MİLLET BAHÇELERİ ve ÖTESİ…
Erguvanlar vardı kendi renginde bu şehirde.
Ortancalar vardı, karpuz karpuz duvarların ötesinde.
Leylaklar açardı salkım saçak.
Ihlamur kokardı sokaklar.
Meyve ağaçları bahçelerden taşardı. Dut, vişne, erik, elma…
Komşu bir kova toprakla o küçük bahçeye bir Van Gogh çizerdi her gün!
Palmiyeler vardı çardak çardak.
Pek çok sokağın adı eski bestekârlarla anılır bu şehirde; Sadettin Kaynak, Selahattin Pınar, Münir Nurettin Selçuk gibi…
Yazarlar, şairler vardı keza; Haldun Taner, Salah Birsel, Cemal Süreya gibi bu şehri süsleyen…
Orta yaşlı bir yurttaş bile bir çırpıda Üsküdar’ı, Beyoğlu’nu, Boğaziçi’ni, Adalar’ı, Çamlıca’yı dillendiren en az yirmi şarkı söylerdi. “Adalardan bir yar beklenir, Sazlar çalınır Çamlıca’nın bahçelerinde, Boğaziçi şen gönüller yatağıdır.”
Ne çok şiir yazılmıştır bu şehir için. Ta Nedim’den Yahya Kemal’e Orhan Veli’ye kadar! Şair Nedim paha biçemediği bu şehir için; “Bir sengine yekpare Acem mülkünü feda” ederken Anadolu insanı taşını toprağını altınla değerlendirmişti.
Geçmişte bu şehrin sokakları, sabahları çok erken saatte ısınırdı. Şimdi o güneş sıcaklığı öğlene doğru geliyor. Geçmişte bu şehrin insanları güneşin batışını izlerdi balkonlarından keyifle.
Bu şehrin insanları ne güneşi görüyor şimdi, ne de gökyüzünü…
Geçmişti bu şehrin komisyoncuları bu şehrin evini, arsasını “deniz manzaralı” güzellemesiyle pazarlardı. Şimdi denizi diline getiren yok!
Tabiat bütün bu güzellikleri bu şehre vermiş iken günümüzde siyasal iktidar, bu güzellikleri yok etmek için çağın bütün yıkım marifetlerini kıyasıya ve çılgınca kullandı. Yıktı, sildi, paraya ve ranta çevirdi. Özetle tabiatı, tarihi, sanatı, mimariyi yok etti. Öyle ki deprem anında ahalinin kaçıp sığınacağı bir boş alan bile bırakmadı. AVM, GÖKDELEN diye bir çirkinlik ormanına çevirdi ve sonrada, “Biz bu şehre ihanet ettik” diye sıyrılıp çıktılar işin içinden. Ve yine günün 24 saatinde İslam bezirgânlığı yapan iktidar, cami minarelerini bile gökdelenlerin gölgesinde bıraktı.
Hava limanı, kışlık saray, yazlık saray adına milyarlarca lira harcayıp, milyonlarca ağaç kesen siyasal iktidar, şimdi futbol sahası çimleri ile düzenlenmiş renksiz kokusuz boşlukları Millet Bahçesi diye sunuyor. Ne denir?
O asırlık meyve veren, çiçek açan, güngörmüş ağaçların yerinde şimdi nevzuhur, görgüsüz, kaba çimento kitleleri var.
Güle güle kullanın!