OKUMAK İÇİN ZAMAN AYIRAN OKURUMA BORCUM HEP VARDIR…
8 Mart nedeniyle sosyal medyadan pek çok ileti aldım. Beni en çok güldüreni şu oldu;
“Kadınlar günü aslında 6 Mart’tır. Ama kadınların hazırlanması 2 gün sürdüğü için 8 Mart’ta kutlanır!” madem öyle bizde 8 Mart’ı hafta yaptık, hatta 40 gün 40 gece kutlama kararı aldık!
Bu durumda sonuçlarına katlanacak ve 3 gün sadece kadın yazılarımı okuyacaksınız! El mi yaman bey mi yaman göreceksiniz! Bu da ders olsun, bizimle uğraşmayın!
Efendim! Okurlarım bu yazımı bir eleştiri, özeleştiri, dertleşme, gönderme, hesap verme, biraz da espri sayarak okurlarsa sevinirim. Madem erkekler ve yasalar bizden yana değil, o halde iş başa düştü deyip pozitif ayrımcılılık yapalım, durumdan vazife çıkarıp 8 Mart’ı fırsata çevirelim, kendimizi ve yaptıklarımızı anlatalım!
Nasıl mı şöyle! Yazmak ve konuşmak için dersine iyi çalışanlardanım, sıkı okuyuculardanım, öğrenme ve okurluk hakkımı yazarlığıma kaptırmayanlardanım. Bi türlü çözemediğim uykusuzluk sorunumun bana tek artısı olan zamanı okuyarak dolduran biri olarak verimli ve üretken(!) olma yolunda çaba göstermemi biraz da bu kronik uykusuzluğuma borçlu olduğumu belirtmeliyim!
Konuşmalara gittiğimde, derslere hazırlandığımda, toplantılara çağırıldığımda, verdiğim eğitimlerde hala amatör bir ruhla heyecanlananlardanım. Zamanı iyi yöneterek, konu başlıklarını çok önceden belirleyerek, organize olmayı seçenlerdenim. Başucumda her daim birkaç kitap bulunur. Ruh halime göre okur, notlar alır, arşivli çalışırım. Konu başlıklarına göre dosyalarım, aldığım notları içeren defterlerim, kıyıp atamadığım küçüklü- büyüklü sararmış kâğıtlarla tıka basa dolu kolilerim- kutularım vardır.
Kalemim, notlarım, kitaplarım, esin kaynağım olan yazarlar işimin olmazsa olmazıdır. Dünyada ve ülkesinde olup bitenlerle derdi olan biriyim. Hayatın her anında ve her alanında kimliğin, evetlerle değil, hayırlarla geliştiğini savunanlardanım…
İşini iyi yapanlara, işine değer verenlere duyduğum saygıdan ötürü işimi iyi yapmaya özen gösteririm. O nedenle hayat karşısında meraklarını koruyan ve öğrenciliği hiç bitmeyen bir yapıya sahibim. Yazılan her şeyi hele de uzmanlık alanım olan “KADIN” konusunu içeriyorsa sıkı takibe alırım! Güzel olan, ilginç olan, farklı olan her şeyi okur ve yazarını kutlamanın yollarını ararım. Takdir etmeyi, köşeme konuk etmeyi, hayranlığımın altını çizmeyi hiç ihmal etmem. Emeğe saygılı olan herkesin başımın üstünde yeri olduğunu bilir, tanıtmaya, anlatmaya ve söz etmeğe değer bulurum.
Tabii ki herkesin bir dünyası, bir biçemi, bir duruşu ve çalışma alanı vardır. Tabii ki dünya büyük bir sofradır, yemekleri çeşit çeşit olan bu büyük sofrada herkesin bir yeri bir tabağı vardır ve olmalıdır. Tabii ki güzelliklerin, başarıların, altı kalın çizgilerle çizilmelidir.
Tabii ki sanatın birleştirici gücü, iyileştiren ve umut veren sohbetlere, yazılara konu olmalıdır. Tabii ki yaşadıklarımızın bizden götürdüklerini ve bize kattıklarını en iyi anlatanlar, çok güzel yazanlar, farklı sergileyenler geniş kitlelerle paylaşılmalıdır.
Tabii ki kadınlar sadece 8 Mart’ta değil, yılın her gün önemsenmelidir. Tabii ki sitemlerimiz, özlemlerimiz, beklentilerimiz, isteklerimiz, itirazlarımız dikkate alınmalıdır.
Yoksa! Onu da siz bulun…
Not ve Davet: Bugün saat 13.00 de Bakırköy Belediyesi ve Bakırköy Kent Konseyi Kadın Meclisi’nin ev sahipliğinde Yunus Emre Kültür Merkezi’nde; “ATATÜRK, Aydınlanma ve Kadın” konusunu anlatıp, kitaplarımı imzalayacağım. Yolu düşenleri beklerim…