MİLLİ-GAYRİ MİLLİ SAFLAŞMASI
Yaşadığımız çağı saptayalım. Emperyalizm çağındayız. Atatürk en büyük düşman “kapitalizm afeti ve onun çocuğu olan emperyalizmdir” der. Lenin emperyalizmi şöyle tanımlar:
“Dünyanın, şimdi gördüğümüz gibi, çok sayıda ezilen millet ile muazzam zenginliklere ve güçlü silahlı kuvvetlere sahip bir avuç ezen millet arasında ikiye bölünmesi”
Emperyalizmin temel özelliği sömürü için kendi devlet anlayışına sahip kişileri iktidara getirmek üzere devlet aygıtını parçalaması, gerektiğinde devleti dağıtmak üzere ülkeyi işgal etmesidir, devletsizleştirmektir.
MİLLİYETÇİLİK NEDİR?
Milliyetçilik millet kavramının doğurduğu bir kavramdır. O halde milleti tanımlayalım. Kısa, anlaşılır tanımla ortak geleceği kurma amacında birleşen insanlar topluluğudur. Bu ancak insanlar arasında her türlü aidiyetin (etnik, dinsel, kimliksel) önemsizleşerek çağdaş hukuk önünde eşit olmalarıyla olanaklıdır. Atatürk milleti; “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” diyerek tanımlamıştır. Burada biyolojik değil siyasal bir tanım vardır. İşte milliyetçilik ortak vatanın esenliğinin savunulmasıdır. Milliyetçilik bağımsızlıktır, herkesi ırk değil millet tanımında biraraya getirmektir. Ulusalcılık da, vatanseverlik de, yurtseverlik de aynı anlamdadır.
MİLLİ DEVLET NEDİR?
Milli devlet etnisiteye, dile, inanca ve hatta mezheplere dayalı farklılığı bireysel bir mesele görüp insanları çağdaş hukuk önünde eşitlik, kardeşlik, özgürlük temelinde birleştiren devlettir.
AB, ABD de Irak’a, Yugoslavya’ya “demokrasi”, “insan hakları”, “kimliklere özgürlük” sloganlarıyla saldırdı. Etnik, dini hatta mezhep (şii-sünni) sorunlarını kaşıdı. Bizde sanki Osmanlı Devleti’nde özgürlükler daha fazlaymış gibi “Türkiye Cumhuriyeti katliamlar, soykırımlar üzerine kurulmuştur” tezleri atıldı. Etnik, dini hatta mezhepsel farklılık üzerinden milli farklılık ortaya kondu. Bizde özel olarak Kürt yurttaşlarımız farklı millet kavramının içinde değerlendirildi.
Oysa kardeşlik potasında kaynaşarak tek millet olmak devleti güçlendirerek emperyalizme direnişi kuvvetlendirir. Milliyetçiliği emperyalizme direnmenin anahtarı olarak düşünelim. Etnik, mezhepsel, daha genelde kimlik olarak ayrışmış Türkiye, emperyalizmin işini kolaylaştırır. Elbette, emperyalizme birlik sağlamak aidiyetleri önemsemeden olmaz. Aidiyetleri milletin önüne koymadan kardeşlik, eşitlik, özgürlük politikası geliştirmek hepimizin çabasıyla olacaktır.
ATATÜRK’ün İLKELERİNİ SAVUNANLAR NEDEN MİLLİYETÇİLİĞE KARŞI?
15-20 yıl önce Atatürk’ün ilkelerini kabul edenler “ben milliyetçi değilim” demezdi. Şimdi ise diyorlar. Atatürk’ün ilkeleri arasında milliyetçilik var, siz ise milliyetçiliği ırkçılık olarak görüyorsunuz, çelişki değil mi?” diye sorduğumuzda “o başka” diyorlar. Oysa hem milliyetçilik ilkesini kabul edip hem de “ırkçılıktır bu” denemez. Milli olmaya yani milliyetçiliğe ırkçı anlam yükleyenler; milliyetçiliği emperyalizmin sınırsız sömürü yani ülkeyi parçalama amacına bilerek veya bilmeden kananlardır.
1990larda SSCB’nin dağılmasıyla rakipsiz kaldığını düşünen ABD, küresel bir saldırı başlattı. Hedef, milli devletleri parçalamaktı. Yugoslavya parçalandı. “Büyük Ortadoğu Projesi ile 24 ülkenin sınırlarını değiştireceğiz” demişlerdi. Irak, Suriye, Libya, vb işgal edildi, halklar kışkırtıldı.
Gerçekte milliyetçilik devletin bağımsızlığını, milletin birliğini, hatta devrimi pekiştirdiği için AB, ABDce hedef alındı ve batıyı çağdaş uygarlık görenlerce sahiplenildi. Milli devletin, milliyetçiliğin ülkeyi birarada tutan tutkal olduğunu Iraklı Şii din adamı İyad Cemaleddin, Atatürk üzerinden şöyle açıklıyor:
“Irak’ın yeniden birliğini sağlayabilmek için yasayı zorla uygulayabilecek bir Iraklı Atatürk lazım.”[1]
Çünkü Irak etnik ve mezhepsel temelde parçalanmak istendi.
MİLLİ DEVLETİ, MİLLİYETÇİLİĞİ SAVUNMAK SINIF MÜCADELESİNİ PEKİŞTİRİR
Millî devlet, merkezî örgütlenmesiyle, gümrükleriyle, merkez bankasıyla, kamu iktisadî kuruluşlarıyla, tarıma destek uygulamalarıyla, emperyalist sömürünün önündeki en güçlü engeldir. Lenin, “Marksizmin Bir Karikatürü ve Emperyalist Ekonomizm” adlı kitabında, emperyalizmin amacının son tahlilde devletsizleştirmek yani sömürgeleştirmek olduğunu söyler. Birbirine soğuk bakan toplum ruhen dağıldığı için kendisine soğuk, yaban, hatta düşman gelen diğeri karşısında emperyalizmden medet umar.
Bu sebeplerle Atatürk’ün kazanımlarını, milli devleti ve ilkesi milliyetçiliği (bağımsızlığı) savunmak sınıf mücadelesi gereğidir. İnönü Alpat'ın 68 gençliğinin Atatürk nöbeti tuttuğunu, “Tam Bağımsız Türkiye İçin Mustafa Kemal Yürüyüşü” yaptıklarını hatırlatması anlamlıdır. Atatürk, bağımsızlık önderi olduğu kadar, ilkesi milliyetçilik de devlet aygıtını emperyalizme teslim etmemesi yönüyle de sınıf mücadelesinin önemli bir siması olarak bilince çıkarılmaktadır.
Milliyetçilik özetle bağımsızlık, milletin ve ülkenin birliğidir. Bu da milli devlet örgütlenmesiyle olanaklıdır. Önce bağımsız, üniter bir ülkede yaşayacağız ki ilkelerimizi (emek, laiklik, vb) uygulayabilelim. Önce bağımsız vatan. Onun için Atatürk Amasya Genelgesi’nde önce “vatanın bağımsızlığını, milletin birliğini sağlamak esastır” dedi. Mao Zedung da “Devletler bağımsızlık, milletler kurtuluş, halklar devrim istiyor” cümlesinde devletlerin bağımsızlığını önce belirtmiştir. Emek mücadelesi, aidiyetler ancak özgür vatanda anlam bulur.
Milli devlet ve milliyetçilik bu nedenlerle emperyalizme karşı panzehir, emek ve laiklik mücadelesine temel sağlar.
EMPERYALİZME KARŞI PANZEHİR: MİLLİ DEVLET
Eğer emperyalizm ve taşeronları IŞİD, PKK, PYD, FETÖ tehdidi olmasa mesele emperyalizm ile millet arasında görmez, millet içindeki çelişmeleri öne çıkarırdık ama bugün vatanın bağımsızlığını, milletin birliğini sağlamak mecburiyetindeyiz.
Bu sebeple bağımsızlık, emek, laiklik ancak milli devletle olanaklıdır. Milli devlet bireyleri çeşitli aidiyetlere karşı hukuk önünde eşitlediği için özgürlükçüdür, ilericidir. Bugün ise dinsel temelde hukuk ve yaşam oluşturulmak isteniyor.
Milli devletin siyasetteki yansıması milli-gayrimilli saflaşmasıdır.
Bu kavramları hükümetin ve başkalarının dün karşı çıkarken bugün sahipleniyor görünmeleri benim kullanmamamı gerektirmez. Dahası bu benim bu kavramları daha fazla özgüvenle kullanmamı gerektirir. Kavramları emekçinin iktidarının aracı olarak kullanmak bizim elimizledir. Bu ancak tüm milleti bileştirmekle olanaklıdır.
Tarihçi-Yazar Mustafa Solak
https://twitter.com/karahuseyinler
[1] http://www.hurriyet.com.tr/sii-din-adami-iraki-ataturk-gibi-bir-lider-kurtarabilir-40023937, 19.06.2016.