PAPAZ TİYATROSU
Dünyada ve ülkemizde oynanan tiyatro sahnelerinin bazısında alkış, bazısında kızgınlık, bazısında duygusallık, bazısında tepki içinde oluyoruz. Ama fark etmiyoruz ki oynanan bir oyun.
Papaz Brunson yargılaması da bir tiyatro idi. Büyük çoğunluğumuz da dünyayı sömüren Amerika’ya kafa tuttuğumuzu ve emperyalizmle mücadele eden Cumhurbaşkanının ve Hükümetin bu kararlılığını tüm dış politika ve ekonomik kararlarında da göreceğimizi sanmıştı. Oysa eğer ekonomik yönden güçlü değilsen ve borçlu isen, hele de borçları çeviremiyorsan meydan okumalar iç siyasete yönelik kalır ve toplumun gazını almaya yarar.
KAPİTALİZM KAZANDI mı?
Sovyetler’in komünizmi çökünce serbest piyasa elitleri “Kapitalizm zafer kazandı; yaşasın Adam Smith; güle güle Karl Marx” demişti... Gerçekten kapitalizm kazandı mı? Papaz Brunson bunun bir sembolü müdür.
Hayır, kapitalizm kazanmadı. ABD kazanmadı. Kazanan alacaklı oldu. Kapitalizmin sömürü düzeni içinde siz akıllı olmayıp gelişme ve kalkınmanızı borçla finanse eder, borçları da hovardaca sarf ederseniz alacaklı sizi yönetir. Papazı da buldurur.
BORÇLUNUN KABADAYLIĞI
Borçlu olan bir kişi, işletme, ülke alacaklılarına veya etrafına kabadayılık yaparsa ya canını ya malını ya itibarını kaybeder. Kabadayılığı bir süre idare eder. Ama papaz devreye girince tiyatro sona erer. Dolayısıyla sorun tam bağımsız bir ekonomi yaratamamakla ilgilidir.
- Varlığınız kalmamış,
- Finans kurumlarınız yabancıların eline geçmiş,
- Petrol ve doğalgaz fakirisiniz,
- Eğitim anlayışınız Orta Çağ esaslarına göre,
- Silah gücünüzün şifreleri alacaklının elinde,
- Aldığınız her dolar borcu yerinde kullanmamışsınız,
- Çağdaş Uygarlık Projesini rafa kaldırmışsınız,
- Emekçinizi, çiftçinizi, esnafınızı, sanatçınızı, sanayicinizi yani üreten herkesi ezdirmişsiniz,
- Üretmek yerine tüketmeyi; tasarruf yerine lale devrini seçmişsiniz,
- Yani tüm kalelerinizin işgal edilmesine izin vermişsiniz.
Sonra emperyalizmin ve kapitalizmin babası petrol ve kan ülkesi ABD ile düello ediyorsunuz. Bu düelloların ve meydan okumaların samimi ve güvenilir olması için tutarlı politikalar yürütmelisiniz ki bu savaşta toplum size güvensin ve arkanızdan gelsin. Çünkü sizi sömüren ve size eziyet eden hangi ülke olursa olsun onunla mücadele etmek “bağımsızlık benim kaderimdir” diyen Atatürk’ün bize emanetidir. Ama bize tiyatro seyrettiriyorsanız işte son oyun BrunSON sahnesi ile böyle kapanır.
VATANSEVERLİK NEDİR?
Eğer vatanseverlik hükümeti hiçbir eleştiriye kalkışmadan destek vermek demekse ve hükümeti eleştirmek vatanseverlik dışında kalıyorsa, bu durumda vatanseverlik totaliter yönetim yanlısı olmak demektir.
Eğer demokratik bir ülkede yaşayacaksak ve emperyalizmle etkin ve samimi mücadele edeceksek hükümeti eleştirmek, tiyatro sahnelerinin gerçekçi olmasını sağlamak zorundayız.
Hep iddia ettik ve ediyoruz ; sizin üretim yapınız, ekonomik anlayışınız ve borçlanma politikanız sizi sömürenlere avantaj sağlıyorsa onlarla mücadelede zayıf kalırsınız. Biraz sesinizi yükseltirsiniz bir süre sonra susarak papazı bulursunuz.
Yüzyılın en büyük emperyalist devletine ve Batı’ya karşı mücadelede başarılı olmanın yolları yok değil. Bunları yapın dünyanın en saygın ve güçlü ülkesi olun.
1- Milli birlik içinde mücadele etmek
2- Çağdaş Uygarlık Projesinden vazgeçmemek
3- Üretim ve rasyonel tüketim ekonomisini kurmak
4- Sadece kalkınmak için borçlanmak
5- Tüm dünyada saygınlık yaratacak dış politika izlemek. Tüm ülkelerle ve bölgelerle siyasi ve ekonomik ilişkileri geliştirmek
6- Hukuk ve bürokratik sisteminizi adil ve çağdaş temele oturtmak
7- Ülkemizde vicdan-vefa-sevgi-saygı ormanlarını her yere yaymak.
Bunları yaparsak papaz yerine jokeri bulur ve oyunu kazanırız...
https://twitter.com/MPamukoglu
https://www.facebook.com/mustafa.pamukoglu.90