O HALDE ZAMLAR da ÇAKILSIN

ANALİZ

O halde zamlar da çakılsın

Şu işe bakın; AKP genel başkanı konuştukça dolar arttı, konuştukça dolar arttı, günlerce sürdü bu, artışlardan milletin başı döndü artık.

Sonra önceki akşam bir konuştu, dolar çakıldı.

Eee, ne oldu peki?

AKP genel başkanı, “yeni ekonomik modele uygun yeni paketleri” açıkladı.

Bunu gören dolar da çakıldı.

Altın da öyle.

Borsa ise sabah yükselmeye başladı.

Yani ülke sanki bir anda güllük gülistanlık bir hale geldi.

Herkes mutlu, herkesin yüzü gülüyor, herkes umutlu.

Gerçek öyle mi?

Elbette değil.

Bir kere “Nas” dedikleri şeyi bir anda unuttular.

Haram olan faiz bir anda “oranı bile belirsiz” hale geldi, o kadar yani,

Erdoğan konuşmadan önce, hiç olmazsa “faizlerin kaç olduğunu” biliyorduk, şimdi kimse faizlerin ne olduğunu bilmiyor.

Yeni kararlarla birlikte faiz oranları belirsiz biçimde uçtu gitti.

Ancak ne tuhaftır ki artık “faiz” kelimesi telaffuz edilmiyor.

Öyle ya faiz haram Nas’a uygun değil.

Faiz yerine artık “mevduat geliri” tanımı kullanılıyor.

Aslında faiz ile mevduat geliri aynı, tıpkı faiz ile kar payının aynı olduğu gibi.

Demek aynı numara yapılıyor yine, mütedeyyin insanlar gereğinden bile fazla faiz alsalar bile bunun mevduat geliri olduğuna inanarak gönülleri rahat bicinde bunu her türlü harcamalarında kullanıyorlar.

İşin özeti şudur doğrusunu söylemek gerek çünkü; tam bir keriz silkelemesi yapıldı, iktidarın zenginleri zenginliklerine bir gecede milyarlar kattı, bütün yük önce vatandaşın sonra devletin sırtına yani dolaylı olarak tamamı halkın sırtına yüklendi, Erdoğan da bu operasyondan kahraman olarak çıktı.

Erdoğan konuşmaya başlarken, dolar 18 lirayı görmüştü.

İşte o sırada birileri bu fiyattan ellerindeki doları satmaya başladı.

Sonra Erdoğan konuştu, dolar çakıldı.

Öyle ki sabah bir ara 11 lira küsur bile olmuştu.

İşte aynı kişiler bu fiyattan sattıkları kadar döviz aldılar hatta belki daha da fazlasını.

Bunun adı çok büyük soygundur, bunun başka izahı yok.

Merkez Bankası zafer çığlıklarını bir kenara bırakıp bir gecedeki hesap hareketlerini açıklamak zorundadır.

Yapmayacak tabii, daha önce de yapmadı, kendi adamlarını mı afişe edecek?

Bakın önceki geceden beri her şey konuşuluyor, dolar çakıldı, altın düştü, yeni asgari ücreti dolarla hesaplayanlar yanıldı, falan filan.

Ama bütün bu harala gürele içinde iğneden ipliğe her şeye zam yapıldı.

Gözler dolar ve altına çevrilmişken, hayatımızın temel direğine ağır bir darbe vuruldu.

Şimdi diyorum ki, madem tek adam Erdoğan büyük zekasıyla ekonomiyi kurtardı, o halde nasıl dolar, altın dibe çakıldıysa son 1 ay içinde yapılan bütün zamlar da geri alınsın, millet o zaman rahat bir nefes alır, miktar olarak artırılmış olan asgari ücret işte o zaman işe yarar.

Yapar mı bu iktidar?

Yapar mı hiç.

Bİ SORALIM BAKALIM

Misak-ı Milli sınırlarından ne zaman çıkmıştık?

Dolar, 3 liraya doğru giderken; ekranlara çıkıp “Kimse dolar almasın, dolar alanın elini yakar, dolar patlayacak diyenler şimdi özür dilesin” diyen biri vardı hatırlarsanız.

Gazetecilikten Erdoğan savunuculuğuna atlayan bu tavrının ödülünü Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığı kadrosuna atanarak alan Yiğit Bulut’tu bu isim.

Döviz fiyatları sürekli artarken bu kişinin sesi soluğu hiç çıkmıyordu.

Hatta pek çok kişi “Nerede bu Yiğit Bulut?” diye sorduğu halde burnunu bile çıkarmıyordu saklandığı saraydan.

Tam da Erdoğan’ın “Doları ve altını dibe çakan!” konuşmasından kısa bir süre önce boy gösterdi bu yiğit adam.

Bir tweet attı ve şunu dedi; “Küresel emperyal yapı büyük Türk milletine bu şekilde her alanda saldırmaya devam ederse; büyük Türk milleti, Misak-ı Milli sınırlarına döner.”

Baktım neredeyse bütün haber siteleri almış bu tweeti sayfalarına.

İki üç kere okudum bu tweeti, ne demek istediğini çözmem mümkün olmadı.

Yiğit Bey, “Millet Misak-ı Milli sınırlarına döner” diyor.

İfade biçiminden bunun bir tehdit olduğunu anlıyoruz.

İyi de bu millet ne zaman Misak-ı Milli sınırları dışına çıktı, biz nerede yapıyorduk, Misak-ı Milli sınırlarına nasıl dönülecek ve en önemlisi bu gerçekleştiğinde ne olacak?

Bu adam sanıyorum “sınırlarına” yerine “şartlarına” demek istemiş.

Malum, Misak-ı milli “milli yemin” anlamına geliyor. Atatürk, Kurtuluş Savaşı başladığı sıradaki sınırlarımızı kast ederek bu sınırların ne pahasına olursa olsun korunacağını söylemişti.

Bu Yiğit Bulut da aklınca Atatürk’e atıfta bulunarak hani reisi “ekonomide ulusal kurtuluş savaşı veriyoruz” dedi ya, bu jöleli de reisine yaranacak.

Hey Allahım ya…

ÖNERİ

Boğaziçi öğretim görevlileri haydi sahaya lütfen!

Boğaziçi Üniversitesi’ne kayyum atar gibi rektör atanmıştı bundan bir yıl önce.

Üniversitede hiç kimsenin istemediği Melih Bulu isimli kişi, saray tarafından rektörlüğe getirilmişti.

Öğrenciler de öğretim üyeleri de çok öfkeliydi.

4 Ocak günü öğrenciler büyük bir eylem yaptı üniversitede.

Ertesi gün öğretim üyeleri, rektörlük önündeki yeşil alanda toplanıp sırtlarını rektörlük binasına çevirip bir eylem yaptı.

İşte o eylem 5 Ocak’tan bu yana her gün yapılıyor.

Arada kayyum Melih Bulu 16 Temmuz’da saray tarafından yeterince gaddar bulunmadığı için olacak görevden alındı yerine Prof. Dr. Naci İnci vekâleten atandı. İnci, ağustos ayında ise bu göreve asaleten getirildi.

Öğrencilerin ve öğretim üyelerinin tepkisi yeni rektöre karşı da sürdü.

Öğretim üyelerinin “rektörlük binasına sırt dönme eylemi” de her gün yapılıyor.

Rektör ise bu öğretim üyelerine çok öfkeli, hepsi hakkında suç duyurusunda bulundu.

Şimdi diyorum bu eylem neredeyse bir yıldır sürüyor.

Eylemi her gün sürdüren 15-20 kadar akademisyen var.

Eğer savcılık harekete geçecekse, bu 15-20 kişi için geçecek.

Oysa Boğaziçi Üniversitesi’nde yüzlerce akademisyen var.

O halde bu yıl bitmeden saptanacak bir günde yüzlerce öğretim üyesi alanda buluşup sırtlarını rektörlük binasına dönsünler.

Sonra eylem yine sembolik olarak sürsün.

Böylelikle bütün öğretim üyeleri “suçlanan” diğer akademisyenlerin yanında olduklarını belirtmiş olur hem de canının istediği gibi davranan rektör, kararlılığın sürdüğünü görür.

Çok şık olmaz mı böyle bir eylem?

BAŞIMDAN GEÇENLER

Bankalar dolar almak isteyenlere yüksek fiyat çekiyor

Erdoğan’ın konuşması ile “çöken” döviz fiyatları ile bir deneme yapmak istedim.

Kendi bankamın internet sitesine girdim.

Yatırımlar bölümünden “döviz-altın” şıkkını seçtim.

Karşıma “al-sat” seçenekleri çıktı.

Dolar, Euro, altın gibi şıkların karşısında al-sat yazıyordu.

Ancak garip olan şu ki, aynı anda devletin resmi sitesinde Euro satış fiyatı 15.83 olarak görünüyordu.

Oysa banka bana 16.36’dan satıyordu.

Aynı şekilde doların resmi fiyatı 13.62 olarak görünürken bankanın satış fiyatı 14.49’du.

Yani neredeyse bankalarla resmi kur arasında 1’er liralık fark var.

Peki bankalar mı her şeye rağmen yüksek döviz fiyatı tutmakta ısrarcı, yoksa iktidar internet üzerinden hızlı döviz alımını önlemek için yüksek fiyat mı uygulatıyor.

Sonuçta her şeyi çorbaya çevirdikleri için cevabı aramak da anlamsız geliyor bana.

ŞAKA GİBİ

Yine aynı numara; saray medyasına göre millet, dolar bozdurmak için kuyruğa girdi

Hatırlayın o günleri, dolar 6 liralardaydı.

AKP’nin “ekonomist”  genel başkanı, o zaman da yüksek dövize karşı savaş açmıştı.

Yine “ekonomik kurtuluş savaşı” veriyorduk.

Erdoğan tıpkı bugünkü gibi yine “yastık altındaki altın ve dolardan” söz ediyordu

Üstüne bir de kampanya başlatmıştı, “Haydi yastık altındaki dolarlarınızı, Eurolarınızı bozdurun, ekonomiye katın, zaten dolar artık asla artmayacak, bizim paramız Türk Lirası’dır, liraya güvenen kazanacak” diye haykırıyordu.

Saray medyası hemen kampanyaları başlatmıştı bile, millet dövizini bozdurmak için sıraya girmişti.

Esnaf dolar bozdurduğunu makbuzla kanıtlayanı örneğin bedava tıraş ediyordu, bedava çorba içiriyordu, çay parası almıyordu.

O sırada zavallı insanlar, “Reis diyorsa doğrudur!” diyerek; dövizlerini bozdurdular, ama daha bozdurdukları sırada döviz fiyatları arttı, bu vatandaşlar uğradıkları zararla kala kaldılar.

Tabii çoğu gariban olduğu için sesleri de duyulmadı.

Şimdi aynı oyun yine sahneleniyor.

Saray medyasına göre millet döviz bozdurmak için kuyruğa girdi yine.

Röportajlar da yapmışlar kuyruklarda.

Örneğin sabahın ilk saatlerinde soluğu döviz bürosunda alan bir vatandaş, 18 TL’den aldığı doları 12 TL’den bozdurmuş. “Zarar etmeme rağmen çok mutluyum, devletim kurtulacak” demiş.

Haberin yayınladığı sırada saray medyasının internet sayfalarında doların 13.56 olduğu görülüyordu.

Yani o çok mutlu adamcağız 18.30’dan aldığı doları 12’den satarak, önce dolar başına 6 liralık bir zarara uğramış. Sonra dolar tekrar 13.57’e çıkınca bir buçuk lira da buradan zarar etmiş.

Doların daha nereye kadar çıkacağı da meçhul ama çok mutlu.

Ne diyeyim?

https://twitter.com/can_atakli_