ÖNSEÇİM, İTTİFAK, MUHALEFET!..

ÖNSEÇİM, İTTİFAK, MUHALEFET!..

Yerel seçim tartışmaları "aday adayı" kulislerinden "ittifak" hesaplarının doruğuna kadar yükselirken, dikkatler AKP'den çok ana muhalefet partisine odaklanıyor...

Çünkü CHP'de her seçim öncesi başlayan "önseçim" tartışmaları hiçbir dönemde olmadığı kadar ana muhalefeti yıpratırken, aday kulisleri de kaynıyor...

İzmir'i oy potansiyeli açısından "garanti" gören CHP yönetimi Ankara için teyakkuzda ama asıl mesele AKP'yi 16 yılı aşkın süredir ayakta tutan İstanbul... CHP de biliyor ki, İstanbul alınmadan ufukta iktidar yok!..

CHP İstanbul'a henüz etkili, kucaklayıcı, bölgesel dengeleri zirveye çıkartabilecek ve "güçbirliği" ortaklarının da desteğini sağlayacak bir büyükşehir adayı bulamadı... Adı gündeme gelen Beylikdüzü belediye başkanı geri çekilince, ana muhalefet aday arayışlarını sürdürüyor...

İstanbul'da ilçeleri dolaştığınızda karşınıza üç isim çıkıyor; Muharrem İnce, daha önce de adaylık deneyimi olan İlhan Kesici ve eski AKP'li Abdüllatif Şener... Kesici sessiz, Şener tepkileri kolluyor... Muharrem İnce ise "tabana dayanarak adaylık" için ısrar ediyor...

Konuşulan bu isimlerin yanısıra, CHP'de büyükşehir için adaylığını ilan edenlerin aslında ilçe belediye başkanlığı hesabında olduğu yaygın olarak konuşuluyor...

Kılıçdaroğlu, "vekiller belediye başkan adayı olmasın" dediği anda İstanbul'da büyükşehire aday olan Gürsel Tekin ve diğer bazı adayların planları suya düşecek.

***

Güçbirliğinin mecburiyeti...

Ana muhalefetin tek sorunu "24 Haziran hezimeti nasıl aşılır" sorusu ve aday belirleme yöntemiyle ilgili tartışmalar değil...

Çünkü CHP bu kez aday belirlemede tek söz sahibi de olamıyor... Yani, tabanın aylardır dillendirdiği "önseçim" çağrılarına ısrarla kulak tıkayan Kılıçdaroğlu "Millet İttifakı" ortaklarının etkisiyle bu kez tek başına aday belirleme yetkisinden uzak...

Velhasıl, "ittifak" karmaşasına yönelik mahkumiyet tüm partilerde olduğu gibi ana muhalefeti de yön bulma ve öngörüde bulunma konusunda oldukça kilitliyor...

Aslında dört gün öncesine kadar Kılıçdaroğlu da ittifak ortakları da oldukça rahattı... Karşılıklı restleşerek "Cumhur İttifakı"nı bozan AKP ve MHP'nin seçimlere ayrı adaylarla gireceği beklentisi Erdoğan-Bahçeli buluşmasıyla bozulunca, seçim denklemi de dağıldı muhalefet için...

Ahmet Türk'le görüşmesi yandaş medyada yıpratıcı algı operasyonlarına kurban giden Kılıçdaroğlu'nın tek sorunu "Cumhur İttifakı"nın yeni çatı kurması da değil aslında...

CHP yönetiminin kendi başına aday belirleme gücünü zayıflatan başka siyasal ve sosyolojik değişimler de var...

Baksanıza; 24 Haziran için İYİ Parti ve Saadet'le "Millet İttifakı"nı kuran CHP, "Cumhur İttifakı"nın yeniden kurulmasıyla Mart ayındaki seçimlere güçbirliği olmadan girilemeyeceğini gördü... Yeni bir seçim yenilgisi CHP yönetiminin de konumunu yerle bir edebilir...

Hiç kuşku yok ki ve 24 Haziran seçim sonuçları da gösterdi ki, Türkiye siyasal güçler açısından da eski Türkiye değil...

Ve artık "güçbirliği" yapmadan AKP'nin de seçimlerde işi zor, onunla mücadele etmeye çalışan muhalefetin de...

***

CHP'yi yaralayan üç isim!..

Evet; Muharrem İnce "üyelerin önüne sandık konulsun" diye defalarca çağrı yapıyor ama CHP yönetimi, siyaseti mesleğe dönüştürenlerle kimi şaibeli isimlerin "koltuk" paniğinden midir nedir, tabanın ve adayların "demokrasi" çığlığına kulak tıkıyor...

Oysa CHP gibi "sosyal demokrat" bir partide belediye başkan adaylarının halen merkezden atanmak istenmesi yalnızca parti tüzüğüne aykırı değil...

Tabanın taleplerine yüz çeviren anti demokratik "merkezi" uygulamalar aynı zamanda CHP'nin son olarak 24 Haziran'da yaşadığı ağır hezimetin yolaçtığı travmanın giderilmesi talebine de aykırı bulunuyor...

Anadolu'yu dolaşıyoruz, adaylar ve tabandan gelen maillere dayanarak yaşananların yolaçtığı tepkileri görüyoruz; "Ön seçim" isteyenler kendine güvenen partililer, onlara direnenler ise koltukları ebedi makamlar gibi kullanmak isteyen belediye başkanları ile görevdeki kimi vekiller!..

Hele de İzmir'den sonra, ana muhalefetin en çok belediye başkanının olduğu İstanbul'da, tabanla genel merkez arasındaki çekişme CHP'yi yıpratmaktan öteye gitmiyor... Bu durum ne yazık ki Ataşehir ve Bakırköy gibi kimi ilçelerde AKP'ye yarıyor...

Şişli belediye başkanını "tehdit"le yargılanan Mustafa Sarıgül, Bulgaristan'da "kumar" masasında yakalanan Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu ve "yolsuzluk" nedeniyle Ataşehir'de koltuğundan alınan Battal İlgezdi gibi isimler "önseçim olmasın" diye var güçleriyle kulis yapıyor...

Milletvekili Öztürk Yılmaz'ı zaman geçirmeden "ihraç" eden CHP yönetiminin, "kumar", "yolsuzluk", "tehdit" üçgeninde kendileriyle birlikte yıllardır ana muhalefeti de yıpratan "üç isim"le ilgili suskun (!) kalması yalnızca manidar bulunumuyor, aynı zamanda CHP tabanında en çok yanıt aranan şu soruları da ortaya çıkartıyor;

"Yolsuzluktan atılan İlgezdi, 'kumar oynayacak parayı nereden buluyorsun' diye sorulmayan Kerimoğlu ve Şişli'de görevdeki belediye başkanını 'tehdit' ettiği iddiasıyla gazetelere günlerce manşet olan Sarıgül'ün dokunulmazlığı nereden geliyor?.. Kim, nasıl ve ne uğruna koruyor şaibelere bulaşmış, yıpranmış isimleri?.."

Eminiz İstanbul'da yüzbinlerce CHP üyesinin merak ettiği bu sorulara yanıt verecek bir MYK ya da Parti Meclisi üyesi çıkmayacak!..

Çıksaydı, CHP'yi yıpratırken kendi bölgelerinde AKP'yi güçlendiren bu isimlerin yeniden aday adaylıkları sözkonusu bile olamazdı... Ah "temiz siyaset" ah!!!

https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac