PANİK NELER YAPTIRIYOR GÖRÜN!..
AKP cephesinde bir telaş, bir panik ki, düşman başına...
Zarrab olayının patladığı andan itibaren “üç maymun” şekline bürünen, görmeyen, duymayan, konuşmayan AKP cenahı ve medyası, önceki akşam saatlerinden itibaren pozisyon almaya başladı; önce Meclis’te bir “gece yarısı operasyonu” yapıldı. Meclis’te bekleyen“Kişisel Verilerin Korunması” başlıklı yasa tasarısına, Hükümetin TBMM’ye gönderdiği tasarıda yer almayan, Adalet Komisyonu’nda hiç bahsi geçmeyen bir madde eklendi. Ek madde şöyle:
-Kişisel veriler, uluslararası sözleşme hükümleri saklı kalmak üzere, Türkiye’nin veya ilgili kişinin menfaatinin ciddi şekilde zarar göreceği durumlarda, ilgili kamu kurum veya kuruluşunun görüşü alınarak, kurulun izniyle yurtdışına aktarılabilir.
Uzun, sıkıcı ve ne hedeflediği pek anlaşılamayan bir dil... Türkçeye çevirirsek şöyle oluyor: bundan böyle “en büyük Türk büyüklerinin” istemediği hiç bir bilgi, hiç kimseyle paylaşılmayacak, nokta!.. Haa, ek maddede “uluslararası sözleşmeler saklı kalmak kaydıyla” bölümü kafa karıştırmış olabilir; onu da düşünmüşler, Türkiye ile ABD arasında kara para konusunda bilgi aktarımına ilişkin TBMM’den geçmiş bir sözleşme bulunmuyor!.. Zaten bu ek maddeyi okuyanlar, “niçin bu kadar zahmet edip dolandırmışlar, üç sözcükle halledebilirlerdi” dediler. Şu şekilde yani:
-Reza Zarrab maddesi!..
Ehh, “devekuşu medyası” da birazcık nefeslendi, ne yapa(maya)cağını ölçtü biçti ve bi baktık, nöbet değişimi yapmış!.. Önceki gün 14 yandaş gazete iç sayfalarda hiç kimsenin anlayamayacağı şekilde haber yapmış, “Şems Ethem” in Akşam gazetesi ise haberi hiç görmemişti. Dün ise diğer 14 gazete “üç maymun” pozisyonuna geçerken, Akşam gazetesi bir gün önce hiç görmediği haberi, kendine yakışır bir şekilde sürmanşetten görmüştü, yani şöyle:
-Derin operasyon!..
Neymiş bu derin operasyon?. Türkiye’ye karşı yeni bir algı operasyonuymuş. İranlı işadamı Reza Zarrab ABD’de tutuklanınca paralel yapı, yani Feto’cu çete ve destekçileri konuyu Cumhurbaşkanı’na bağlamak için seferber olmuş... FBI yetkilisinin “Suçlamalar başkaları için mesaj olmalı” açıklaması da bu algı operasyonuna sos yapılmış, yaaa!..
Akşam, ardından Doğan Grubu’nun gazetelerine ateş püskürüyor; ne yapmış bu gazeteler? Manşetleriyle operasyonun basın ayağını üstlenmişler!.. Okuyunca “vah vah” dedim, muhteremler “hükümet memuru” oldukları için gazeteciliğin en basit ve en can alıcı ögesinden de haberleri yok; o ögenin adına “HABER” diyorlar!..
-Çamur atmaktan, ipe çekmekten vakit bulup öğrenememişler tabii!..
Adalet bakanı sıfatlı muhterem de liderini cansiperane şekilde savunmak için ortaya çıktı ve şöyle dedi:
-Erdoğan gitsin, biz nasılsa öbürlerini hallederiz diyorlar!..
Ardından da “Türkiye’nin bütün düşmanları bir araya gelsin, bu milletin liderine sahip çıkmasını engelleyemeyecekler” diye restini çekiverdi...
-Lideriyle ilgili bu kadar açıkça yazılan, söylenen bir şey duymamıştım, sağ olsun sayesinde bunu da öğrenmiş olduk!...
İktidar partisinin yüz kızartan oyunları!..
Bu oyunlardan birini yukarıda “gece yarısı operasyonu” başlığıyla anlattım..
Ancak AKP şu son bir kaç günde kendini aştı; pek sıkı çalışmaya başladı... Alın, Ensar Vakfı dosyası mesela; dün TBMM’de MHP’nin“Çocuk istismarını önlemek için komisyon kurulması teklifini reddetti... Diğer üç partinin “evet” oyu verdiği teklif AKP’li vekillerin oylarıyla reddedildi... Karar duyulduğu andan itibaren sosyal medyada büyük tepki çekince AKP geri adım atmak zorunda kaldı. 4 partinin ortak önerge vermesi kararı alındı.
Ne yazar?. “Bir olayla kurum suçlanamaz” diye Ensar Vakfı’nı muhabbetle savunduğu, üstelik dün örneklerini verdiğim gibi, gerçekleri söylemediği belgelerle ortaya çıkan bir aile bakanının üyesi olduğu partinin, bu komisyonu nasıl çalıştıracağını tahmin etmek için alim olmaya gerek yok!..
İkinci olay çok daha vahim; bugün Can Dündar ve Erdem Gül’ün mahkemesi var. Siz bu satırları okurken dava sona ermiş, özellikle Can Dündar, belki de ikisi birden tutuklanmış olabilir!. Neden böyle düşünüyorum?. Çünkü 14. Ceza Mahkemesi’nin savcısı davaya 40 saat kala değiştirildi!. Zaten Anayasa Mahkemesi’nin iki gazetecinin “yalnızca gazetecilik faaliyetinde bulunduğu” gerekçesiyle tahliyelerine karar verdikten sonra Saray, bu karara direnilmesi çağrısı yapmış, mahkeme heyeti de değiştirilmişti.
Savcının değişmesinden hemen önce de soruşturma savcılığından mahkemeye “yeni delil klasörü” ve “bilgi notu” gönderilmişti. Aynı dosya, aynı delillerle tutuklama yapılamazdı tabii!..
-Umarım, dilerim yanılırım...
Paranın ağababası!..
Yeni Türkiye’nin hızla zenginleşen kesiminden para babası Ali Ağaoğlu’nu bilirsiniz...
Magazin sayfalarından eksik olmaz; ya yeni Rolls Royce’uyla, ya yeni sevgilisiyle ya da yeni konutuyla çıkar “fakir” halkının karşısına...
Bu kez öyle olmadı... Bu kez, İstiklal Caddesi’nde hayatını kaybedenleri anma yürüyüşüne katıldığı ve basın açıklaması yaptığı için haber oldu. Şöyle açıkladı yaptığı ziyareti:
-Ortanca eşimle birlikte gittik, onun doğum günüydü zaten. İyi oldu, 15 senedir gitmemiştim oralara. Millet fakir, karanfil bırakıyor, ben gül bıraktım...