REFORMİST YÖNETİMİN ÇAĞ ATLATTIĞI EĞİTİMİMİZ!
Hep yazıyorum. En büyük Türk büyükleri halkı esprileriyle güldürüyor-eğlendiriyor, yaptıkları blöflerle moral veriyor, parmak sallayarak, esip gürleyerek gaza getiriyor. Sonrada hem düşündürüyor hem de 24 saat meşgul ediyorlar! CB, eğitimde reform yaptık deyince eğitim bakanı hemen genel başkanından geri kalmamak için “çağ atlattık” deyip noktayı koyuyor. Şimdi büyüklerin ağzından çıkan reformist eğitimin kodlarını ve çağ atlatılan eğitim sistemini örneklerle açalım;
Eğitim Bakanı(milliyi kaldırdım!); “Bizim doğalgazımız yok. Bizim petrolümüz yok! Bizim elmas madenimiz yok. Ama elmastan daha değerli bir eğitim sistemimiz var!” deyince ağlanacak halimize gülmez misiniz?
Hiç biri eğitim kökenli olmayan, eğitimle yakından uzaktan ilgisi olmayanların oturtulduğu eğitim bakanlığının 15 yılda ülkeyi getirdiği noktaya bakınca düşünmez misiniz?
An itibariyle (!) 438 bin öğretmen atama bekliyorken, bu rakam 37 ilimizin nüfusundan daha fazlayken, bugüne dek 42 öğretmen atanamadığı için intihar etmişken, batıdan güneye ve Anadolu’ya doğru gidildikçe okulsuz öğrenciler, öğretmensiz okullar, yolsuz, susuz, elektriksiz köy okulları çağ atlayan ülkemizde yüreği dağlarken üzülmez misiniz?
Bu iktidar 15 yılda eğitim sisteminde adına reform dedikleri 14 farklı değişiklik yapmış. PİSA verileri ortada. Eğitim kalitemiz ortada, gelinen nokta ortada, diğer ülkelerle rekabet koşulları ortada, dindar ve kindar nesillerle ne olduğu ve olacağı ortada, yandaş cemaat, tarikat, vakıf ve derneklere verilen sınırsız imkânlar ortada. Bu vahim tablonun daha nelere yol açacağı belli ve netken 24 saat bu konuyla yatıp kalkmaz mısınız? (hele de öğrenci ve veliyseniz)
CB’na göre batıda eğitim aldıktan sonra batının gönüllü ajanları ve adanmış havarileri olan gençler ya dönmüyor ya da gitmenin yollarını arıyor ya! Ülkenin iyi eğitilmiş beyin gücü, beyin göçüne hazırlanırken gerekçelerini; “Azalan iş imkânları, artan muhafazakârlık, insan hakları ve özgürlüklerin kısıtlanması” diye açıklıyor ya! Üniversite mezunu gençler asgari ücretle belediyelerde geçici temizlik işinde çalışıyor ya! Gel de düşünme…
Kültür merkezlerinde konuşan kadın konuşmacılar, başı açık kadınları kabuğu soyulmuş domatese benzetiyor ya! Müftüler; “Mağazalarda ambalajı açılmış teşhir ürünleri hep yarı fiyatına satılır. Anlayana!” diyebiliyor ya! AKP’li vekil; “Diş macunu insanı koyun gibi yapıyor. Batılılar insanı koyun gibi yönetmek için bunu kullanıyor” diyor ya! Gel de gülme…
Ülkemizde hapishane yapım hızı, fabrika yapım hızını çoktan geçip, son 10 yılda 139 hapishane yapılmış ve yapılıyor ya! Hele de TBMM başkanı olan zat, DİB’na getirilen zata; “Basında bazı beyanlar çıkıyor, moraliniz bozulmasın. Siz fevkalade hizmetler yapacaksınız. Bunu hem Türkiye hem de dünya özlemle bekliyor” diyor ya! (Dip not; Türkiye’yi anladık da dünya niye beklesin Diyanetin yaptıklarını?) gel de 24 saat düşünme…
Ne derseniz deyin, ne kadar ısrar ederseniz edin! Hiçbir yorum yapmadan, hele de dolambaçlı yollara hiç sapmadan, sadece görerek, yalnızca hissederek, biraz da tahmin ederek yönetimin amacının dolaylı yoldan macun ve domates satışlarını artırmak olacağını düşünüyorum.
Batıyla kıyaslandığında son derece düşük olan macun kullanımını ithal ederek, Rusya’nın iade ettiği domatesleri iç piyasaya sürerek, olup biteni görenlerin daha koruyucu, daha kollayıcı, daha yaratıcı insan avına çıkmasının yollarını kesmek için!
Önemli not ve soru: Eğitimin felsefesi yokken, devrimi nasıl olur?