KURŞUN ASKERLER İŞBAŞINDA!..
Saray talimatı verdi ya, yanaşmalarda bir heyecan, bir şevk, bir gayret sormayın gitsin!..
Örneğin patronunun muktedire, Mevlana-Şems örneğini göstererek “aşkını ilan ettiği” gazete olarak tarihe geçen Star isimli mevkute manşeti atıverdi:
-Silahsız terörist!..
Neymiş bu “silahsız terörist?” teröre yeni tarifmiş!.. Dünkü yazımda anlatmıştım; Ankara katliamını fırsata çevirmek isteyen Saray, “teröre yeni tanım getirilsin, Terörle Mücadele Kanunu buna göre değiştirilsin” diye fetva vermişti... O zaman ne olacaktı? “Tek adam rejimine” muhalefet eden herkes gayet kolay bir şekilde susturulacak, susmayan olursa her türden kulp takmaya uyarlanmış yeni kanun işletilerek içeri tıkılacak, işte bu kadar basit!.. Zaten Star gazetesi de ballandıra ballandıra bunu anlatıyordu dünkü nüshasında:
-TCK’da tanımı yapılan “terör” suçu, Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 100. maddesinde
yer alan ve tutuklama sebeplerini düzenleyen “katalog suçlar” kapsamına alınacak Lojistik sağlayan sosyal medya, köşe yazısı, haber ya da başka yollarla propaganda yapana verilecek cezalar için kademelendirme gerçekleştirilecek...
Star, AKP’li hukukçuların konu üzerinde çalıştığı müjdesini vermeyi de ihmal etmedi tabii!.. En tepelerden bilgi almasıyla ünlü Cem Küçük isimli Star yazarı da konunun üzerine “balıklama atlayıp”, sözü Can Dündar’a getirdi ve kelimesi kelimesine şöyle yazdı:
-Hem FETÖ ile hem de PKK’yla iş tutarak ağır suç işliyor. Artık Can Dündar, Julian Assange’dan(WikiLeaks belgelerini yayınlayan kişi) bile beter bir teröristtir. Jet hızıyla tutuklanmalı ve asla tahliye edilmemelidir. Can Dündar’ın uzun yıllarını hapishanede geçirmesi artık Türk devletinin şeref meselesidir...
Vay, vay, vay... Şu kine, şu nefrete, şu hırsa bakın... Küçük hızını alamayıp, “PKK terör örgütü değildir” diyenlerin bile vakit geçirmeksizin tutuklanması ve tetiği çekenle aynı suçtan yargılanması gerektiğini de istedi... Valla ben bugüne dek “yurtsever”,“ulusalcı” ya da “Kemalist” sıfatı taşıyan bir tek kişinin dahi PKK hakkında böylesine aşağılık bir söylemde bulunmadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Ancak, daha düne kadar iktidarın kapısına yamanan liberaller dahil, iktidar mensubu bakanların, milletvekillerinin, yandaş medya yazarlarının Öcalan hakkında övgü dolu sözlerini arşivlerden çıkarabilirim. Haa, bilhassa “PKK terör örgütü değildir” lafını yazan, söyleyen arıyorsa yine aynı cenaha bakmalı; AKP Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu ve Sabah gazetesi yazarı Emre Aköz, aynen o sözcüklerle savunmuşlardı PKK’yı!..
-Demek ilk onlar girecek içeri!..
Bir faşistin hezeyanları!..
Yanaşmalar arasında “özgün” yere sahip bir tetikçinin hezeyanlarına gelince...
Yıllardır Sabah gazetesinde “seviyesi yerlerde sürünen” yazılar kaleme alan Engin Ardıç isimli “yazar” dün, bugüne dek yazdıklarının üzerine tüy dikti... Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Türkiye kurucu ayarlarına dönmelidir” lafına pek sinirlenmiş, aklınca yakın tarih dersi veriyor, sapla samanı birbirine karıştırıyordu... Önce Büyük Devrimcinin “Yurtta sulh cihanda sulh” özdeyişine nefretini kusan muhterem, daha sonra nasıl bir beyne sahip olduğunu ortaya koyan şu satırları karaladı:
-Bugün başımıza gelenlerin ve ödediğimiz faturaların tohumları o “kurucu ayarlarda” saklıdır!.. Niçin aldınız sırtınıza Kürt kamburunu muhterem İttihatçılar? Ermeni’yi kestiniz, Rum’u gönderdiniz, Arap’ı tanımadınız, Kürt’ü niçin sırtladınız? Bu ne biçim kurucu ayardır!..
Sefil olduğu kadar cahilce bir yazı... Kemal Tahir’in “Yorgun Savaşçı” romanından yaptığı alıntı, Hilafetin kaldırılış tarihini doğru bilmesi(!) bile kurtaramıyor muhteremi... “Kurucu ayarları” 1923’te Cumhuriyetin ilan edilmesi sanıyor!.. Atatürk devrimlerinin o tarihlerde ortada olmadığını söyleyerek alay ediyor aklınca!.. Abuk subuk yazısının son paragrafında da yukarıda değindiğim gibi, nasıl bir“kafatasçı” olduğunu pek güzel itiraf ediyor...
-Ben, bir faşistin bile birazcık da olsa beyin ve haysiyeti olanını tercih ederim!..
Yalan, iftira, kumpas= yanaşma
Kaç defa yaptılar, kaç kez yakalandılar sayısını unuttum...
Yalan haber, iftira, kumpas, yalaklık adeta ruhlarına işlemiş... Çamur at izi kalsın haysiyetsizliğini her fırsatta, hiç çekinmeden yapıyor, yapabiliyorlar... Yalanlarını, iftiralarını yüzlerine vuruyorsunuz, “yarabbi şükür” diyor, aynı bataklıkta debelenmeyi sürdürüyorlar...
Ankara katliamının ilk saatlerinde, önce Cumhuriyet gazetesine saldırdılar; intihar bombacısının kullandığı arabanın Güneydoğu’da Cumhuriyet için çalışan bir serbest muhabire ait olduğu haberini sitelerine koydular... Bitmedi; aynı arabanın iki gün gazetenin otoparkında saklandığını da iddia ettiler. Cumhuriyet, bu gerçekten “iffetten uzak” saçma sapan iddiaya “ne böyle bir muhabirimiz var, ne de araba koyacak otoparkımız” yanıtını verdi..
Bu kez Atatürkçü Düşünce Derneği’ne sardılar, AKP’li troller desteğinde... ADD’nin, bombacı kıza burs verdiğini ileri sürdüler. ADD açıklama yaparak, iddiayı yalanladı ve bu pislikler hakkında suç duyurusunda bulunarak, dava açacağını bildirdi...
Bunlar, her türden çamuru, iftirayı atabilecek tıynette olduklarını, yüzlerce, binlerce kez ispat etmiş, kendine “gazete”, “gazeteci” sıfatı takmış kurşun askerler...