Soma maden faciasının üzerinden günler geçerken, yürek burkan görüntüleri içimiz kan ağlayarak çaresizce hep beraber izledik… Ve belki de diğer yandan içimizden bildiğimiz tüm küfürleri bu adaletsiz düzene saydırmayı ihmal etmedik..
Soma Holdingin düzenlediği trajikomik basın toplantısı topluca yapılan stand up show’dan başka bir şey değildi. Soma Holdingin sahibi Alp Gürkan ve yanındaki heyet, gazetecilerin cesur soruları karşısında resmen madara oldular. Acz içinde, tamamıyla kendilerini aklamaya dönük çabaları esef vericiydi. Alp Gürkan açıklamalarında; yaşının 76 olduğunu, sağlığının bozuk olmasına rağmen orada bulunduğunu, hayatının ıstırabını yaşadığını anlatırken… Ardından hiç utanmadan henüz içeride çıkarılmayı bekleyen cansız bedenler olduğunu unutmuş görünerek, madeni kapatmayı düşünmediğini ama ölenlerin çocuklarını okutmak için vakıf kuracağını hatta ve hatta tatil masrafları dahil her şeyi karşılayacağını bir sirk cambazı gibi anlatı ve sus payı vereceğini açıkça tüm kameralar önünde beyan etti. Diğer yandan da açıklamanın devamında hiçbir ihmallerinin olmadığı… Çalışma standartlarının çok yüksek olduğu… Taşeron uygulamasının bulunmadığını… Yaşam odalarını söktüklerini ve böyle bir uygulamanın zorunlu olmadığını UYKUSUZ bir halde çalıştıklarını anlatadurdu…!
Alp Gürkan bu halka masal anlatmayı bırakın.! İnsanlar sizin tedbirsizliğiniz, insan hayatını hiçe sayıp para uğruna gözünü karartmanız ve madende çalışan teknisyenin tüm uyarılarına rağmen buna kulak tıkamanız sonucunda öldü. Siz hala neden bahsediyorsunuz? Ölen yüzlerce madenci kardeşimiz için yaşam odalarını gereken yere yapmadınız ve insanlar göz göre, göre öldüler.
Kamuoyu, Soma Holdinge ait İstanbul’da Omurga Kule’de en ucuz daireyi 1 milyon 350 bin dolara satışa çıkardığınızı ve içlerinde tehlike anında sığınılacak odalar yaptığınızı biliyor. Bizler de sezin yatacak yerinizin olmadığını biliyoruz. Yerin kilometrelerce altındaki dehlizleri insanlara mezar ettiniz. Vicdanınızla, yastığınız arasına başınızı nasıl koyacaksınız. Ölen kardeşlerimizin ruhları sizi rahat bırakacak mı sanıyorsunuz.? Ya babasız kalan çocukların, eşlerini kaybeden kadınların ahları kulaklarınızda çınlamayacak mı?
Bu arada; Başbakan Erdoğan’ın yüzlerce özel koruma, binlerce polis ve asker eşliğinde Soma’ya gitmesi de ayrı bir olay... Tüm halkın Başbakandan beklentisi yaraları sarması ve acılı ailelerin yanında olmasıydı. Oysa ki hepimizin dehşet içinde izlediği görüntüler aynı anda dünya basınında da yer aldı. Acılarıyla yürekleri dağlanmış bir işçi yakınını yumruklayıp 'bu ülkenin Başbakanına yuhh çekersen tokadı yersin' 'İsrail Dölü' sözünü söylerken bizler kulaklarımıza ve gözlerimize inanamadık… Başbakan Dünya Musevi Konseyi’nin boynuna taktığı madalyayı unutmuş görünüyor… Dünya ve bizler tüm şaşkınlık dolu bakışlarla bu görüntüleri izlemiş bulunuyoruz.
Ha bir de; Yusuf Yelken olayı var… Başbakanın müşaviri ve görev tanımını unutmuş olan kişi… Yusuf Yelken’i yakınını kaybetmiş bir insanın üzerine havada uçan tekmeler sallarken gördük.. Sanırım dünya tarihinde benzeri hiçbir ülkede olmayacak, yaşanmayacak şeyleri sayelerinde ekran karşısında büyük şaşkınlık ile görüp yaşamış olduk ve ülkece çok utandık, acımız kat be kat katlandı… Ve sayelerinde öfke denilen şeyin patlamasını hep beraber yaşadık. Yaşanılan bu büyük acının karşısında Başbakanın, bu işin fıtratında var, madencinin kaderinde ölüm var sözleri akıllara geldi. Oysa ki Dünya Uluslararası Af Örgütü Soma’daki trajedi yaşanmayabilirdi, Hükümet insanların hayatıyla oynadı açıklamasında bulundu.
Soma Türkiye’de yaşanmış en büyük maden faciası. Hala içeride cansız bedenler olduğu biliniyor. Enerji Bakanı Taner Yıldız yaptığı açıklamada 301 işçimizin vefat ettiğini ve 485 işçimizin kurtarıldığını açıkladı. Ama maalesef madende çalışan işçilerin beyanları bu sözleri doğrular nitelikte değil.. İçeride çok sayıda Suriye uyruklu, izinsiz çalışan olduğu için gerçek sayının ne olduğu belirtilmiyor deniliyor. Diğer bir yandan soğuk hava depoları, salonlar olmak üzere yüzlerce cansız bedenin hala buralarda DNA testi için bekletildiği gerçeği var. Vefat eden kardeşlerimizin bir kısmı sıra, sıra açılan mezarlara… Sonsuz mekanlarına defnedilmeyi başlandı. Farklı illerden kamyon kasalarında taşınan tabut görüntüleri içimizi kat be kat yaktı. Soma Maden Ocağı, Soma Matem Ocağına döndü. Ama Somali de ölenlere, Şivan Perver’in türkülerine, Mısır’daki Esma’ya ağlayanların, kefenlerini giyip havalimanını dolduranların tüm bunlar umurunda değil. Neredesiniz diye sormak bile gereksiz…
Evet, ateş gene ocaklara düştü. Bu ateş tüm ülkeyi yaktı, kavurdu. Tüm bunlara ne söylenilebilir? Boğazımızda söylemek istediğimiz onca söz düğümlenmişken. Madenden çıkarılırken sedyeyi kirletmemesi için çizmelerini çıkarmak isteyen ve tüm ülkeyi gözyaşına boğan kardeşime… Ölü bedeni madenden çıkarılırken, avucunun içinde tutup oğluna bıraktığı notta helallik isteyen babaya… Madene tekrar girecek misin sorusu üzerine, girmeliyim bankaya borcum var diyen bir diğer kardeşime…. Babasız kalan çocuklara, kocasız kalan eşlere ne söylenilebilir…??
Türkiye de yaşıyorsan attığın zar bu ülkede çoğu zaman yaşamını belirler. Kimse buna karşın kaderci olmasın. Kaderimizi kendi irademizle bu işi şansa bırakmadan belirleyebiliriz. Ve bu baskıcı, sömürü sistemine sandıkta demokratik haklarımızı kullanarak dur diyebiliriz tercih sizin, tercih hepimizin.
Ulusça hepimizin başı sağ olsun. Tek dertleri bir somon ekmek olan tüm şerefli işçi kardeşlerimiz cennetin en güzel bahçelerinde huzur bulsun, ışıklar içinde uyusun… Tüm kardeşlerimizin ailelerine tekrar sabırlar diliyorum.. Ayrıca Kamuoyu STK’lar ve baroların ölen kardeşlerimizin ruhlarının huzur bulması için bu olayın peşini bırakmamasını, olayın aydınlığa kavuşana kadar takipçileri olmalarını tüm yüreğimle diliyorum.
İçeride net olarak kaç kardeşimiz vefat etti bilmiyoruz.. Belki de hiçbir zaman bilemeyeceğiz..
Ama Dışarıda da 76 Milyon Yaralı İnsanımızın Olduğunu Biliyoruz..!
Ama Dışarıda da 76 Milyon Yaralı İnsanımızın Olduğunu Biliyoruz..!
https://twitter.com/ceydaknay
https://www.facebook.com/ceymin