Ne şaşırtıcı değil mi?.. Yalnızca Güneydoğu’da değil, Güneydoğu’nun karışmasına yol açan Suriye’de de çok tuhaf olaylar yaşanıyor...
Yalnızca tuhaf da değil; şaşırtıcı, ürkütücü ve bir o kadar da ince hesaplanmış olaylar bunlar...
Yani aslında dağdaki PKK’nın değil, uluslararası güçlerin yazdığı kara bir senaryo adeta sinsice sahneleniyor... Sınırın içinde ve dışında... Hem de kan deryasının tam ortasında...
Unutmayınız ki, kesinlikle emperyalizmin “böl parçala” planı olan BOP’tan da soyutlanamaz bu proje...
“Arap Baharı” teranesinin tam ortasında, Ortadoğu’yu parçalama ve sömürme planlarının merkezindedir bu proje...
Düşünsenize, dört yıl önce Suriye karıştığında Afrin-Halep hattında kimliksiz yaşayan Kürtlerin gelecek kaygısı da iyice büyümüştü...
Ancak IŞİD belası ortaya çıkınca, Beşar Esad ana hedef karşısında güç kaybetmemek, Türkiye’nin kucağındaki Kürt meselesini alevlendirmek ve IŞİD’e karşı tampon yaratmak gerekçesiyle Kürt bölgesini adeta PYD’ye bırakmak zorunda kaldı...
Artık PKK-PYD örgütlenmesinin “özyönetim” yapısı var orada... Hem de ne Araplara ne muhaliflere ne de Süryanilere nefes aldıran bir yönetim!..
Daha önce de vurguladık; Erdoğan’ın PYD’yi “etnik kıyım” yapmakla suçlamasının nedeni de bu işte...
Ne yazık ki sınırı Kürtlere teslim etme planını uygulamak konusunda çaresizdi Esad... Yani Esad, bir yandan ABD diğer yandan muhalifler ve en tehlikelisi de merkezde IŞİD dururken, PYD’nin de Şam karşısında dördüncü cephe olmasına kesinlikle diremezdi.
Velhasıl bir taşla iki kuş da vurmak istedi Esad!.. Hem Kürtlerle çatışmamak hem de PYD’yi IŞİD’in yanı sıra Türkiye’nin karşısına dikebilmek...
Unutmayınız ki, ABD ve Avrupalı müttefiklerinden oluşan koalisyon güçlerinin asıl planına da yarar sağladı bu derin strateji!.. Yani aslında PKK’nın hesabına!..
Türkiye vuruldu mu?..
Peki, Türkiye’yi ne kadar vurdu bu plan?.. İşte üzerinde dikkatle durulması gereken asıl mesele de budur...
Aslında Türkiye’nin nasıl sarsıldığını hep birlikte görüyoruz; skandal diplomasinin uluslararası kamuoyu karşısındaki ezikliği, 3 milyona yaklaşan sığınmacıların sosyo-ekonomik yükü, dünya kamuoyunda “IŞİD’i koruyan ülke” konumuna düşmek, büyüyen güvenlik sorunları, sınırların delik deşik olması, katliama yol açan canlı bomba eylemleri, milyonlarca dolarlık zarar ve en önemlisi de toplumsal huzursuzluk ve giderek büyüyen kaos!..
Rusya ile Suriye politikası nedeniyle düşman olduğumuzu da unutmayınız... Ve Putin’in açtığı ekonomik savaşın yaz aylarında tarım/turizm durağanlığıyla ekonomiyi daha etkili vuracağını da göz ardı etmeyiniz...
Bitti mi?.. Ne yazık ki bitmedi.. Çünkü bugünkü yazının ana konusu bunlar değil... Asıl sorun Suriye karmaşasında PKK’nın çok düşündürücü taktiğidir...
Sınır ötesi proje!..
Erdoğan ve Genelkurmay’ın açıklamalarına bakılırsa, PKK’nın yurtdışı ve kırsaldaki kaybı 4 bine ulaştı... Peki, PKK Afrin- Kobani hattındaki “özyönetim” beklentisinin Güneydoğu’da başarılı olmayacağını bilmiyor muydu?..
Bence biliyordu... Diyeceksiniz ki, “madem biliyordu 4 bin militan kaybını neden göze aldı?..”
Öcalan’ın, “Kürdistan için bir milyon Kürt ölebilir” şeklindeki sözlerini anımsayınız ama, 2014-Ağustos ayından bu yana 13 ilçedeki terör eylemleri acaba gerçekten “özyönetim” çabalarına mı hizmet etti?..
Bence bu da değil... Çünkü Suriye’nin Kürt bölgesindeki Kantonlaşma stratejinin hemen ardından Güneydoğu’nun karışması, yalnızca Suriye’deki “özyönetim” eylemlerini Güneydoğu’da da denemekten ibaret değildi...
PKK aslında Güneydoğu’yu karıştırarak Türkiye’yi Suriye çıkmazında tamamen oyalamak da istedi...
Aksini düşünenler Kandil Dağı’nda bile TSK’ya karşı çaresiz kalan PKK’nın, nasıl olur da Diyarbakır’ın ortasında aylarca direnebildiğine yanıt verebiliyor mu?..
PKK da Suriye üzerinden bir taşla iki kuş vurmak istedi... Yani hem Doğu’da “özyönetim” provası yapmak ve aynı zamanda asıl görevine, yani Suriye’de bir Kürt devletine karşı Türkiye’yi oyalayarak devletin ve AKP iktidarının mücadele azmini kırmak...
İlginç uyarılar!..
Dün medyaya yansıyan bir “istihbarat raporu”ndaki şu saptamalar da, PKK’nın Güneydoğu’yu karıştırarak Suriye’deki devletleşme planına hizmet ettiğini öne sürüyordu... Bakınız, yandaş medyadan Star’a da yansıyan o raporda neler vardı;
“İstihbarat yetkililerinden alınan bilgiye göre, PKK’lıların hendek siyasetindeki amacı Kürtlere özgürlük getirmek değil, yeni Suriye haritası çizilirken Türkiye’nin masada olmasını engellemek. Plana göre Türkiye şehirlerdeki hendeklerle uğraşırken, Suriye’nin kuzeyine bir güvenlik operasyonu düzenleyemeyecekti. Örgütün iç haberleşme trafiğine göre, elebaşları şehirlerdeki teröristlere ‘Çok kayıp verseniz bile devam edin, karşılığında ödüllendirileceksiniz’ mesajını iletti. ABD’de ve Batılı ülkelerden gelen ‘PYD’yi terör örgütü olarak görmüyoruz’ açıklaması bu ödülün bir parçası oldu. PKK’nın PYD üzerinden legalleşeceği ve Suriye’nin kuzeyinde fiilen özerk bölge yönetimlerine kavuşabileceği dile getiriliyor. İki terör örgütü bu çatı birlikteliğini resmen kabul ediyor.”
Bakalım AKP iktidarı; ABD’nin, PYD’yi Türkiye’ye tercih ettiği bir dönemde, “Suriye’de bir Nusayri, bir Sünni Arap ve de bir Kürt devleti” kurma cenderesinden Türkiye’yi nasıl kurtaracak acaba?..
Ya da AKP’nin skandal Suriye diplomasisi Türkiye’yi daha ne kadar vuracak?.. İzleyelim görelim...
https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac