MEB ve BÜYÜYEN EKONOMİ DESTAN YAZMAYI SÜRDÜRÜYOR!

MEB ve BÜYÜYEN EKONOMİ DESTAN YAZMAYI SÜRDÜRÜYOR!

19.yüzyılda Avrupalı bir devlet adamı demiş ki; “İşler içeride kötü gidiyorsa, halkın dikkatini dışarıya çekecek bir konu bulunmalıdır.” Bu sözü söyleyeni yaya bıraktığımız kesin!

Neresinden tutsak onlarca örnek var elimizde. Örneğin MEB destan yazmaya ara vermiyor! Gece gündüz sistemle oynayarak artık kuş mu konduruyor? Kafa mı karıştırıyor? Ben yaptım oldu mu diyor? Benden sonra tufan mı demeye getiriyor? O bizim hayal gücümüze kalmış. Amaç aradığını bulamayan, birbirini anlamayan, kendini anlatamayan yalnız bireyleri yetiştirmekse ciddi yol alındığı kesin.

Yine örneğin Medeniyet Yolcuları Vakfı, okul saatleri dışında evlerde dini sohbetler yapmayı planlıyor, sohbetin konusu ise şöyle belirleniyor; “RTE’ın milletimiz, İslam dünyası ve tüm gönül coğrafyamız için ortaya koymuş olduğu destansı mücadele.” Evlerde bu eğitimlerden geçen gençlerin gönül coğrafyamıza yapacağı katkıları düşünün ve hayallere dalın…

Amaç; işsiz, aşsız, umutsuz, mutsuz, kaygılı gençler yaratmak ise başarıları tartışılmaz doğrusu. Kuşak çatışması diz boyu, aymazlık alıp başını gitmiş, debelenerek yol bulmaya çalışanların sayısı artmış, ülke gündemi bu kadar yoğunken dengeler alt üstken, hiçbir şeyin getirisi- götürüsü hesaplanmazken MEB ne yapmaya çalışıyor diye sözü uzatmadan iki cümleyle özetlersek; nedenleri malum, sonuçları ortada demez miyiz?

Teknik liselerin spor salonlarında toplu halde Cuma namazları kılınmasını, teknolojiye ve teknik personelin alt yapısına yönelik yatırım saymaz mıyız?

Ülkeden sıtkı sıyrılan sıyrılana, memleketten umudunu kesen kesene, doğduğu toprakları terk edip giden gidene, “artık haber dinlemiyor, gazete okumuyorum” diyen diyene. Bu mudur gece gündüz övünülen başarı diye sormaz mıyız?

MEB dosyasından ekonomi dosyasına geçelim

Çiftçimiz tarlasında mutlu mu? Emekçi fabrikasında güvencede mi? Esnaf dükkânından memnun mu? Emekli evinde rahat mı? İş adamı yarınından umutlu mu? Halkın geliri, maaşı, ücreti, kazancı yerinde mi? Yanıt evetse büyümüşüz demektir! Enflasyonla, cari açıkla, döviz kurlarıyla, dış borçlarla, zamlarla, icra dosyalarıyla, taşeron sorunuyla işimiz yok demektir! Düşük gelire razı olan 1.2 milyon Suriyeliyi sendikasız, sigortasız çalıştırmıyoruz demektir! Bu büyümenin ve umudun göstergesidir diye övünmez miyiz?

Dünyada tarım ürünleri kendine yeten 7 ülkeden biriyken, 126 ülkeden sebze ve meyve ithal eden bir ülke haline gelmemizi ekonomideki büyümenin ve yardımseverliğimizin işareti saymaz mıyız? Ne diyor CB; “Kuru sözle sadece eleştirmekle, sadece iftira atmakla bir yere varılmıyor” kime diyor, niye diyor, neyi kastediyor? Bunlar benim aklımın ermediği ciddi ve büyük konular! Anlı şanlı köşe yazarlarını okuyarak, anlamaya çalışacağım. Mümkün olmasa da gayret edeceğim. Anlayınca da söz yeniden köşeme taşıyıp sizlerle paylaşacağım.

Not: Bir süredir masamda yazılmayı bekleyen uzun bir makale için kısa bir izin istiyorum…