RABİA’ya ELVEDA!..

RABİAya ELVEDA!..


Neyse, galiba barıştılar!..


Galiba diyorum, çünkü Saray, İslam İşbirliği Teşkilatı(İİT) toplantısında, bir önceki dönem başkanı Mısır’a yaptıkları hizmetler için şükranlarını sundu... Ancak, Suudi Arabistan, İran, Azerbaycan, katar, Kazakistan, Filistin gibi ülkeler devlet başkanı katında katılım sağlarken Mısır, Dışişleri Bakanı Sameh Shoukry tarafından temsil edildi.. O da bizim bakana dönem başkanlığı görevini devrettikten sonra salonu terk etti. Artık Saray’ın teşekkür sözcüklerini duydu mu bilemiyorum...


Ehh yine de “fena değil” deyip geçelim ama insanın gözü Mısır Devlet Başkanı Sisi’yi arıyor doğal olarak!.. Hatırlıyorum da Cumhurbaşkanı, Mısır’da Muhammed Mursi’yi deviren orduya destek sağlayan İİT hakkında “aynaya bakacak yüzleri kalmamıştır”ifadesini kullanmıştı. Bakın, şimdi ne güzel el ele gönül gönüle zirvelerde buluşuyorlar, ne güzel... Sisi de gelseydi, sarılıp birlikte poz verselerdi, düşman çatlatsalardı hoş olmaz mıydı yani?..


Bir de tabii, şu meşhur Rabia işareti var; hani başparmak içeriye doğru kıvrılıyor, dört parmak yukarı doğru kaldırılıyor.. Hatırlayın canım, Saray meydanlarda pek bi sık yapardı. Doğal olarak AKP’nin çaycısına kadar sirayet etmişti. Mursi’ye, Müslüman Kardeşlere destek işaretiydi... Ehh barışma yolunda “önemli adımlar” atıldığına göre artık o işaret de bi zahmet tarihe karışacak demektir...


-Elveda Rabia!..

 


Saray doğruyu söylüyor!..

 


Hakkını teslim edelim; Saray’ın İİT toplantısında yaptığı konuşma önemli doğruları barındırıyordu...


Mesela, “Müslümanlar olarak üstesinden gelmemiz gereken sorunların başında mezhepçilik, ırkçılık fitnesi geliyor. Benim dinin Sünnilik de değildir, Şiilik de değildir. Benim dinim İslam’dır...” dedi!. Şimdi fitnecinin biri çıkıp şöyle kışkırtıcı bir açıklama yapabilir:


-O zaman güzel kardeşim, ne diye “Şii eksenini kıracağız”, “15 güne kalmaz Emevi Camisi’nde namaz kılacağız” diye çapulculara destek verip yüzbinlerce insanın kırılmasına, milyonlarcasının mülteci durumuna düşmesine omuz verdin?!.


Hiç kulak vermeyin; adı üstünde zaten, “fitneci!” Neyse biz şu önemli konuşmaya dönelim; Saray terör ve Batılı devletler konusunda da gayet isabetli saptamalarda bulundu. Örneğin şu saptamanın altına imzamı atarım:


-Maalesef kimi ülkelerin, özellikle de batılı devletlerin terör karşısında ikircikli tutum içine girdiklerini görüyoruz..


Tamamen katılıyorum. Batı’nın her zaman “çok yüzlü” politikalar yürüttüğünü, bir yüzünün uygarlığı, diğer yüzünün sömürgeciliği, bir diğerinin ise “benim teröristim iyidir” ahlaksızlığını temsil ettiğini en az yüz kere yazdım, söyledim... İşte tam bu noktada Saray, belki de bugüne dek söylediği en doğru cümleyi paylaştı:


-Niçin Müslümanlar olarak ihtilaflarda, bu terör olaylarında başkasından yardım bekliyoruz. Başkaları müdahale ediyor, onlar da müdahale ederken petrol için müdahale ediyorlar, huzuru sağlamak için değil...


Bravo, işte tam teşhis diye buna derim... Derim de, fitneci yine kafasını uzatıp demez mi:


-Arkadaş, “Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanıyım. Bu projenin yıldızı da Diyarbakır olacak” diyen zamanın Papua Yeni Gine Başbakanı mı idi?. Hem Libya’da, hem Suriye’de, Suudiler ve Katar’la işbirliği yapıp bu ülkelerin paramparça olmasında gönüllü olarak kullanılmadın mı?. Hala ABD ile barışacağım diye seferler düzenlemiyor musun?..


Elhak, “fitneci” nin eline de epey malzeme verilmiş yani!.. Hadi bizlerin hafızası zayıf, balık hafızasından hallice de, “fitneci” öyle değil, arşiv tutuyor, olmadı not alıyor, hem de günü gününe, dakikası dakikasına, yaa!..


Olsun, bunlar geçmişte kalmış şeyler, önümüzdeki maçlara, pardon geleceğe bakalım... Sayın Saray’da zaten konuşmasını öyle bağladı, “Ümmetin sorumluluğunu üstlendiğimizi göz önünde bulundurarak inşallah daha çok çalışacağız” dedi...


-E, daha ne desin!..

 


Bediüzzaman Camii’nin temelini attılar!..

 


Bingöl’de Bedüzzaman Said Nursi Camii’nin temel atma töreni yapıldı...Temeli kimler attı derseniz, sayalım:


-Vali, Vali yardımcıları, Belediye Başkanı... Bir de İl Jandarma Komutanı...


Hadi Vali Bey’i anlıyorum, artık “devletin valisi” kavramı fiilen ortadan kaldırıldığına göre gayet yakışık almış. Zaten konuşması da bunu gösteriyor.


-Bediüzzaman Said Nursi bu coğrafyada yaşanan bir iman buhranının arkasından dimdik duran bir İslam alimi. Caminin ismi de onun ismini taşıyor. Güzel bir tevafuk...


Vali yardımcılarını zaten gayet iyi anlıyorum, Vali oradaysa zaten orada bulunmak zorundalar... Belediye Başkanı’nı da anladık diyelim, “ben seçimle geldim” diyebilir... Geriye kalıyor Jandarma Komutanı... Yaşamı Atatürk’e, Cumhuriyet değerlerine karşı her türden melunlukla geçmiş, bir tarikat önderinin adı verilen caminin temelini bu muhteremlerle birlikte atarken ne düşündüğünü merak ettim açıkçası;