SEDAT PEKER KİMLERİ VURDU?..
Salı toplantılarında karşılıklı taarruzlar ve gündemi değiştirmek için ortaya atılan safsataların peşine düşülmesi birer tiyatrodan mı ibaretti?..
Miting meydanlarında birbirine ağır hakaretler eden siyasi parti başkanlarının sonradan yan yana gelmeleri, güç birliği oluşturmaları, yeni cepheler kurmaları ve buradan başkalarına taarruz etmeleri boşuna mıydı?..
Gazetelere yıllardır yansıyan vahim tartışmalar, yolsuzluk iddiaları, adam kayırmacalar, yağma, talan, özelleştirme rezaletleri, bu konuda iktidar ile muhalefetin birbirine girmesi afra tafradan ibaret miydi?..
Erken seçim çağrıları, sandık uğruna meydan okumalar, Meclis'teki kavgalar sürtüşmeler, TBMM kürsüsünden hakaretler ve küfürleşmeler boş mahalle kavgaları mıydı?..
Yandaş ve candaş medyanın; arabulucu, hırsız gazetecilerin manşet savaşları, vurguncu televizyon figüranlarının çamurlu sataşmalarının hepsi birer piyes miydi?..
AKP tüm skandallara rağmen, halen iktidarda durabildiğine göre; bu soruların ne yazık ki hepsine "evet" dedirtecek vahim olaylar, bir suç örgütü lideri ile 20 yıllık bir iktidarın mensupları, kiralık medya maymunları, yargı ve iş dünyasının uzantıları arasındaki dehşet verici kavgada deşifre oluyor...
Peki; Sedat Peker, YouTube depremi ile AKP-medya-yargı-mafya-iş adamlarıyla birlikte, aslında kimleri ve daha neleri vurdu?..
Hırsız belediye, satılmış medya...
Peker'in iddialarıyla Türkiye'nin bugünlerde yaşadığı derin ve sarsıcı kaos; son 10 yılda "tek hâkim güç" haline gelen o devasa pervasızlık, her yerde - her alanda - her zaman istediğini yapan bir iktidarın da zayıf noktaları varmış dedirtiyor insana...
Ve tabi ki iktidar çevresindekilerin de, güç zehirlenmesi nedeniyle siyaset şımarıklığında bocaladığı, onların da gizli-saklı-iğrenç açıklarını ortaya saçtığı vahametlerdir yaşananlar...
Çünkü YouTube üzerinden başlatılan bir taarruz nedeniyle devletin ve iktidarın içerisinde (daha geçen aylara kadar sınır ötesi bir dokunulmazlıkla) kendilerine bir şey olmayacağını düşünen figürleri sistemli darbelerle sessizliğe gömen çok yıkıcı deşifre olaylarıdır ülkede yaşananlar...
Ve sadece iktidardakilerin bir bölümünün değil; Ataşehir-Maltepe hattında, CHP'li şaibeli belediye başkanlarının da kiralık medyacılarla birlikte deşifre olan akçeli-avantalı, besleme-susma ilişkileri; karanlık tiplerle birlikte yayınlanan her fotoğraf, her görüntü, her iddia ve itirafla birlikte, kimilerinin nasıl bocaladığını ve nasıl da kaçacak delik aradığını gösteriyor yaşanan olaylar...
Tripod mitralyözünün hedefleri!..
İş dünyasında fabrikalara el konulmasını, gazetelerin devlet bankalarıyla ele geçirilmesini, eski bürokratların limanlar üzerindeki uyuşturucu trafiğini, ihalelerdeki karanlık tezgahları ve kiralık medyanın nasıl çamura bulanmış ilişkilere saplandığını da gösteriyor YouTube ifşaatları...
Tüm bunları 2002'den bu yana; sözde AKP ile mücadele (!) eden muhalefet açığa çıkartmadı...
AKP iktidarının, hiçbir dönemde, hiçbir zaman, hiçbir şekilde ifşa olmamış çarpıklıkların, bir tripodun ve bir kameranın acımasızlığında, adeta mitralyöze dönüşmesinin şokunu, sarsıntısını ve dehşetini yaşıyor Türkiye...
İşte bu saptamalar; AKP ile muhalefet arasında 20 yıldır süren boş gerginliğin, çatışmanın aslında kısır döngüden ibaret, etkisiz sonuçsuz bir oyun olduğunu da ortaya çıkarttı...
Söyler misiniz; muhalefetin iktidarı iktidarda, iktidarın ise muhalefeti muhalefette tutmak için toplumun önünde oynadığı siyaset kavgası bir sonuçsuz tiyatrodan ibaret olmasaydı, Peker gibi tartışmalı bir figürün taarruzundan medet umacak hale gelinir miydi?..
Peker, muhalefet ve susanlar!..
Evet soru nettir;
Dünyanın neresinde daha üç ay önce gazetelere, "mafya babası, organize suç örgütü lideri" diye haber olan bir figür, siyaseti allak bullak edebilmiş, devleti sarsabilmiştir ki?..
Asıl soru da şudur;
Bir dönem Fethullahçılara para yardımı yaptığını, aynı cemaatin kendisine kumpas kurduğunu itiraf eden Sedat Peker gibi bir figürün, anlı şanlı kitle örgütlerinin, havanda su döven muhalefet partilerinin, muhalif medyanın, sendikaların, sivil toplum örgütlerinin 20 yıldır yapamadığı bir depremi, "yeraltı"nın (!) tüm faylarını birbirine katarak, siyaset-yargı medya enkazlarını tek başına ortaya dökebilmesi karşısında aciz kalmaları kahredici değil mi?..
Şu da bir gerçektir; siyasi skandallar, yolsuzluk vakaları, Man Adası şaibesi ve en son "128 milyar dolar nerede" soruları muhalefetin ve belediyelerden nemalanmayan, (üstelik şaibeli muhalefet vekillerinin yönettiği TV'lerde ambargoya uğrayan) bir avuç namuslu gazetecinin çabaları ile gündemde dursa da; Peker'in ifşaatları, medyanın da, muhalefetin de memlekette yaşananların yüzde 70'inden habersiz olduğunu deşifre etti...
Gelelim sözün özüne;
Hadi AKP, YouTube'deki videolara sessiz kalıyor...
Peki; bir dönem AKP karşıtlarına gözdağı vermek için tehditler savuran Peker, ifşaatlarıyla iktidar, yargı, medya ve iş dünyasını sarsarken, tüm muhalefet ortaya saçılan rezaletleri YouTube videolarından izlemekle mi yetinecek?..
Ana muhalefet, PKK'dan başka derdi olmayan HDP, yeni ve eski partiler ne yapacak ortaya saçılan rezaletler karşısında?..
Bu ülkede; AKP ile mücadele sadece Sedat Peker'in ifşaatlarına kaldıysa, yazıklar olsun orta oyunu oynayan siyasetin külliyesine!..
https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac