PANDORA PAPERS!
Öncelikle sorayım: Dünya nüfusu ne kadar?.. Yaklaşık olarak 7 milyar 500 milyon!.. Bu devasa nüfusun çok büyük bölümü yoksulluk sınırında, o sınırında altında, yine büyük bölümü açlık sınırında, hatta daha bile aşağısında yaşıyor!..
Her yıl akıl almaz sayıda insan, çocuk, kadın açlıktan yaşamını yitiriyor, sefaletin en koyusunu yaşıyor, onulmaz hastalıklarla mücadele ediyor.. Her yıl yüzbinlerce 0-4 yaş arası çocuk açlık ve hastalıklarla mücadeleye yenik düşüyor!..
Mesela, dünyada 3 milyar 400 milyon insan günde 5.5 doların altında gelirle yaşam savaşı veriyor, üstelik bunlar şanslı olanlar, bunu bile bulamayan devasa bir kitle aç, susuz, eğitimsiz, sağlıksız bir şekilde neredeyse ölümle yüz yüze yaşamaya çalışıyor…
Örneğin, zengin ülkelerde çöpe atılan yiyeceklerle koca Afrika kıtasını, hatta neredeyse dünyanın tüm yoksul insanlarını hayata tutunacak şekilde beslemek mümkün!..
Dünyada yapılan silahlanma harcamasının yüzde 1’i ile, yanlış okumadınız yalnızca yüzde 1’i ile yoksulların sağlık sorunlarına çözüm getirmek de öyle!..
–İşte böylesine zavallı, böylesine rezil bir dünyada yaşıyoruz!..
Adaletin gücü değil gücün adaleti!..
Gelelim başlıktaki rakamların sırrına…
İngiliz yardım kuruluşu Oxfam, her yıl olduğu gibi, tam da zengin ülkelerin oynaştığı Davos Dünya Ekonomik Forumu öncesinde, Forbes ve Credit Suisse’in verilerini kullanarak, hazırladığı raporda dünyadaki gelir adaletsizliğini bir tokat misali yüzümüze çarptı!..
Başlıkta okuduğunuz 3 milyar 800 milyon, dünya nüfusunun neredeyse yarısı… 26 rakamı ise dünyanın en zengin kişi sayısını gösteriyor…
–İşte bu en zengin 26 kişinin serveti, dünyanın yarısının gelir toplamına denk düşüyor!..
Bitmedi; 2015’ten bu yana dünyanın en zengin yüzde 1’lik kesiminin toplam serveti de dünyanın geri kalan yüzde 99’undan daha fazla, iyi mi!..
Devam edelim; raporun anlattığına göre, dünyanın en zenginleri mesela geçen yıl servetlerine günde ortalama 2 milyar 500 milyon dolar eklediler. Yani bir yılda tam 900 milyar dolar kazandılar!..
Oxfam Direktörü Winnie Byanyima, yaşanılan bu eşitsizliğin henüz iyi günlerimiz olduğunu ise şu sözlerle gözümüze sokuyor:
–Zengin-fakir arasındaki uçurum giderek büyüyor ve bu durum giderek daha büyük öfkeye neden oluyor!..
Davos’ta k.ç büyüten efendilerin dikkatini çekmiştir umarım; eğer bu adaletsizlik böylesine can yakmaya, can almaya devam ederse o paracıklarını yiyemeyebilirler!..
Yerli sermaye kaçıyor!..
‘Türkiye yukarıda anlattığım adaletsizliğin neresinde bulunuyor?’ şeklinde bir soru gelebilir aklınıza…
Türkiye’de nüfusun en az yarısının yoksullukla boğuştuğunu, açlık sınırı altında yaşam savaşı veren milyonlarca insan bulunduğunu ben söylemiyorum; sendikaların sürekli yayımladığı “açlık ve yoksulluk sınırı rakamları”, TÜİK’in açıkladığı kimsenin inanmadığı rakamlar bile aslında neyin ne olduğunu gösteriyor zaten!..
Ancak son açıklanan veriler, yerli sermayenin de ülkeden kaçmakta olduğunu, ülkeye giren yabancı yatırımda da büyük düşüş olduğunu gösteriyor!..
Rakamlarla söyleyecek olursam; geçen yıl ülkeden ayrılan yerli sermaye 3 milyar 600 milyon dolara ulaştı!.. Aynı dönemde yabancı yatırımcıların Türkiye’de gerçekleştirdiği yatırım ise 1 milyar 35 milyon azalarak 5 milyar 483 milyon dolara geriledi…
–Varın halimizi siz hesaplayın!..
Pandora Belgeleri!
Şimdi gelelim dünyayı sömürenlerin kirli çamaşırlarına!
Dünya günlerdir belirsiz bir kaynaktan sızan 12 milyon adet belgeyle çalkalanıyor…
Kısaca özetini yaparsak; dünyadaki eski, yeni yüzlerce politikacı, 35 siyasi lider, işadamları, sanatçılar, sporcular, yani paraya para demeyen kesimlerin, resmi adı “Off-Shore” günlük dildeki adı ise “vergi cenneti” olarak geçen bankalardaki gizli malvarlıkları ortaya döküldü!
–Kimler yok ki içlerinde! “Pandora” diye girin Google Amca’ya göreceksiniz
İsimleri dahi dudak uçuklatıyor! Pandora Papers adı verilen bu belgeler ABD merkezli Uluslararası araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICIJ) tarafından ele geçirildi ve 600 gazeteci tarafından incelendikten sonra açıklandı! Bizden kimse var mı peki?
–Belgelerde 220 Türk’ün de adının geçtiği belirtildi!
Biz şimdilik yalnızca birinin adını biliyoruz: Rönesans Holding! Evet, off-shore bankalarla çalışmak suç değil ancak kendi ülkesinden milyarlarca dolarlık iş alan, Cumhurbaşkanlığı sarayı, yazlık sarayı gibi önemli işlere imza atmış bir şirketin 210 milyon doları bir vergi cennetine aktarması, 105 milyon dolarının “bağış” adı altında o hesaptan çekilerek bir yerlere gönderilmesi ne derece akıl alır, orası tartışmalı. Bu devasa bağış için “yoksa birilerinin payı mı?” soruları sorulmaya başlandı bile! Bir soru da ben sormak istiyorum:
–Niçin en büyük ihaleleri alan iktidara yakın şirketler, vergi rekortmenleri arasında yer almazlar, hatta bir kısmı listeye dahi girmezler, doğrusu çok merak ediyorum!
Mesela IMF, vergi cennetlerine istiflenen paralar nedeniyle hükümetlerin yılda 600 milyar dolar olduğunu hesaplıyor!
İlk bölümde paylaştığım rakamları ve sefaleti neredeyse 3 yıl önce kaleme almıştım. Bugün, 26 zenginin niçin yaklaşık 4 milyar kişiye bedel olduğunun biraz da olsa gerçek nedenlerini öğreniyoruz!
–Hiç kuşkunuz olmasın bizdekiler de dahil çoğunun kimlikleri de bir şekilde pazara düşecektir!
https://twitter.com/umit_zileli