MÜSVEDDELER

MÜSVEDDELER

Saçını, sakalını setlerde, sahnelerde ağartmış iki sanatçı.

Sahne sanatlarının en zor dalında yıllardan beri ayaktalar.

Onların sanatlarını sergilediği her yerde insanımız salonları dolduruyor, ekranlara yapışıyor.

İki usta. İki komedyen.

Metin Akpınar ve Müjdat Gezen…

Bir televizyon programındaki yorum ve değerlendirmelerinden ötürü, sabah vakti polis nezaretinde evlerinden alınıp adliyeye götürüldüler. Sorgulandılar. Olur şey değil.

Geçmişte yurt içinde ve dışında yıllarca oynanmış bir sahne klasiğinin yorumu, savcının iddiasına göre, subliminal bir “Ördek Hüsnü” hikâyesine dönüştürüldü adeta.

Komedyen toplumun gülen yüzü, ağlayan gözüdür. Çoğu kez ağlanacak halimize güldürürler bizi. Toplum bütün çelişkilerini, onların sahnelerinde, onların sinemasında görür, duyar, öğrenir.

Mizah bir ülkenin olmazsa olmazıdır. Her hâlükârda kendisini dile getiren bir aktör bulur, yaratır. O mizah bazen sahnede, bazen ekranda, bazen bir kahvehane köşesindeki sohbette, bazen de bir halk ozanının sazındadır.

Mizahtan kaçılmaz, kaçınılmaz. Bir ülkede mizah yoksa demokrasi de yoktur. Gerçek demokrat liderler, mizahtan korkmazlar. Yazıda, çizide, sözde konu edilmediklerinde kendilerini denetlerler.

Asla ve kata unutulmasın, dünyanın bütün büyük ansiklopedilerinde Türk olarak adı geçen ilk isim Mustafa Kemal Atatürk ise diğer iki isim de Nazım Hikmet ve Aziz Nesin’dir. Övünegeldiğimiz iki büyük usta. Yine unutulmasın, pek çok diktatör unutuldu. Tarihin çöplüğüne atıldı. Ama “Şarlo Diktatör” yaşıyor.

Biz, Vasfi Rıza ile Muammer Karaca ile Lorel Hardi ile Çarli Çaplin ile büyüdük. Son üç kuşak ise Metin Akpınar ile Müjdat Gezen ile büyüyor.

Metin Akpınar’ı, Müjdat Gezen’i sevelim. Kıymayalım. Üzmeyelim onları.

Sonra ağlarız…

Not: Yurdumuz için, yöremiz için, dünyamız için huzur ve zenginliklerle dolu yeni bir yıl diliyorum…