Uzun hem de çok uzun bir zaman oldu sizlerle görüşmeyeli, ama birazdan anlatacaklarımla sizde neden bu kadar uzun bir zaman aralığında kaybolduğumu anlayacaksınız… Her şeyden önce de bana hak verecek, sonuna kadar da destek olacaksınız, biliyorum…
Yazıma “Orda bir köy var uzakta” diyerek başladım.
Çocukluğumuzun en güzel şarkısıydı bilirsiniz. Büyüdükçe çocukluğumuza dair birçok şeyi unuttuk günlük yaşamın karmaşasında ama bu şarkıyı hiç unutmadık. Sözleri yarım yamalak da kalsa hafızamızda, o iç burkan ama umut da saçan ezgisini mırıldanırız hep dudak aralıklarımızda…
İşte bu şarkı benim hayatımda gerçek oldu…
İstanbul, Ankara ve Harran arasında koşturuyorum. Bu nedenle uzun zamandır yokum ortalarda…
Evet değerli dostlar bir köy kuruyoruz Harran’da…
Gelemeseniz de, göremeseniz de o köy bizim, bizim kadınlarımızın köyü artık.
Yalnızlığımızın, sessiz çığlıkların ve var olma savaşında yenik düşen kadınlarımızın, özellikle de 18 yaşından sonra kurum dışı kalan dezavantajlı kızlarımızın yükselen sesi olacak bu köy…
İşte size bundan bahsedeceğim;
Uluslararası Ekolojik Kadın Köyü projesi gerçek hikâyelerin yansıması olarak beynimden ve yüreğimden bembeyaz sayfalara döküldü. Projeyi yazarken bana en büyük yol arkadaşı mesleğim oldu ve bir de çaresizliği, kaybolmuşluğu yaşadığım “Yasaklı Apartman”…
Meslek hayatım boyunca takip ettiğim kadın-çocuk istismarı ve şiddet davaları, yaşam haberleri, ortada kalmış parçalanan aileler, Sosyal Hizmetler bünyesinde yaşayan ama 18 yaşını tamamlayınca kurum dışında kalan okuyamamış, meslek sahibi olamamış genç kızlarımızın felaketlere sürüklendiğine tanıklık ettik. Çaresizliği belgelediğimiz fotoğraflarla ya da görüntülerle onların hikâyelerine yer verdik manşet manşet, sayfa sayfa…
Sonra taşındığım bir apartmanda tanık olduğum ve bizzat benim de yaşadığım toplumsal ve ekonomik şiddet sonrasında yazdığım, 27 ödül aldığım “Yasaklı Apartman” romanı ve bununla eş zamanlı olarak gelişen, büyüyen Uluslararası Ekolojik Kadın Köyü projesi şimdi sınırları aştı.
Dünyaya sesimizi 27 Şubat / 08 Mart tarihinde Harran Belediyesi’nin düzenlediği “1. Harran Uluslararası Ekolojik Kadın Köyü Çalıştay ve Festivali” ile duyurduk. Öyle ki medeniyetlerin beşiği ve kadın alimleri yetiştiren Harran adeta sessiz çığlıkların umut tohumlarını yeşerttiği bir yurt oldu kadınlar için.
Bu koşturmacalar içinde bizi bir an bile yalnız bırakmayan, kendine ait araziyi vererek dünyaya örnek olan Harran Belediye Başkanımız Sayın Mehmet Özyavuz’un emeği çok büyük. Araziyi verdikten sonra “Ben üzerime düşeni yaptım, artık siz ne yaparsanız yapın” diyerek çekilebilirdi bir kenara…
Ama O öyle yapmadı…
İşini gücünü bir kenara bırakarak bizzat kendi katıldı bir yığın koşturmacaya. Ankara’ya, İstanbul’a en az bin kere geldi bizimle, bizimle ağladı, bizimle sevindi…
Ama hep umut yeşerterek yanımızda oldu. Tükendiğimiz noktada o naif duruşu ve bizlere olan inancı ile arkamızda dimdik durdu.
Şimdi hayli yol aldık. Mesela Mayıs ayının 30’unda temel atma ve projenin eğitim faaliyetlerini hayata geçiriyoruz. Yani 30 Mayıs milat olacak dünya kadınları için….
Ben buradan fikrime inanan ve desteklerini hiç eksiltmeyen öncelikle anneme, kardeşlerime ve çocuklarıma çok teşekkür ediyorum. Saha çalışmalarımda beni yalnız bırakmayan kuzenim Dr. Birsen Ocaklı, Opr. Dr. Özer Ocaklı’ya, TKDF Başkanı canım ablam Canan Güllü’ye, Fatoş Abla Kolejleri sahibi muhteşem insan Fatoş Abla’ya, Doç Dr. Kamile Akgül’e, Ankara Temsilcimiz Tülay Yılmaztürk’e, Kemal Taşçı’ya, Metin Şener’e, gazeteci dostum Ahmet Kaplan’a, Ş. Urfa Temsilcimiz Gül San’a, gazeteci dostum Osman İslam sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
Bu arada kitap alarak projenin hak ettiği yere gelmesine önemli desteklerinden dolayı Kültür Bakanlığı Kütüphaneler Genel Müdürlüğü’ne, Rize Çayeli Belediye Başkanı Atilla Esmen’e, Sinoplular Derneği’ne, Sİ-SER’e minnetlerimi sunuyorum.
Teşekkür edecek o kadar çok arkadaşım var ki, isimleri yazmaya kalksam sayfalar sürer. O nedenle herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Uluslararası Ekolojik Kadın Köyü projesi sizlerle var oldu, sizlerle geleceğe yürüyor.
Usta şair Tuğrul Asi Balkar’ın yazdığı o muhteşem şiirinin iki dörtlüğüyle bitiriyorum yazımı…
Orda bir köy var, uzakta,
O köy bizim köyümüzdür.
Gezmesek de, tozmasak da
O köy bizim köyümüzdür.
Orda bir yol var, uzakta,
O yol bizim yolumuzdur.
Dönmesek de, varmasak da
O yol bizim yolumuzdur.
https://twitter.com/huzunyucel
https://www.facebook.com/huzun.yucel