ÖZETLE…

ÖZETLE…

Beklentiler boşlukta asılı iken gel de özetleme! Hazırsanız başlayabiliriz!

2001-2017 arasında klişe tabirle iğneden ipliğe, gerçek anlamda her şeye zam geldi mi? Evet. Kuru fasulyeden nohuda, mercimekten pirince, çaydan şekere, peynirden zeytine, ekmekten yağa, etten tavuğa, benzinden motorine her şey arttı mı? Arttı. Artış yüzde 400’le yüzde 1200 arasında değişiyor mu? Kesinlikle…

Anlı şanlı büyüklerimiz bunun adı zam değil fiyat ayarlaması dese de ben cebimden çıkana ve boğazımdan artık geçmeyene bakıyor ve sanal âlemlerde dolaşmıyor, zam dosyasını şimdilik rafa kaldırıyor, ilginç konulara dalıyorum!

Efendim aynı zamanda CB’nın özel doktoru olan bir rektör şöyle demiş; “Helal olmayan katkıları içeren ilaç ve tıbbi cihazların Müslümanlarca tüketilmesi endişe vericidir. Bu durum genlerimizi, geleneklerimizi, inancımızı tehdit etmektedir. Bir an önce helal ilaç için alternatiflerimizi geliştirmeliyiz.” Bu durumda adı geçen hekimin bu alandaki çalışmalarını, icat ettiklerini merak etmemek mümkün değil. Üstelik en yüksek tepelerin özel hekimi iken, ünlü bir üniversitenin rektörü iken ve tüm olanaklar elinde iken!

Bilgi ile bilim, inanç ile hurafe arasında gidip gelen rektör doktora helal ilaç helal tıbbi malzeme alanında yapacağı yeni buluşları için iyi şanslar dilemekten başka çare yok. Bu kadar kısa bu kadar yalın…

İyi de; İnsanın aklına ister istemez akıl ve bilimle bağdaşmayan bu zihniyetin onay verilmeyen çocuk hastaneleri, ilaç bulamayan kanser hastaları, randevu alamadan ölüp giden yaşlılar, yağmur gibi yağan kadın cinayetleri, her gün artan çocuk istismarları, kullanım yaşı 10’a düşen uyuşturucu madde satışları için ne düşündüğünü yaman merak ediyor insan…

Çünkü “her şeyi ben bilirim!” diyenlerin içte ve dışta büyük ve çok pahalı yanlışlara neden olduğu ortada ve çok net. En basiti bir ülkede 10 ay içinde 71 işçi neden intihar eder? Emekçileri o noktaya götüren süreç neden araştırılmaz? Atanamayan 42 öğretmen arkalarında iki satır mektup bırakarak neden hayatını sonlandırır? En uzun, en zor eğitimlerden biri olan hekimliği seçenler neden hayatlarının baharında intiharı seçerler? Ekonomik sıkıntılar, çalışma koşullarının ağırlığı gibi nedenlerin altında başka ne yatmaktadır?

Kuşkusuz ki bu ölümler, başbakanın şaire yazar demesi, Cahit Sıtkı ile Ahmet Kutsi’yi karıştırması gibi gülümsenecek, “olacak o kadar”(!) denilecek sıradan şeyler değildir! Eşi emekli öğretmen olan başbakan bu işi Bn. Yıldırım’ın gözetiminde birkaç haftada çözer sular seller gibi ezberler ve yanlış yapmadan okur karıştırdığı şiirleri. Ama başbakanın da çok üzüldüğünü düşündüğümüz giden canlar geri gelir mi? İşte orda duruyor ve donuyor insan…

Hal ve gidiş böyle iken gel de kamu mallarını özelleştirmeye bi türlü doymayan ve yüzde 90’nı kendi dönemlerinde gerçekleştiren AKP’nin satış ekonomisini anımsa ve anımsat! Ya da bakana göre 80 bin, sendikalara göre 100 bin olan öğretmen açığını masaya yatır. Sonrada atama bekleyen 438 bin183 öğretmenin sıkıntısını ve öğretmen olmak için üniversitelerde okuyan 654 bin öğretmen adayını nelerin beklediğini hesap et...

Yetinme! Mazlum, mağrur, mağdur ülkemizin konu cennetinden örnekler bul çıkar. İspat ve istifa tartışmalarından gir, vatandaş yerine yandaşa bulunan makamlardan çık! Devlet büyürken küçülen millete üzül! Ülkenin başındakilerin bu taraklarda bezi olmasa da başarısızlığımızı her düzlemde gözümüze sokan batıya uzan! Kurşungeçirmez zırhları sadece arabalarına değil, gözlerine ve kulaklarına da geçirenlere konuları anlatmak için çabala…

Yine yetinme MEB müsteşarının; “Ezber mantığı ve yöntemi bizim geleneğimiz için önemli bir öğrenme yöntemidir buna batılı bir normda yaklaşıp “tukaka” hale getirmemek gerekir” sözünü yorumla!

Sonra da açıklananları, konuşulanları satır satır oku, öğrenmeye, anlamaya çalış. Bizim işimiz zor ki ne zor…