SEN HANGİ HAKLA BAKANLARA EMİR VERİYORSUN?

SEN HANGİ HAKLA BAKANLARA EMİR VERİYORSUN?

Türkiye’nin asıl beka sorunu budur: Binlerce yıllık Türk devlet geleneği çiğnenmekte, çürütülmekte, yok edilmektedir.

Bu yıkıcı süreci AKP iktidarları ile paralel olarak parti lideri Tayyip Erdoğan başlattı.

Şu an, düşünüyorum da Hun Devletlerinde bu yoktu. Göktürkler’de yoktu. Selçuklularda yoktu. Osmanlıda bile yoktu.

Ama Sayın Erdoğan, bu milleti de tarihini de adam yerine koymadığından çürüme dediğimiz işi başlattı:

Nedir bu büyük hata?

Oğlu Bilal Erdoğan’ı devletin kendisinden sonraki en büyük yöneticisi konumuna getirmesi…

Nasıl olur, demeyin… Eylemlerine bakın görüyorsunuz…

Bilal Bey bir vilayete gittiğinde valiler kendisini hazırola geçip devlet protokolü ile karşılıyor.

Bilal Bey, bakanlara doğrudan emir veriyor.

Geçen gece yağcısı Ahmet Hakan ile AKP TV olan CNN Türk’te konuşurken bu gerçeği açıkça dile getirdi. Bakınız Hazret-i Bilal ne diyor:

“Malazgirt anmalarında Kültür ve Turizm Bakanlığı’na ‘Konser verilmesi gerekiyor, yapın’ dedik; Ulaştırma Bakanlığı’na ‘Buranın yolunun halledilmesi gerekiyor, yapın’ dedik; Milli Parklar Genel Müdürlüğü’ne ‘Burayı park alanı yapın’ dedik.”

Şimdi ben de millet adına soruyorum: Sen kimsin de bakanlara, genel müdürlere; şunu şunu yapın; diye emir veriyorsun? Babanın cumhurbaşkanlığı makamında olması seni bakanlara emir verecek yetkiye mi taşıyor? Peki, baban cumhurbaşkanı olmasa, seni kim ciddiye alır?

Bilal Bey bir de “Ben Türkiye’nin liderinin oğluyum diye hiçbir şey yapmayacak mıyım?” diyerek bizim gibileri eleştirmiş.

Bilal Bey, Bilal Bey! Tekrar ediyorum: Baban şu an devleti yöneten tek adam olmasa idi seni kim dinler, kim ciddiye alırdı?

Türkiye liderinin oğlu isen öyle davran! Bir iş yapacak isen de devletin imkanlarını kullanarak değil kendi becerinle ve birikiminle yap ki biz de “Aferin Bilal oğlana; bak iyi bir iş çıkardı!” diyelim.

Ama sen sırtını Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet gücüne ve hazinesine dayamışsın; Ensarcılık, Türgevcilik yapıyorsun. Ve buralarda da bu devletin kuruluş ideolojisine hasım nesiller yetiştirmeye çalışıyorsunuz.

Bilal Bey, birileri sana “Şehzade gibi davran!” dese bile bakanlara emir vermek, valileri korkudan titretmek, devlet protokolünde boy göstermek sınırlarının dışındadır. Öğrenmelisin ki Padişah oğulları bile vezirlere emir veremez idi. Sen bakanları basit memurlar gibi kullanarak bu milletin devlet geleneğini yıktığını görmüyor musun?

Ne diyorlardı o padişahlara her sabah:

-Mağrurlanma padişahım, senden büyük Allah vardır.

Buna ben de tüm kalbimle inanıyorum.

Bilal Bey, size ordusu ve parası ile mağrurlanan Lidya Kralı Karun’un (Krezüs) hikâyesini yeniden okumanızı öneririm.

O ÖLÜMLER ARAŞTIRILAMAZ

Önce birinci olayı hatırlatayım: Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul Kadıköy Caddebostan'daki Kerem Altan'a ait evde 2 Şubat 2011'de hayatını kaybeden Defne Joy Foster'ın ölümüyle ilgili Kerem Altan'ın herhangi bir kusurunun olmadığı gerekçesiyle ''takipsizlik'' kararı verdi.

Gitti Defne Joy…

Niye mi?

Kerem Altan, Ahmet Altan’ın oğlu idi. Ahmet Altan da başında bulunduğu Taraf Gazetesi’nde FETÖ kumpaslarının kirli propagandasını yapıyordu. AKP’yi tutup bizim gibi yurtseverlere saldırıyordu. Onun oğluna ceza vermek kimin haddine idi.

Ve şimdi de Şirin Ünal olayı patladı.

Şirin Ünal, AKP milletvekili…. Bu beyefendinin Ankara’daki evinde çalışan 23 yaşındaki Özbekistan vatandaşı Nadira Kadirova, bakanın silahıyla kendisini vurmuş. Hemen bir rapor alınmış, ceset Özbekistan’a gönderilip derhal gömdürülmüş.

Ama ortada kucaklama iddiaları var.

Silahın durumu var.

Polisin, olayı saptırmak ve kapatmak anlamına gelebilecek uygulamaları var.

Belli ki bu olayın da üstü kapatılacak.

Nadire de tıpkı Defne gibi yitiklerden birisi olacak.

Eeee, böyle bir iklimde kadın cinayetleri önlenebilir mi? 

https://twitter.com/r_zelyut