, çiftçi ürününü ekemezken! Korumalı korunaklı yüce makamlardan daha iç açıcı önlem paketleri beklenmez mi?

3: Çuvaldızı kendimize batırarak soralım! Felsefe kökenli Uşak Valisi sokakta halkı azarlarken, Büyükelçinin eşi yatak beğenmez, diplomatik kriz çıkarırken, CHP’li Belediyelerin sosyal yardımlarına merkezi hükümet kararlılıkla ve kınayarak karşı çıkarken! Bu neyin havası, bu neyin inadı diye sorulmaz mı?

4: Sokağa çıkmadığımız halde hazine garantisi nedeniyle geçmediğimiz yola, görmediğimiz köprüye para ödüyoruz! Bu ödemeye yıllardır alıştık da Ahlat Sarayı inşaatının durmadığını biliyor musunuz? Ben bilmiyordum! Duyunca şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım ama okullar açılınca lazım olur diye vazgeçtim…

Önemli Not: Bugün 17 Nisan! Yani “Cumhuriyete kanat geren” eli öpülesi, hakkı- emeği ödenmez vazife kuşağının eseri olan, köklü geçmişiyle ülkemizin aydınlanmasına yol açan Köy Enstitülerinin kuruluşunun 80.yılı! Çağdaşlığın ve aydınlığın kalelerinin kapatılışının 66.yılı.

Dün emek verenlere, bugün sahip çıkanlara selam olsun…