“NELER OLACAK NELER BUNLAR DAHA İYİ GÜNLER!”

“NELER OLACAK NELER BUNLAR DAHA İYİ GÜNLER!”

İrkiltici bir başlık, değil mi!..

Bu başlığın altını birazdan dolduracağım; ancak önce İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Habertürk’teki “monolog” programından bir bölümü paylaşmalıyım…

Eminim dikkatinizi çekmiştir; Soylu yaklaşık 2.5 saat konuştuğu programda birçok AKP’li ismi de hedef aldı! En çarpıcı olanıyla başlayayım, 17/25 Aralık yolsuzluk iddialarının kahramanlarından, eski İçişleri Bakanı Muammer Güler için şöyle dedi:

Benden önceki İçişleri Bakanının oğlunun evinden para sayma makinesi çıktı. Burada (biz) çocuklarımızı hadım ettik, aman bir şeye karışmayın, bir şeyin içinde bulunmayın, dikkat edin, işinizi yapın dedik!..

Bu açık bir “gömme” atağıydı! Halbuki o zamandan bu zamana AKP’nin bu olayla ilgili tezi “kumpas” savunması olarak geçmişti kayıtlara!

Aynı hükümette yer aldığı Abdulhamit Gül’ü “kurtlar sofrasına” şu şekilde attı mesela:

Kendilerinin bir çok suçluyu yakaladığını ancak adliyeye girdikten sonra işin kendilerinden çıktığını söyledi; gazetecilere, siyasetçilere yapılan saldırıları, uyuşturucu operasyonlarını örnek gösterdi ve sorunun “hukuk” boyutunda olduğunu ileri sürdü!..

Soylu, Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ve İletişim Başkanı Fahrettin Altun’u da ağır bir dille hedefe oturttu:

Düşünce kuruluşu olarak lanse edilen SETA üzerinden Davutoğlu, CHP, İYİ Parti ve HDP işbirliğini ileri sürdü. SETA’nın kurucusu İbrahim Kalın, bir dönem İstanbul yöneticisi ise Fahrettin Altun’du!

Ağır bindirmelerdi vallahi!

AKP’de klikler mücadelesi!

Bitmedi, daha başka isimler de vardı Soylu’nun hedefinde:

Örneğin, Berat Albayrak’ın adını anmadan, ona yakın olarak anılan eski İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan’ı, Sedat Peker’e verilen yakın koruma ile ilgili olarak üstü kapalı suçladı..

Mesela, Ağar gibi isimlerin siyasetin içinde olmaması gerektiğini, bu gibi isimlerle 90’lardan beri mücadele ettiğini belirtti ki şu anda Mehmet Ağar’ın oğlu Tolga Ağar AKP milletvekili! Aynı zamanda Mehmet Ağar’a da Marina’da sürdürdüğü görevi bırakma çağrısı yaptı!..

“Devlet görevlilerinin, bürokratların siyasete atılıp milletvekili olmasına karşıyım” diyerek, başta Hulusi Akar olmak üzere bu şekilde AKP’ye katılmış birçok ismi de doğrudan hedefe koydu!..

Sedat Peker’den ayda 10 bin dolar aylık alan milletvekili, hem de eski AKP milletvekili Feyzi İşbaşaran’a saldırı olayında adı bu iddialara konu olan AKP MKYK üyesi Metin Külünk ile ilgili sorulara ise bu ismi aklayacak tek yanıt vermedi!

Her şey bir yana bu bile tek başına AKP’nin için için hangi rekabet ve “düşmanlıklarla” kaynadığını göstermesi bakımından öğreticiydi!..

AKP’li Cumhurbaşkanı sonunda Soylu’ya destek çıktı!..

İşte o programdaki konuşmalarından yalnızca iki gün sonra, dün Soylu, Cumhurbaşkanı’nın hemen arkasında boy gösterdi!

Grup toplantısı için Meclis’e gelen Erdoğan’ın hemen arkasında Soylu vardı! Cumhurbaşkanı, konuşmasında ilk kez ismini vererek Soylu’ya sahip çıktı ve “Bu sinsi operasyonu akamete uğratacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın” dedi…

Soylu da buna karşılık grup toplantısının hemen ardından sosyal medya hesabından şu mesajı paylaştı:

Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın emrinde olduk, emrindeyiz, emrinde olacağız!

Bu durum Yeşilçam filmlerinden bildiğimiz “mutlu son” mu izleyip göreceğiz tabii!

Şimdi sırada ana başlığın içeriği var:

Cumhurbaşkanı aynı grup toplantısında, İYİ Parti lideri Meral Akşener’in Rize’de karşılaştığı ve muhalefetin provokasyon olarak nitelendirdiği tepkileri konu edinerek aynen şöyle konuştu:

Gelin Hanım beni Netenyahu’nun yanına koyuyor, sonra memleketim Rize’ye gidiyor ve görüldüğü gibi gayet güzel bir ders veriliyor. Burası Rize. Dua et ki ileri gitmeden yanıt verdiler. Bu daha bir, daha neler olacak neler, bunlar daha iyi günler!..

İlk okuduğum da “Yanlış yazılmış herhalde” dedim, birkaç farklı yerden baktım, aynen bunları söylemiş Cumhurbaşkanı! Hem irkildim hem de şaşırdım; irkildim çünkü gerçekten “ucu nereye gideceği belli olmayan” bir konuşmaydı, şaşırdım çünkü yakın geçmiş dahil bu tür konuşmaların ardından neler olabileceğini görmüş, yaşamış bir Cumhurbaşkanı nasıl olmuştu da bu sözcükleri sıralayabilmişti…

“Bu daha bir, daha neler olacak neler” ne demekti mesela? Hemen ardından söylediği “Bunlar daha iyi günler” ile birleşince çok daha başka anlamlara çekilebilecek neler olabilirdi? “Dua et ki ileri gitmeden yanıt verdiler” ne anlama geliyordu? Daha ileri gitseler neler olacaktı? Bunlar daha iyi günlerse, daha “kötü” günler mi vardı ufukta? O zaman neler olacaktı?..

Daha birçok soru sorulabilir; ancak sonuç değişmez,  neresinden baksanız ülkenin en üst düzey yetkilisinin ağzından çıkacak laflar değil bunlar…

Bundan sonra meydana gelebilecek her türden olayda ilk önce akla gelecek laflardır artık bunlar! Çok bilinen bir deyiştir:

Laf ağızdan çıkana kadar sizin esirinizdir. Çıktıktan sonra ise siz onun!..

https://twitter.com/umit_zileli