SANKİ SOYLU BUGÜNE KADAR CHP'li BELEDİYELERİ HEP ZİYARET EDERDİ de...

Bİ SORALIM BAKALIM

Sanki Soylu bugüne kadar CHP’li belediyeleri hep ziyaret ederdi de…

Ankara korkunç günler yaşadı.

İnanılmaz bir doğa olayı sadece Ankara’yı değil Orta Anadolu’daki birçok yeri yıktı geçti.

Uzmanlar bu kez hep söyledikleri “Son 40 yılın, 50 yılın, 100 yılın” gibi tamlamalar bile yapamadılar çünkü gerçekten son felaketin bir benzeri daha önce kayıtlara geçmemişti.

Ancak tüm bu çok üzücü olayların üstü bir fotoğrafla “geyik muhabbetine” örtülmeye çalışıldı.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı sel nedeniyle ziyaret etti.

Soylu bu ziyarete ayağındaki çizmelerle gitti.

Çünkü Bakan Bey çok fedakar ve çalışkan olduğu için hep sahada dolaşır, sel nedeniyle de çizme giymişti.

O sırada makamında olan Mansur Yavaş ise normal ayakkabı giyiyordu.

İşte saray yazarlarının geyik muhabbeti bu fotoğraf üzerine başladı.

Ahmet Hakan demiş ki; “Süleyman Soylu’nun çizmeleri çekip Ankara’daki afetle haşır neşir olmasını ve Mansur Yavaş’la çizmeli bir fotoğraf vermesini zerre kadar yadırgamadım. Yani sorun Soylu’nun çizmelerinde değil. Sorun Mansur Yavaş’ın sahadan uzak bir imajla o fotoğrafta yer almasında.”

Bir başka saray yazarı Abdülkadir Selvi de katılmış bu muhabbete “İmamoğlu, kar küreme araçlarının başında olsaydı, Ankara’ya sel geldiğinde Mansur Yavaş çizmeleri çekip kurtarma çalışmalarını yönetseydi büyürlerdi. Hem de çok büyürlerdi. Ekrem İmamoğlu İstanbul’a yağan karın, Mansur Yavaş ise Ankara’ya gelen selin altında kaldı.”

Yetmiyor bunların geyik muhabbeti, Mahmut Övür durur mu, o da bakın nasıl girmiş topa; “Anlaşılan bu yaklaşım biçimi sadece İmamoğlu’na özgü bir şey de değil. Aynı şeyi Ankara’da da görüyoruz. Baksanıza Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, yağmurun yağacağını, sele dönüşeceğini bildiği halde hiç rahatsız olmadan Eskişehir’e gitti ve Ankara’yı umursamadı. Döndükten sonra da takım elbiseyle yağmur felaketini yöneteceğini sandı ki o fotoğraf ortaya çıktı.”

Bir de televizyon ekranlarında gördüğüm tuhaf konuşmalar yapan Zafer Şahin var. O da altta kalmamış ve saraycılıkta yine en tepeye kadar sıçramış; “Fotoğrafa dikkatle bakın. Normalde ayağına çizmeyi geçirip sahaya inmesi ve yönettiği kentle ilgili olarak İçişleri Bakanı’na bilgi vermesi gereken Mansur Başkan. Ama çizme İçişleri Bakanı’nın ayağında. Sahanın son halini de doğal olarak Bakan anlatıyor Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı’na! 100 bin trol bir hafta boyunca günde 200 bin tweet atsa bu fotoğrafın negatif etkisini silemez.”

Tabii işin öteki yüzünden de bakalım.

Mansur Yavaş ya tuzağa düşmüş ya da aymazlık yapmış.

Muhtemelen tuzağa düşmüştür.

Mansur Yavaş kapısına gelenden korkmadığı için özel kalemi “Efendim İçişleri Bakanı geldi” deyince “Buyursun” demiştir.

Ne bilsin adamın şov için ayağında çizme ile içeri dalacağını.

Aslına bakarsanız bu ziyaret çok ayıplı bir ziyarettir, tamamen çizmeli fotoğraf verilmesi için yapılmıştır.

Mansur Yavaş’ı eleştirmeye kalkanların sadece bir noktayı dikkate almaları gerekir: Bu İçişleri Bakanı bundan önce kaç kere bir CHP’li belediye başkanını ziyaret etmiş ya da sorunların çözümü için yanında durmuş?

İstanbul’un kara teslim olduğu günlerde geldi mi belediyeye?

Soylu, İstanbul’da da benzer şov yapmaya kalktı ama karayollarının açması gereken yola saplanınca bunu tam başaramadı.

Ankara’daki fırsatı ise kaçırmadı.

Bu da Mansur Yavaş’a ders olmalı.

Bazen nezaket ve devlet terbiyesi bu tür insanlar karşısında acizlik gibi algılanıyor ne yazık ki.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

İsveç artık resmen NATO kayığında

Bugüne kadar kimi devlet başkanlarının, siyasi kişilerin ilginç fotoğraflarına çok tanık olduk.

Obama, Kanada Başbakanı Trudeau ile bir kır lokantasında hamburger yiyordu örneğin.

Özal’ın Camp David’deki başkanlık konutunda Bush ile samimi fotoğrafı da unutulmaz.

Putin’in yarı çıplak balık tutarken çektirdiği fotoğraf ya da Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile oturduğu 5 metrelik masa fotoğrafı da hafızalarda.

Bu tür fotoğraflar hep bir mesaj vermek için çektirilir ve dağıtılır.

İsveç Başbakanı Magdalena Andersson ile NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in kayıktaki fotoğrafı günün en konuşulan görüntülerinden biri oldu.

Kendi adıma fotoğrafı gördüğüm an söylediğim ilk şey şu oldu; “İsveç NATO kayağına binmiş artık.”

Başka dillerde aynı deyim var mı bilmiyorum ama “menfaat uğruna birinin yanında yer almaya” bizde “birinin kayığına binmek” deyimi kullanılır.

Görünen o ki Erdoğan’ın “Veto ederiz” falan demesi NATO’da çok etkili olmamış.

Karar açık; İsveç ve Finlandiya NATO’ya girecek. Nokta.

Tabii Türk kamuoyunun gazının alınması için “Türkiye’yi anlıyoruz, karşı çıkışlarında haklı taraflar var” türü açıklamalar yapılıyor.

Böylelikle hiçbir taviz verilmeyecek ama bizim kamuoyu sanki Erdoğan yine bastırdı ve NATO’yu dize getirdi zannedecek, orası da başka.

ÖNERİ

Venezüella’da buğday ekeceğimize ev yapalım petrol alalım

Venezüella devlet başkanı Maduro’nun en sevdiği ülkelerin başında Türkiye geliyor.

Artık Türkiye’yi mi seviyor yoksa Erdoğan’a mı muhabbeti var tam bilemiyorum.

Sonuçta aramızda pek akıl almayan bir ilişki olduğu gerçek.

Maduro’nun son gelişinde yeni bir şey öğrendik.

Venezüella’da tarlalar alınmış burada buğday yetiştirilecekmiş.

Maduro demiş ki “Ektiğiniz buğdayın yüzde 70’ini siz alıp bana yüzde 30 yeter.”

Buğday ekmek de bir yol ama bize asıl lazım olan petrol.

Maduro daha önceki geliş gidişlerinde ülkesinde çok ciddi bir konut açığı olduğunu söylemişti.

Tarlaya buğday ekmek yerine “acaba” diyorum “Bizim müteahhitler Venezüella’da ev yapsalar karşılığında da petrol alsalar daha iyi olmaz mı?”

Hoş hem buğday ekip hem de ev yapmak da fena çözüm olmaz.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Meclis Başkanı’nın aklına birden Meclis’in onuru geldi

İstanbul’da bazı HDP’li ve DBP’li milletvekillerinin de katıldığı olaylı bir gösteri oldu pazar günü.

İmralı Cezaevi’nde kalan terör örgütü PKK’nın ağırlaştırılmış ömür boyu hapse mahkum elebaşı Abdullah Öcalan’a bir süredir görüşme yasağı konduğunu ileri süren kişiler bunu protesto etmek için Kadıköy’de bir yürüyüş yaptı.

Ancak polis gösteriye izin vermedi, çok sayıda kişi gözaltına alınırken bir DBP’li Milletvekili, polise yumruk attı.

Bu olay üzerine uzun samandır ne yaptığını bilmediğimiz Meclis Başkanı ortaya çıktı ve çok sert sözler söyledi.

Mustafa Şentop polise yumruk atan Saliha Aydeniz’in davranışının “çok çirkin ve haddini bilmezlik” olduğunu söyleyerek “Dokunulmazlığı kaldırılmalı ve gereken ceza verilmelidir” dedi.

Öncelikle şunu belirtmek isterim: Bu yürüyüş neresinden bakarsanız bakın büyük bir provokasyondur, akla mantığa asla uymamaktadır ve kimseye bir yararı yoktur ama muhalefete ağır bir hasar vermiştir.

Mustafa Şentop da tepki göstermekte haklıdır ama ona da şunu söylemek isterim;

“Meclis Başkanı çeşitli partilerden milletvekilleri sokaklarda polisin tavizine ve hakaretine uğrarken, milletvekillerine gaz-su sıkılırken hiç oralı bile olmadı bugüne kadar. Atanmış kişiler, milletvekillerine “Hayvandan bile aşağı, rezil, ahlaksız, edepsiz” diye üstelik Meclis kürsüsünden hakaretler yağdırırken de sessiz kaldı. Meclis’in onurunu bugüne kadar hiç korumayan bu başkanın şimdi milletvekili cezalandırmaya kalkması trajikomiktir.”

Erdoğan’ın aday olmayacağını bile bile seçimi zamanında yaptırmasının ne anlama geldiğini anlatmışım son sohbetimde bu sabah ise “Erdoğan seçim kampanyasında rakip adayın karşısına canlı yayında çıkabilecek mi?” konusunu ile alıyorum.

https://www.youtube.com/channel/UCT2Bh5Xd5NLMnO69_QW2UKg

https://twitter.com/can_atakli_