ÖZENDİRİLEN ve ÖDÜLLENDİRİLEN CEHALET!

ÖZENDİRİLEN ve ÖDÜLLENDİRİLEN CEHALET!

Doğrusu çok yönlü, çok çapraşık, çok çeşitli konular varken klavyede başka konuların peşinde koşamıyor insan. Fikir jimnastiği yaparak dolaşmak, yazılıp çizilenleri okuyarak bilgi sahibi olmak, sonrada gönül huzuruyla olmasa da yazıya noktayı koymak varken bu arayış niye?

Bu özlü girişle(!) şuraya gelmek istiyorum. Bazı konular vardır ki okumak, dinlemek ilgilenmek yetmez. Akıl ve dikkatle izlemek gerekir. Yoksa! Yoksasını hep birlikte korkarak, kaygılanarak, daha ne kaldı diye kuşkulanarak, en çok da umudumuzu yitirerek görüyoruz zaten...

Efendim! Araştırmacı, tartışmacı, çoğulcu kızlı- erkekli bir eğitim sisteminden gelenler için laik eğitimin göz ardı edildiği bu yeni sistem tam da yukarıda tanımlananları kapsıyor. Böylece özendirilen ve ödüllendirilen cehalet giderek artıyor. Bunu da biz değil, bizden den önce OECD söylüyor ve diyor ki; 72 ülke arasında 15 yaş öğrencilerin kazanmış oldukları bilgi ve becerileri değerlendirirken, Türk öğrenciler sıralamanın en sonunda yer aldı. Singapur, Finlandiya Doğu Asya ülkeleri bütün kategorilerde başı çekti. 50.sırada yer alan Türkiye’ye komşu ve koşut olarak Birleşik Arap Krallıkları, Tayland, Karadağ ve Tobago düştü. OECD böyle diyor. İyi mi?

Oysa eğitimin ana konusu daha doğrusu başat sorunu öncelikle fırsat eşitliği, sonra nitelik ve özgür düşünmedir. Şimdi soralım bakalım bu yönetimin böyle bir derdi var mı diye! Çağdaş dünyadaki yarışa yaratıcı bir gençlik hazırlıyorlar mı diye? Bugüne dek böyle bir adım atıldı mı? Atılmadıysa olabilir mi, oldu mu, düşündüler mi diye? (Benimki de nasıl bir hayalse!)

Eğitimin el ve gönül birliğiyle büyük bir kargaşa ve kaosun içine yuvarlandığı günümüzde, önce övüp sonra yerden yere vurdukları sistem değişikliklerinde ne getirirken ne kaldırırken uzman görüşlere gereksinim duyulmadığına göre dış kapının dış mandalı muamelesi gören uzmanlara ne gerek var?

Yine dindar ve kindar nesiller yetiştirilerek sorun kökten çözülecekse, CB’na göre, yönetimin kültürel egemenlik konusunda eksikleri varsa, 10 yılda aradıkları sayıya ulaşamadılarsa, TEOG kaldırılarak, ÖSYS kaldırma sözü verilerek istenen her şeye ulaşılıyor ve de ulaşılacaksa eğitim bakanlığına ne gerek var?

“Biz TEOG’la mı geldik ya!” Dersiniz olup biter. Yeni müfredatta çocuklara ilkokul 1. Sınıftan itibaren ilahi, tekbir, salatı-ı ümmiye, segâh ve hüzzam makamlarını öğretip yerli ve milli müziği yerleştirirsiniz olur biter. Böylece Cumhuriyete karşı yeni cepheler açar yeni kuşaklar yetiştirirsiniz olur biter. Sonra da orman bakanı çıkıp yeni müfredatı değerlendirir, eğitim bakanı da çıkıp biz gelince ortalama ömür 69 idi biz 75’e çıkardık diye demeç verir! Biz de ağzımız açık baka kalırız…

CB, ABD’ye giderken; “TEOG’ u yanlış buluyorum. TEOG kaldırılmalı. Biz TEOG’la mı geldik?” diyerek bir dedi pir dedi ve konuyu masaya yatırmadı adeta 2.90 uzattı! ABD’den dönerken; “Şu anda Türkiye eğitim reformunu tartışmıyor, bizzat bir eğitim reformu yaşıyor” diyerek her konuda olduğu gibi başlama vuruşunun ve nihai kararın kendisine ait olduğunun altını bir kez daha kalın çizgilerle çizdi.

Eğitim bakanı da geri kalmamak için; “Eğitimin bir yapılıp da(!) değiştirilmediği hiçbir ülke yok. Onlarda eğitimin değiştirilmesi normal, bizde değişince değişiklik oldu diyorlar. Oysa biz eğitimde çağ atlattık” dedi.

Not: Yapılan reformlarla çağ atlatılan ve her konuda reform yaşatılan ülkemizden farklı manzaralar için yarını bekleyeceksiniz…