POLİTİK TAKTİKLER…      

POLİTİK TAKTİKLER…

Bir yandan güç sahipleri elindeki, emrindeki türlü çeşitli imkânları seferber edecek ve buna eşit propaganda diyecek. Bir yandan mitinglere kamplardan toplanan Suriyeliler getirilecek, aile boyu katılacaksınız diye resmi yazılar yazılacak, alanlar doldurulacak, öte yandan okullar tatil edilerek öğretmen ve öğrenciler miting alanına taşınacak ve bunun adı da eşit propaganda olacak! Böylesine dürüst ve adil bir referanduma gidiyoruz!
 
O halde daha fazla uyutulmamak, daha fazla ülkemizin yarınlarına yanmamak, daha fazla gençlerimizin yarınlarından çalmamak, daha fazla umutlarımızın elimizden alınmasına göz yummamak, daha fazla kuşakların geleceğinden sorumlu olmamak için el ele tutma ve yetti artık deme zamanıdır…
 
Kırgınlıkları ve hüznü yoğun yaşadığımız, bazen donup kaldığımız, bazen de adeta hissizleştiğimiz bu ortamda çocuklarımızdan utanmamak için öfkeyi, nefreti, yılgınlığı tırmandıranlara inat omuz omuza verme zamanıdır.
 
Yurt bulamadığı için cemaat yurtlarına giden ve orada da; “pantolon giymek yasak, makyaj yapmak yasak, namaz kılmak zorunlu” koşullarıyla karşılaşan gençlere sahip çıkmak için, çoğunluğu kırsal kesimden gelen kızların kaldığı Aladağ’daki elektrik kontağından çıkan yangında yanarak ölen 11 öğrencinin unutulmaması için şimdi yan yana olma ve güç birliği zamanıdır.
 
Hayatımızın yanlışlarına daha fazla isyan etmemek için, Türk Tabipleri Birliği eski başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan’ın; “Ülkece depresyondayız. Çevremize baktığımızda herkesin morali bozuk, motivasyonu düşük, kimse bir şey yapmak istemiyor. Kuşkuculuk arttı, herkes dünyasını küçülttü, çevresiyle daha az ilgilenerek yaşamaya çalışıyor.” Sözünden yola çıkarak bu ruh halini daha fazla uzatmamak için sırt sırta olma zamanıdır.
 
Öğrenmek, sormak, sorgulamak fiillerinin başlı başına suç olduğu, (korku hariç) ülkemizde her yokuşun bir inişi, her gecenin bir gündüzü olduğu unutulmamalıdır. Gün buna inanarak, gerekeni el ve gönül birliğiyle yapma günüdür. Bu ülkenin yetişmiş gücünün yapacak çok işi, atacak yürekli adımları, sunacak olumlu katkıları hep vardır…
 
Yapılacak şey bir çift selamımız ve kelamımız olan herkesle, hele de “medya ayağını denk alacak” diye gözdağı veren Numan Kurtulmuş’un sözlerini duyduktan sonra 16 Nisan için hız kesmeden çalışmaktır.
 
Şimdi yine ve yeniden Behiç Ak’a göz atma zamanıdır. Yaşlı bir kadın genç bir kıza anlatıyor; “Ah yavrum ah! Geçmişte, gelecekte güzel günlerin bizi beklediğini düşünerek idare ederdik. Şimdi ise, geçmişte güzel günler yaşadığımızı düşünerek avunuyoruz.” Behiç Ak’ın bu çizgileri üzerine ne dense az kalır, eksik kalır. O nedenle sözü daha fazla uzatmadan gerisini ve arkasını Avrupa Parlamento’sunun yeni başkanı İtalyan Antonio Tajani ve PEN Genel Sekreteri Anna Livion’a bırakalım.
 
Antonio Tajani diyor ki; “Türkiye, önemli bir muhatap! Ancak son zamanlarda yaptığı tercihler büyük endişe yaratıyor. Haber alma özgürlüğünün korunması gerekiyor, ABD’nin dostu olmak, boyunduruğu altında olmak anlamına gelmiyor.”
 
PEN Genel Sekreteri Anna Livion; “Türkiye’de haberciliği savunmanın bu kadar ağır olması, yazı yazmanın, kitap yazmanın bu kadar ağır olması nedeniyle duyduğumuz endişe yüzünden karşınızdayız” şeklinde ağır bir açıklama yapıyor.
 
Bize de hepimizi ilgilendiren önemli konularda esaslı bir fikir edinmek için konuşulanlara kulak vermek kalıyor…